Anasayfa | Işımalar | Osman Ziya | İfade -i Meram | Yöntem Bilim | İnsan Bilim | Din-Fen | BTÖ | Yazılar | E-Posta |

  Aktif KullanıcılarAktif Kullanıcılar  Aktif KonularAktif Konular  Forum Üyelerini GösterÜye Listesi  TakvimTakvim  Forumu AraArama  YardımYardım  SkinsSkins
  Kayıt OlKayıt Ol  GirişGiriş
Dünya
 YöntemBilim Forumu | Genel | Dünya  
Mesaj icon Konu: nigde Yanıt Yaz Yeni Konu Gönder
Yazar Mesaj
osmanziya
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye


Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010
Gönderilenler: 3808

Hak Puan : 5
Kidem : 6
OrtalamaHak : % 50
Irtibar :2

Alıntı osmanziya Cevaplabullet Konu: nigde
    Gönderim Zamanı: Bugün Saat 01:09


Mehmet BAŞ yazısı

Ben Niğde’yim: Taşlara Kazınan Tarihim

Ben Niğde’yim. Dağlarım, vadilerim, topraklarım binlerce yıldır suskun değil; her adımımda tarihin izleri yankılanır. Ben, sadece taşlardan, kalelerden, camilerden ibaret değilim. Ben, yaşayan, nefes alan, göçler, savaşlar, fetihler ve direnişlerle yoğrulmuş bir destanın çocuğuyum. Şimdi sana bu destanı anlatacağım, doğuşumdan bugüne dek uzanan uzun bir yolculuğa çıkaracağım seni.

İlk Nefesim: Taş Devri'nden İlk Krallıklara

Ben, insanlığın en eski ayak izlerini taşıyan topraklardan biriyim. Neolitik Çağ'da (M.Ö. 8000-5500) ilk yerleşimler kurulduğunda, belki de henüz adım bile yoktu. Hattiler geldi, ardından Hititler. Onların tapınaklarında, saraylarında yankılandı duaları. Sonra Asurlular tüccarlarıyla yollarıma düştü. Frigler, Kimmerler, Medler ve nihayet Makedonyalılar... Hepsi benden bir parça aldı, ama ben hep var oldum.

M.Ö. 612’den sonra Kimmerler, Medler, Persler ve Büyük İskender’in orduları geçti benden. Ama en parlak dönemlerimden biri, Roma İmparatorluğu’yla başladı. Tyana (bugünkü Kemerhisar), adımın henüz duyulmadığı zamanlarda bölgemin en büyük kentiydi. Orada tapınaklar, hamamlar yükseldi. Hatta İmparator Marcus Aurelius’un eşine ithafen Loulon (Halala) adlı bir şehir bile kuruldu. Ama tarih, her şey gibi değişkendi ve bu şehir bir harabeye döndü.

Küllerimden Doğuşum: Bizans'tan Selçuklulara

330 yılı geldiğinde Bizans’ın topraklarındaydım. Ancak huzur bulmam zordu. 7. ve 9. yüzyıllar boyunca Arap akınlarıyla sarsıldım. Her seferinde yıkıldım, her seferinde yeniden ayağa kalktım. Ama bu akınlar, bir şeyin habercisiydi: Eski ihtişamlı şehrim Tyana harap oluyordu. Onun yerine ben, Niğde olarak yükselmeye başladım.

Ve sonra 1071’de Malazgirt Zaferi’yle Türkler geldi. Onların adımları bu topraklara Danişmend Melik Gazi ve oğlu Emir Gazi ile ulaştı. Artık ben Türk’ün ebedi yurdu oluyordum. Kadı Ahmed’in kaleme aldığı gibi, benim duvarlarımı, burçlarımı ilk kez II. Rükneddin Süleyman Şah döneminde inşa ettiler. Ve böylece gerçek kimliğimi bulmaya başladım.

Altın Çağım: Selçuklular ve Osmanlılar

Selçuklular devrinde vilayet statüsü kazandım. Moğolların 1243’te Kösedağ Savaşı’yla gelip beni İlhanlılara bağlaması, huzurumu bozdu. Ama bu da geçiciydi. Eretnalılar, Karamanoğulları ve Osmanlılar arasında adeta bir satranç tahtasına döndüm. 1366’da Karamanoğulları, 1398’de Osmanlılar, 1402’de Ankara Savaşı sonrası tekrar Karamanoğulları...

