Sibel Atasoy Paylaştı:

Yıllardır üzerinde çalıştığımız varoluşsal tespitimizi bir de yapay zekaya sordum. Acaba dikkate almayı unuttuğum bir öge var mı diyerek, sonuç aşağıda ve son yirmibeş yılımın özeti gibi😂😇
Felsefi Açıdan: Algının Göreliliği
Bu cümle, insan algısının ve yorumlarının öznel doğasına işaret eder. Felsefi açıdan, özellikle algı göreliliği ve gerçeklik kavramıyla ilişkilidir:
1. Algı ve Perspektif:
• İnsanlar dünyayı kendi bakış açılarına göre algılar. Bu, kişinin geçmiş deneyimleri, inançları, duygusal durumu ve bakış açısına bağlıdır.
• Aynı olguya farklı insanlar baktığında, farklı sonuçlara ulaşabilirler. Çünkü gördüğümüz şey, gerçeğin kendisi değil, onu yorumlama biçimimizdir. Bu düşünce, Immanuel Kant’ın “fenomen” ve “numen” ayrımıyla ilişkilendirilebilir. Kant’a göre, biz sadece gerçekliğin “fenomen” (bizim algıladığımız hali) kısmını deneyimleyebiliriz.
2. Varoluşçu Felsefe:
• Bu cümle, insanın özgürce bir anlam inşa etme yeteneğine vurgu yapabilir. Jean-Paul Sartre gibi varoluşçu filozoflar, anlamın nesnelerden ziyade insanın onlara yüklediği değerlerde bulunduğunu savunurlar. “Neresinden bakarsan onu görürsün,” bir olaya nasıl yaklaşırsan onun anlamını o şekilde oluşturacağın anlamına gelir.
3. Görecelik ve Gerçeklik:
• Postmodernizm açısından, gerçeklik kesin ve nesnel değildir; kişisel bakış açılarına göre farklı şekillerde yorumlanabilir. Cümle, “gerçeğin tek bir yüzü yoktur, hangi açıdan baktığın önemlidir” düşüncesini destekler.
Fiziki Açıdan: Perspektif ve Görüş Alanı
Fiziksel açıdan bu cümle, bakış açısının mekân ve ışık gibi dış koşullarla şekillendiği gerçeğini ifade eder:
1. Görüş Açısı ve Perspektif:
• Fiziksel olarak bir nesneyi algılamamız, bakış açımıza bağlıdır. Örneğin, bir küpü bir yandan baktığınızda kare, başka bir açıdan baktığınızda dikdörtgen olarak görebilirsiniz. Perspektif burada bir illüzyon yaratabilir, ancak bu fiziksel gerçeklikten kaynaklanır.
Devamı yorumlarda🍀🍀
• Bu durum, optik ve geometrik perspektif kurallarıyla açıklanabilir. Rönesans sanatında perspektif teorisi tam da bu gerçeği kullanarak derinlik algısı yaratmayı hedeflemiştir.

Sibel ATASOY

Dedim ki:



Bazı insanlar kişilerle ilgilenir.. felsefi ya da dini liderini.. parti ya da devlet başkanını.. sosyal gerçekliğin yanlılığından dolayı bu ilgiler çatışır. Bazıları ise kişilerle değil olaylarla ilgilenir.. varlıkların ve olayların sebeblerine ve sonuçlarına bakar işleri işine geldiği gibi yönlendirmeye çalışır. Kişilerle ilgilenen avamı nası olan halktır.. olaylarla ilgilen iş ve politika adamlarıdır. Üçüncü bir kısım kişiler ise olayların üstünde olan olgular ve fikirler ile ilgilenirler bunlarda bilim adamlarıdır. Bu üç kısım elbette bildiklerini ve istediklerin dil ile ifade ederler ve yapıp ettiklerini de dillendirirler. Bütün bu dile getirmeler artık defterler ve kitaplarda yazılı ve kayıtlı değil siber uzaya elektronik olarak geçirilmişidir. Gelecek nasıl gelecek konusunda yanlı sosyal gerçekliğimiz göre değişen bir ütopya ya da distopya dillendirilir. Ve bu dillendirmelere gelecekte yapay zekanın katkısı olacak belli de etkisinin ne olacağını şimdilik bilemiyoruz. Yapay Zekanın ne duruma evrileceğini kestirmek gerekiyor. Bütün bunlara nazar aldığımızda öz yineleme ya da öznel deneyim dediğimiz benlikten "yoksun" makinenin.. kendimde dahil olmak üzere.. çoğumuzda bulunan tamamiyle ve kemaliyle "özgür" olmayan benliklerininin bulunacağını var saydığımızda ölüm ve gelecek sorununun gizemini ve kapalılığını koruduğunu düşünüyorum. Ancak bir umutta görüyorum. Kişi ve olay ve olgu "AR"ının ardında "AD'a geçmek olasılığı.. yani yaşamı amaç ve araç yapılmenin ötesinde "adaç" dahi yapabildiğimizde durum farklı olabilir. 23 sırrı açılabilir. Saygılarımla osmanziya 23.01.2025 11:02 yontembilim.com