Nihayet, 1470’de Fatih Sultan Mehmet’in veziri İshak Paşa, son noktayı koydu. Ben artık Osmanlı’nın bir parçasıydım ve bir daha el değiştirmeyecektim.

Osmanlı döneminde Niğde Sancağı olarak yönetildim. İçimde Bor, Develi, Ürgüp gibi önemli kazalar vardı. 16. yüzyılda nüfusum hızla arttı, mahallelerim çoğaldı. Şehirde camiler, hanlar, medreseler yükseldi. 1409’da yapılan Akmedrese, 1413-1414’teki Eskiciler Mescidi, o dönemlerden miras olarak kaldı.

Savaşlar, Direnişler ve Yeni Günler

Zaman akıp gidiyordu. 1830’da 6.700 nüfuslu bir şehir olarak Osmanlı’nın önemli bir sancağıydım. II. Mahmud döneminde kışlalar, okullar, hükümet binaları yapıldı. 20. yüzyıla geldiğimde artık Osmanlı’nın son dönemlerini yaşıyordum. Milli Mücadele sırasında işgal edilmedim ama Kuvayı Milliye’nin güçlü bir destekçisi oldum. Hemşehrilerim, Adana Cephesi’ne büyük yardımlar yaptı. Niğdeliler, Milli Mücadele’ye destek için bir uçak bile aldı!

Ve 1923’te Cumhuriyet doğduğunda, ben de değişmeye başladım. 1933’te demiryolu geldi, cadde ve sokaklarım yeniden düzenlendi.

1960’larda 21 mahallem vardı. Resmi kurumlar, liseler, bankalar açıldı. Küçük bir Anadolu şehri olmaktan çıkıp gelişen bir vilayet haline geliyordum.

Bugün altı ilçem var: Merkez, Bor, Ulukışla, Altunhisar, Çamardı ve Çiftlik. Toplamda. 300.000’i geçen nüfusumla modern ama tarih kokan bir şehir olarak varlığımı sürdürüyorum. Nevşehir, Aksaray, Konya, Mersin ve Adana ile çevriliyim.

Ben Niğde’yim. Binlerce yıldır ayaktayım. Gökyüzüne uzanan Aladağlar’ım, ovalarım, kaya mezarlarımla tarihin her satırını bağrımda taşıyorum. Ve ben her taşımda, her sokağımda geçmişi anlatmaya devam edeceğim.

Çünkü ben sadece bir şehir değilim. Ben, bir tarih, bir ruh ve yaşayan bir destanım.

Mehmet BAŞ
IP
osmanziya
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye


Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010
Gönderilenler: 3808

Hak Puan : 5
Kidem : 6
OrtalamaHak : % 50
Irtibar :2

Alıntı osmanziya Cevaplabullet Gönderim Zamanı: Bugün Saat 01:29
Ne Nigde'yi tanıyabildim ne Dostoyevski'yi
cahil geldim.. cahil gidiyorum.

https://tr.wikipedia.org/wiki/Fyodor_Dostoyevski

Fyodor Mihayloviç Dostoyevski (Rusça: Фёдор Миха́йлович Достое́вский, Dinleⓘ; 11 Kasım 1821, Moskova - 9 Şubat 1881, Sankt-Peterburg), Rus roman, kısa öykü ve deneme yazarı ve gazeteci. Pek çok edebiyat eleştirmeni tarafından, Dünya edebiyatının en mükemmel yazarlarından birisi olarak kabul edilmekte ve eserleri, olağanüstü tesir bırakmış şaheserler olarak nitelendirilmektedir.[1][2]

Çocukluğunu sarhoş bir baba ve hasta bir anne arasında geçiren Dostoyevski, annesinin ölümünden sonra Sankt-Peterburg'daki Mühendis Okulu'na girdi. Babasının ölüm haberini de burada aldı. Okulu başarıyla bitirdikten sonra istihkâm bölüğüne girdi. Bir yıl sonra istifa ederek buradan ayrıldı.[3] Ordudan ayrıldıktan sonra edebiyata yönelen Dostoyevski, ilk kitabı İnsancıklar'ı 1846 yılında yayımladı. Bu eserinin ardından yazdığı kitaplarla beklediği başarıya ulaşamayan Dostoyevski'nin umudu kırıldı ve politikayla ilgilenmeye başladı.[4]

1849 yılında devlet aleyhindeki bir komploya karıştığı iddiası ile tutuklandı. 4 ay hapishanede kalan Dostoyevski, kurşuna dizilmek üzereyken diğer sekiz tutuklu arkadaşı ile affedildi. Cezası dört yıl kürek, dört yıl da adî hapse dönüştürüldü. Cezasını çekmesi için Sibirya'da bulunan Omsk Cezaevi'ne gönderildi. Burada geçirdiği dört yılın ardından er rütbesi ile hizmete verildi. Subaylığa kadar yükseldi. 1857 yılında Mariya Dmitriyevna İsayeva ile evlendi. Beş yıl boyunca görev yapan Dostoyevski, 1859 yılında özgür bırakıldı ve Sankt-Peterburg'a yerleşti.[3]

Sankt-Peterburg'a döndükten sonra Ezilenler (1861) ve Ölüler Evinden Anılar (1862) adlı eserlerini yazdı. Kardeşiyle birlikte iki dergi çıkardı. 1862'de, arzuladığı Avrupa seyahatini gerçekleştirdi. Sara nöbetleri ve kumar bağımlılığı yüzünden maddi açıdan darlığa düştü. Bu dönemde Yeraltından Notlar (1864), Suç ve Ceza (1866), Kumarbaz (1866), Budala (1868), Ebedi Koca (1870) ve Ecinniler (1872) gibi eserleri yazdı. Eşinin ölümünden sonra sekreteriyle evlendi. Yeniden borçlandı ve kumarhanelerde gezmeye başladı. Kızının ölümünün ardından büyük bir sarsıntı geçirdi. Delikanlı (1875), Bir Yazarın Günlüğü (1876) ve Karamazov Kardeşler (1879) adlı eserlerinde yazarlık hayatı boyunca konu edindiği temaları yeniden ele aldı. Karamazov Kardeşler adlı yapıtını üç yılda bitiren Dostoyevski, bir ciğer kanamasıyla yatağa düştü ve 28 Ocak 1881 tarihinde öldü. Dostoyevski için 31 Ocak 1881 tarihinde yapılan cenaze töreninde yaklaşık otuz bin kişi tabutunun arkasından yürüdü.[5] Dünya edebiyatını en çok etkileyen ve en çok okunan yazarlardan biri olan Dostoyevski'nin eserleri birçok 20. yüzyıl düşünürünün fikirlerini derinden etkiledi.[6]

Yaşamı
Çocukluğu ve gençliği

Dostoyevski'nin doğum yeri olan Moskova'daki Mariinskiy Hastanesi

Dostoyevski, 1858 veya -59'da askeri mühendis .[7] Solomon Leibin'in portresi (Соломон Лейбин)
Dostoyevski, Mihail ve Mariya Dostoyevski'nin oğlu olarak 11 Kasım 1821 tarihinde Moskova'da doğdu.[8] Altı çocuklu ailenin ikinci çocuğuydu.[9] Babası Mihail, askeri cerrahlıktan emekli olduktan sonra Mariinskiy Hastanesi'nde yoksullara hizmet etmeye başladı. Hastane, Moskova'nın en kötü yerlerinden birinde bulunuyordu. Dostoyevski de bu hastanede doğdu. Mihail, alkole bağımlıydı ve evini sıkı disiplin ile yönetiyordu. Çok kolay sinirlenebiliyordu. Dostoyevski'nin annesi Mariya ise bir tüccar kızıydı.[3]

Dostoyevski, çocukluğunu çoğu zaman sarhoş bir baba ve hasta bir anne arasında geçirdi.[3] Babasının çalıştığı huzurevi hastanelerinde bulunan hastalar ile vakit geçirmeyi ve onların hikâyelerini dinlemeyi çok seven Dostoyevski, ilköğrenimini Moskova'da yaptı. Annesi tüberküloz hastalığı yüzünden öldüğü zaman, sert disipliniyle tanınan Sankt-Peterburg Mühendis Okulu'na gönderildi. Arkadaşlarının, sinirli ve aşırı duyarlı bir yapıya sahip olduğu için "Ateş Fedya" lakabını verdikleri Dostoyevski, Sankt-Peterburg'da zamanını kitap okuyarak, düşüncelere dalarak ya da kardeşi Mihail ile söyleşerek geçirdi. Babasının 1839'daki ani ölümünü burada öğrendi.[3][8]

Eşinin ölümünden sonra kendisini içkiye daha çok veren babası Mihail bu olayın ardından sahibi olduğu toprağa çekilmişti. Mihail'in ölümünün sebebi tam olarak bilinmiyor. İddialardan biri, eşinin ölümünden sonra toprağına çekilen Mihail'in buradaki köylülere çok kötü davrandığı ve onun kötülüklerine katlanamayan köy halkının en sonunda onu öldürdüğüdür.[10] Bir başka iddia da Mihail'in tamamen doğal sebeplerden öldüğüdür. Babasının ölümünü Sankt-Peterburg'da haber alan Dostoyevski, onun ölümünü istediği düşüncesi yüzünden depresyona girdi. Sara nöbetlerinin ilkini hayatının bu evresinde geçirmeye başladı. Sankt-Peterburg Mühendis Okulu'ndaki öğrenimini başarıyla bitirerek, asteğmen rütbesiyle Sankt-Peterburg'daki İstihkâm Müdürlüğü'nde göreve verildi. Ancak bu görevi bir yıl sürdürebildi. Askerlikten nefret eden Dostoyevski görevinden istifa ederek yazarlığa başladı.[3]

İlk yazarlık dönemi
Ordudan ayrıldıktan sonra kurgusal roman yazmaya başladı. Dostoyevski'nin ilk kitabı olan İnsancıklar (Bednye Lyudi) ilk olarak 1846 yılında yayımlandı.[11] Dostoyevski, toplumunu acımasız kurallarında yaşlı bir adamın öksüz bir kıza duyduğu sevdayı iç dünyasındaki derin çatışmalarla işledi. Halkın sıcak ilgisiyle karşılanan bu kitap, eleştirmenlerden de övgüler aldı.[5] Ünlü eleştirmen Belinski, romanı okuduktan sonra Dostoyevski'ye gelecekte büyük bir yazar olacağına dair övgü dolu sözler söyledi. Şair Nikolay Neksarov, Dostoyevski hakkında "Yeni bir Gogol doğdu" diye konuştu. Yazarlıkta ün sağladıktan sonra 1846 yılında Gogol esintileri bulunan kitabı Öteki (Dvoynik) yayımlandı.[12] Yazar, bu romanda kendini ortadan kaldırmaya çalışan benzeriyle sürekli çatışma hâlinde bulunan bir memurun hikâyesini anlattı. Bu romanda ele aldığı çift kişilik temasını daha sonra bazı romanlarında kullansa da roman, Belinsky dahil hiçbir eleştirmence beğenilmedi. Eleştirmenler romanı sıkıcı buldu ve alay etti.[13]

1847 yılında ise Ev Sahibesi (Hozyayka) isimli romanı yayımlandı. Dostoyevski bu eseri ile de beklediği övgülerin aksine olumsuz eleştiriler aldı. Dostoyevski, ruhsal çöküntüye düştü ve üzüntüden hasta oldu. Ancak yazarlığı bırakmayan Dostoyevski, 1848 senesinde Beyaz Geceler (Belıye Noçi) ve Bir Yufka Yürekli (Slaboye Serdtse) adlı kitapları yayımlattı. Bir Yufka Yürekli, yazara itibarını yeniden kazandırsa da beklediği başarıyı elde edemeyen Dostoyevski'nin umudu kırıldı.[13] Yazarlıkta umudu kırılan Dostoyevski, politikayla ilgilenmeye başladı ve genç liberallerin (Tetrashevski) grubuna girdi.[5]


1863 yılında Dostoyevski
Sibirya'ya sürgün
Dostoyevski, 23 Nisan 1849 tarihinde devlet aleyhindeki bir komploya karıştığı iddiasıyla sekiz arkadaşı ve ağabeyi ile birlikte tutuklandı. Ölüm cezasına çarptırılan Dostoyevski, sekiz ay hapishanede yattıktan sonra diğer dokuz komplocu ile idam edilecekleri yere götürüldü.[14] Tam kurşuna dizilmek üzerelerken af kararı çıktı. İdam cezası, dört yıl kürek ve altı yıl adî hapis cezasına dönüştürüldü. Sibirya'daki Omsk Kalesi'ne sürüldü.[13] Suç ve ceza kavramları ile en yoğun şekilde burada tanıştı. Kürek mahkûmu olduğu süre içinde, kolları damgalandı, kafası tıraş edildi ve taş kırdı. Sara nöbetleri yüzünden birçok kez hastaneye kaldırıldı. Burada geçirdiği yıllar İncil'i ve mahkûmlardaki gönül zenginliğini keşfetmesine olanak sağladı.[3]

Sürgünde geçirdiği dört senenin ardından 1854 yılında kürek cezasından kurtularak er rütbesi ile kışla hizmetine verildi. Semipalatinsk'te zorunlu ikamete mahkûm edildi. Burada bulunan alayın Yedinci Hat Taburu'nda beş yıl görev yaptı. Bu süreçte subaylığa kadar yükseldi. 1857 yılının Şubat ayında, veremli ve dul Mariya Dmitriyevna İsayeva ile, subay kocasının ölümünden sonra evlendi.[3][8]

İkinci yazarlık dönemi
1859'da ordudan terhis edilerek Moskova dışında küçük bir yerde kalmaya zorlanan Dostoyevski, özgürlüğüne kavuştuktan sonra Sankt-Peterburg'a döndü. Kardeşi Mihail ve arkadaşı N.N. Strahov ile birlikte Vremya (Zaman) ve sonra da Epoha (Dönem) adlı dergileri hazırladı.[15] Bu dergilerde Slavcı düşünceyi savunduğunu belirten yazılar yazdı. Ezilenler (Unijenniye i Oskorblyonniye) ve Ölüler Evinden Anılar (Zapiski iz Mertvogo Doma) ile kendinden söz ettirdi. 1863 yılında arzuladığı Avrupa seyahatini gerçekleştirdi. Sara nöbetleri ve kumar borçları yüzünden sıkıntıya düşen ve yayımcılardan yazmadığı romanların avanslarını alarak yaşayan Dostoyevski, Yeraltından Notlar adlı yapıtı 1864 yılında yayımlandı.[15] Romanda bir zihnin derinliklerine indi.[13] Suç ve Ceza (Prestuplenie i Nakazanie)[16] ve Kumarbaz (İgrok)[17] adlı yapıtları 1866 yılında yayımlandı. Dostoyevski, Suç ve Ceza'yı 1868 yılında Semipalatinsk'te bulunduğu zaman Roussky Slovo dergisi için uzun bir hikâye olarak tasarlamıştı. Bunun nedeni, Sibirya'dan ayrılana dek roman yazmama kararı almasıydı. Dostoyevski, kardeşi Mihail'e gönderdiği bir mektupta kitap hakkında

“     Konusu gerçekten çok güzel. Kahramana gelince, bugüne kadar hiç denenmemiş bir kişi. Ama bugünün Rusyasına bakacak olursak, böyle bir kişi karşımıza sık sık çıkmaktadır. Bu sonuca halkın kafasını yeni fikirleri anlayarak vardım. Öyle hissediyorum ki, yeni fikirler ve görüşlerle döndüğüm zaman, romanımı genişletmekte başarılı olacağım. Kişi aceleye gelmemelidir dostum. Ve insan iyi olanın dışında hiçbir şey yapmamalıdır     „
diye yazdı.


Dostoyevski'nin ikinci eşi Anna
Dostoyevski, bu eserinde bir Rus aydını olan Raskolnikov'un kendi doğrusu adına işlediği cinayetleri ve vicdanıyla hesaplaşmasını konu edindi. Yazar, küçük bir otel odasında ve kötü bir ekonomik durumla yazdığı Suç ve Ceza'yı 1866 yılında tamamlamıştı. Dostoyevski'nin yazdığı Budala (Idiot) eseri 1866,[18] Ebedi Koca (Veçnıy Muj) 1870,[19] Ecinniler (Besı) 1872 yılında yayımlandı.[20] Bütün bu başyapıtlar birbirinin izledi. Karısı öldükten sonra sekreteri Anna Grigoriyevna Snitkina ile evlendi.[13] Yeniden borçlanan ve kumaranelerde dolaşmaya başlayan Dostoyevski, bir kız çocuk sahibi oldu. Ancak kızı fazla yaşayamadı ve doğduktan kısa süre sonra öldü. Dostoyevski de bu yüzden büyük bir sarsıntı geçirdi.[15] 1875'te Delikanlı (Podrostok), 1876'da Bir Yazarın Günlüğü (Dnevnik Pisatelya)[21] ve 1879'da Karamazov Kardeşler (Bratya Karamazovi) adlı romanları yayımlandı.[22] Hayatı boyunca eserlerinde işlediği temaları yeniden ele aldığı, insan duygularının derinliğine inen eserler yazan Dostoyevski, Karamazov Kardeşler'de Ivan ve Alyosha Karamazov adlı karakterler için filozof Vladimir Sergeyeviç Solovyov'dan ilham aldı.[23] Zosima ve Alyosha'nın öne çıkacağı Bir Büyük Günahkarın Yaşamı adlı eseri tamamlayamadı.[8] 1881 yılının Ocak ayında bir ciğer kanaması geçirerek yatağa düştü ve 28 Ocak 1881 tarihinde öldü. Dostoyevski için 31 Ocak 1881 tarihinde yapılan cenaze töreninde yaklaşık otuz bin kişi tabutunun arkasında yürüdü.[5]

Temalar
Fyodor Dostoyevski, beğeniyle karşılanan ilk romanı İnsancıklar'dan sonra yazdığı Öteki ve Ev Sahibesi ile olumsuz yorumlar aldı ve depresyona girdi. Ancak yazar, kendisini ruhsal çöküntüye götüren düşüncelerden uzaklaşmayı bildi. Dış dünyadan kopan zihninin parçalanışını kendi çözen yazarın eserlerindeki ruhbilimsel açıdan en zengin tema da çift kişilik temasıdır. Kendini ortadan kaldırmaya çalışan benzeriyle sürekli çatışma hali içerisinde bulunan bir memuru anlattığı Öteki adlı yapıtında daha sonra da işleyeceği bir tema olan çift kişilik temasını işlemişti.[15]

Ellili yaşlarında içine bazen bir karamsarlık ve ağırlık çöken Dostoyevski, bu durumu ikinci eşi Anna Grigoriyevna Snitkina'ya "Sanki bir suç işlemişim gibi bir çeşit sebepsiz hüzün ve keder içindeyim" diye açıklamıştı. Ecinniler'de Stavrogin'i bir çocuğa tecavüz ettirmiş olması yüzünden de kendini hep suçlamıştı.[6]

Dostoyevski kendi çocukluğunda, annesine acı çektirmesinden, sürekli sarhoş olmasından ve hizmetkârlara kötü davranmasından dolayı babasından nefret ediyordu. Eserlerinde kullandığı, kaderine boyun eğen ve uysal kadın örneğini kendi evinde; annesinde gördü. Kadının alttan alması, erkeği daha da kızdırmaktan başka bir işe yaramayacağını görmüştü. Çok duyarlı biri olan Dostoyevski, bu yüzden babasına kin besliyordu. Babasının ölümünü haber aldığında, "Babamın ölümünde benim hiçbir suçum yok, ama bu öldürmenin kefaretini ödemeye hazırım; çünkü içimden onu öldürmek geçiyordu" diyerek Karamazov Kardeşler adlı romanında yer alan Dimitri Karamazov'un tepkisinin benzerini gösterdi.[6] Dostoyevski, babasının ölümünü istediğini düşünerek depresyona girdi. Bazı yazarlara göre de ilk sara nöbetlerine de bu düşünce sebep oldu. Sigmund Freud ve birçok psikanalizci, babaya duyulan bu nefrete ve bunu izleyen suçluluk düşüncesine dayanarak Dostoyevski'nin hastalığının sinirsel kökenli olduğunun ortaya çıkardı.[15]

Andre Gide, Ezilenler adlı romanın, aşağılanışın insanı cehennemlik ettiği, alçakgönüllüğünse kutsallaştırdığı fikriyle dolu olduğunu söylemişti. George Steiner ise Charles Dickensvari bir havanın olduğunu söylediği Ezilenler'de bulunan temanın Ebedi Koca'da, Ecinniler'de ve Karamozov Kardeşler'de de yer aldığını söyledi. Nicholas Berdyaev, Dostoyevski'nin bütün yaratıcı gücünü insana ve insanın kaderi temasına adadığını, bunun da onu ölümsüz kılmaya yettiğini belirtti.[24]


Suç ve Ceza'nın ilk baskısının kapağı
Devlet aleyhinde bir komploya katıldığı iddiası ile tutuklandıktan sonra sekiz ay hapishanede kalan Dostoyevski, suç ve ceza kavramlarıyla en yoğun şekilde burada karşılaştı. İdam edilmek üzereyken affedildi. Cezası dört yıl kürek ve altı yıl adî hapse dönüştürüldü. Dört yılın sonunda er rütbesi ile kışlaya verildi ve 1859 yılında terhis edildi. Suç ve Ceza adlı eserini 1858 yılında oluşturmaya başladı. Bu eserinde ahlak kavramını ve siyaseti harmanladı. Dostoyevski, bu romanda sadece Rus halkını değil, tüm insanlığı tehdit eden bir kısır döngüden kurtulmanın gerçekleşebileceğini vurguladı. Yazar, John Stuart Mill'in ekonomik refah için bireysel bencilleşmeyi öneren kuramını Semyon Zaharoviç Marmeladov'un ağzından eleştirdi.[25]

Dostoyevski, düşünce ve sanat deneyimini sürekli olarak artırdı. Tanrı'dan, ateizmden, kötülükten, özgürlükten söz eden roman karakterleri, gerçekte aynı bilincin farklı anları gibidir. Bu karakterler aracılığıyla Dostoyevski, cinleri ruhundan uzaklaştırır. Bakış açısı değişmekle beraber eserleri, gerçeğin hep aynı coşkulu ve acı veren arayışı içerisindedir.[15]





Eserleri
Romanlar
(1846) Bednye lyudi (Бедные люди); Türkçe yayım adı: İnsancıklar[26]
(1846) Dvoynik (Двойник. Петербургская поэма); Türkçe yayım adları: "İkiz," "Öteki"
(1849) Netoçka Nezvanova (Неточка Незванова); Türkçe yayım adı: Netochka Nezvanova
(1859) Selo Stepançikovo i ego obitateli (Село Степанчиково и его обитатели); Türkçe yayım adı: Stepançikovo Köyü
(1861) Unijennye i oskorblennye (Униженные и оскорбленные); Türkçe yayım adı: Ezilmiş ve Aşağılanmışlar
(1862) Zapiski iz mertvogo doma (Записки из мертвого дома); Türkçe yayım adı: Ölüler Evinden Anılar
(1864) Zapiski iz podpolya (Записки из подполья); Türkçe yayım adı: Yeraltından Notlar
(1866) Prestuplenie i nakazanie (Преступление и наказание); Türkçe yayım adı: Suç ve Ceza
(1867) Igrok (Игрок); Türkçe yayım adı: Kumarbaz
(1869) Idiot (Идиот); Türkçe yayım adı: Budala
(1872) Besy (Бесы); Türkçe yayım adı: Ecinniler
(1875) Podrostok (Подросток); Türkçe yayım adı: Delikanlı
(1881) Brat'ya Karamazovy (Братья Карамазовы); Türkçe yayım adı: Karamazov Kardeşler
Kısa Öyküler
(1847) Roman v devyati pis'mah (Роман в девяти письмах); Türkçe yayım adı: "Dokuz Mektupluk Roman"
(1847) "Gospodin Prokharçin" (Господин Прохарчин); Türkçe yayım adı: "Bay Proharçin"
(1847) "Hozyayka" (Хозяйка); Türkçe yayım adı: "Ev Sahibesi"
(1848) "Polzunkov" (Ползунков); Türkçe yayım adı: "Polzunkov"
(1848) "Slaboe serdtse" (Слабое сердце); Türkçe yayım adı: "Bir Yufka Yürekli"
(1848) "Çujaya jena i muj pod krovat'yu" (Чужая жена и муж под кроватью); Türkçe yayım adı: "The Jealous Husband" Kıskanç Koca
(1848) "Çestnıy vor" (Честный вор); Türkçe yayım adı: "Namuslu Bir Hırsız"
(1848) "Elka i svad'ba" (Елка и свадьба); Türkçe yayım adı: "A Christmas Tree and a Wedding" Bir Noel Ağacı Ve Düğün
(1848) Belye noçi (Белые ночи); Türkçe yayım adı: Beyaz Geceler
(1857) "Malen'kiy geroy" (Маленький герой); Türkçe yayım adı: "Küçük Kahraman"
(1859) "Dyadyuşkin son" (Дядюшкин сон); Türkçe yayım adı: "Amcanın Rüyası"
(1862) "Skvernıy anekdot" (Скверный анекдот); Türkçe yayım adı: "Tatsız Bir Olay"
(1865) "Krokodil" (Крокодил); Türkçe yayım adı: "Timsah"
(1870) "Veçnıy muj" (Вечный муж); Türkçe yayım adı: "Ebedi Koca"
(1873) "Bobok" (Бобок); Türkçe yayım adı: "Bobok"
(1876) "Krotkaya" (Кроткая); Türkçe yayım adı: "Uysal Bir Ruh"
(1876) "Mujnik Marey" (Мужик Марей); Türkçe yayım adı:Köylü Marey
(1876) "Mal'çik u Hrista na elke" (Мальчик у Христа на елке); Türkçe yayım adı: Mesih'in Noel ağacı Boy de
(1877) "Son smeşnogo çeloveka" (Сон смешного человека); Türkçe yayım adı: Gülünç Bir Adamın Düşü"
Kurgusal olmayan eserler
Yaz İzlenimleri Üzerine Kış Notları (Zimniye zametki o letnih vpeçatleniyah - Зимние заметки о летних впечатлениях) (1863)
Bir Yazarın Günlüğü (Dnevnik pisatelya - Дневник писателя) (1873–1881)
Kaynakça
^ Burt, Daniel S. (2009). The literary 100 : a ranking of the most influential novelists, playwrights, and poets of all time. Internet Archive. New York, NY : Facts on File. s. 51. ISBN 978-0-8160-6267-6.
^ Popova, Maria (30 Ocak 2012). "The Greatest Books of All Time, as Voted by 125 Famous Authors". The Atlantic (İngilizce). 30 Ekim 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 30 Temmuz 2024.
^ a b c d e f g h Büyük Larousse Ansiklopedisi 7.Cilt 3333.sayfa
^ "Ezilenler'in büyük yazarı koyu bir Rus milliyetçisiydi". Cem Akoğul. Tarih Dergisi. Kasım 2021. 11 Kasım 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi.
^ a b c d Genel Kültür Ansiklopedisi 98. sayfa
^ a b c "Dostoyevski gerçeği yakalamak". Hürriyet. 8 Ağustos 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 18 Mart 2009.
^ "Gallery". 19 Mayıs 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi.
^ a b c d "Fyodor Mihailoviç Dostoyevski". İletişim Yayınları. 19 Ocak 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 18 Mart 2009.
^ Dostoevski'nin En İyi Kısa Öyküleri: David Magarshack tarafından çevrildi. New York: The Modern Library, Random House; 1971.
^ "Dostoyevski". Biyografi.info sitesi. 24 Ekim 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 18 Mart 2009.
^ "Poor Folk". online-literature.com sitesi. 15 Eylül 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 18 Mart 2009.
^ "The Double". ebooks.adelaide.edu.au sitesi. 6 Eylül 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 18 Mart 2009.
^ a b c d e Dictionnaire Larousse Ansiklopedisi 2.Cilt 694.sayfa
^ "Fyodor Mikhailoviç Dostoyevski (1821 - 1881)". Biyografi bankası. 19 Ekim 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 18 Mart 2009.
^ a b c d e f Büyük Larousse Ansiklopedisi 7.Cilt 3334.sayfa
^ "Crime and Punishment". books.google.com.tr sitesi. 24 Aralık 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 18 Mart 2009.
^ "The Gambler". britannica.com sitesi. 24 Aralık 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 18 Mart 2009.
^ "The Idiot". middlebury.edu sitesi. 17 Aralık 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 18 Mart 2009.
^ "Ebedi Koca". netkitap.com sitesi. 20 Mayıs 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 18 Mart 2009.
^ "The Possessed". ebooks.adelaide.edu.au sitesi. 5 Eylül 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 18 Mart 2009.
^ "A Writer's Diary". books.google.com.tr sitesi. Erişim tarihi: 18 Mart 2009.
^ "The Brothers Karamazov". books.google.com.t sitesi. Erişim tarihi: 18 Mart 2009.
^ Zouboff, Peter, Solovyov on Godmanhood: Solovyov’s Lectures on Godmanhood Harmon Printing House: Poughkeepsie, New York, 1944. Lindisfarne Baskısı: Hudson, New York 1990.
^ "Ezilenler". netkitap.com sitesi. 20 Mayıs 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 18 Mart 2009.
^ "Suç ve Ceza, Fyodor Mihailoviç Dostoyevski". 17 Nisan 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 18 Mart 2009.
^ Frank, Joseph (2010). Dostoevsky: A Writer in His Time. Princeton, NJ: Princeton University Press. ss. 99. ISBN 978-069




Düzenleyen osmanziya - Bugün Saat 01:31
IP
Yanıt Yaz Yeni Konu Gönder
Konuyu Yazdır Konuyu Yazdır

Forum Atla
Kapalı Foruma Yeni Konu Gönderme
Kapalı Forumdaki Konulara Cevap Yazma
Kapalı Forumda Cevapları Silme
Kapalı Forumdaki Cevapları Düzenleme
Kapalı Forumda Anket Açma
Kapalı Forumda Anketlerde Oy Kullanma

Bulletin Board Software by Web Wiz Forums version 8.03
Copyright ©2001-2006 Web Wiz Guide
Türkçe Çeviri : Nuri Cengiz
Tasarım & Düzenleme : BeyazSeytan
WebWizTurk