INSANBILIM  
       
      Nereden Yazdırıldığı: YöntemBilim Forumu
        Kategori:  İnsan Bilim
       Forum Adı:  İnsan Bilim
       Forum Tanımlaması:  İnsan Bilim Üzerine Paylaşımlarınız
       URL: http://www.yontembilim.com/forum/forum_posts.asp?TID=1843
       Tarih: 04-Kasım-2025 Saat 02:36 Program Versiyonu: Web Wiz Forums 8.03 - http://www.webwizforums.com
      
 
  
      Konu: INSANBILIM
       
      Mesajı Yazan: osmanziya
       Konu: INSANBILIM
       Mesaj Tarihi: 11-Haziran-2022 Saat 19:35
       
      
        
          
	
İNSAN nedir ?
 hatta kimdir ?
 
 Taraflar neden birbirine düşman.. birileri bu ulkeyi muslumanlarin SADECE muslumanlarin savunabilecegini saniyor.. birileri de sadece marksistlerin.. yukarida etkili muslumanlarin ve marksislerinde MASON oldugunu biliyorsaniz.. degil bu ulkeyi tum dunyayi da onlarin yukseltecegini veya batiracagindan kesinlikle emin olunuz.. nasil ? Insan olurlarsa.. 
 
 peki nasil olunacak ? Işte sorunda burada.. belli bir nitelik ve nicelikle insan olma EŞIGINE ulaşilirsa.. 
 
 VE hepsinden önemli ve hatta değerli olanı: İNSAN'ın efradını cami ve ağyarını mani bir TARİFİNİ yapabilir misiniz ? 
 
 Bunu İNSANBİLİM'le yaptım.. baktım bu sayfamda.. ... (0)  kişi İLGİLENMİŞ.
 
 18.05.2022
 
 
 
 İNSANBİLİM
 
 İşbu çalışmanın ana metni  Bandırma Üniversitesi 02- 05 Eylül 2020 II.Uluslararası Filoloji Kongresinde sunulmuş olup aşağıdaki linkle Tam metin kitabında da yayımlanmıştır. 
 
 https://webyonetim.bandirma.edu.tr/Content/Web/Yuklemeler/DosyaYoneticisi/437/files/2nd%20BICOASP%20Proceedings%20Book.pdf
 
 
 Bu çalışma 19.06.2022 tarihinden itibaren AMAZON da yayımlanmış ve satışa sunulmuştur.
 
 
  
 
 
 Bu çalışmaya ek olarak hazırlanın bu İNSANBİLİM  (örnekler) çalışması ana metne eklenerek yeniden yayımlanacaktır.
 
   
 ÖRNEKLER
 (insanbilim)
 
 Bu bölümde YBA uygulamalarından birkaç örnek tablo çalışması verilecektir. YBA her dil ve yöntem gibi  biçimsel içeriksiz olduğundan onun uygulama ve örnekleri verilmesi gerekmektedir. WEB  sayfamdan başka  on yıldan fazladır FACE sayfalarımda bu soyut anlam sürücüsünü  ve saydam anlatım aygıtını somutlaştırmak ve gözlere göstermek için onu İNSANBİLİM ve İSLAMBİLİM yapan sayfalarımda uygulamalarını sundum. Bu çalışma da onlardan birkaç örnek göstermek istiyorum.
 
 Bunlardan biri İNSANBİLİM konusunda tablolardır. İnsan deyince gözümüzde hemen onun BEDENİ canlanır. Omurgalıların memeliler sınıfından sayılan karada yaşayan kıllı hayvanlar kategorsinden bir PRİMAT sayılan bu TEN..  kadınlarda güzellik ve kötülük kaynağı görülen BACAKLAR ile erkeklerde güçlülük ve iyilik kaynağı görülen KOLLAR ile kendini gösterir. Burada her bir tümce itiraz konusu olabilir.. neden bacaklar kötülük yapsın ya da niçin  kollar iyilik yapsın.. bu tartışılır çünkü iyilik ve kötülük soyuttur ve GÖRÜLMEZ.. fakat İKİ ÇİFT  bacak ve kol somuttur ve GÖRÜLÜR. 
 
 Malum sadece kollar ve bacaklar değil gözler ve kulaklar da çift.. hatta memeler ve kalçalarla birlikte beyin ve yürekte çift yapılı.. İşte bu yüzden bir tek ve fakat çift kaynaklı (ebeveyn) ZİGOT’dan yapılanan bu ikili yapı.. tabloda ortadaki BÜYÜK YUMURTA etrafında simetrik olarak yerleşen ve yapılanan  küçük yumurtalar ve kutular ve borular  ile size “insan”ı bu “ten”ini model alarak göstermeye çalışacağım. 
 Burada “insan” söz konusu olduğunda beden ya da  ten dediğim bir VUCUD’u var.. insanın bu varlığının  bedenini model alan bir TABLO yapmışım..  bu tabloda insanın  somut varlığının biçimlendirdiği bir resim ile insanın soyut varlığını göstermeye çalışacağım. 
 
 İşte bu konuda ilk tabloyu buraya yerleştiriyorum:
 
 
 
 
  
 
 
 
 Burada merkezde AİLE duruyor. Aile dört öğeden oluşuyor. Dişil ve Eril ile Birey ve Toplum. İnsan sadece erkek değildir, onun genetiğinde ağırlıklı X  kadın faktörü de bulunur. İnsan’ın  sadece kadın ve   toplum tarafı  değil aynı zamanda erkek ve  birey tarafı da kendinde  yer bulur. Eğer  feminist  ise bir kimse..  DİŞİL  tarafından bakıyorum demektr.. eğer bir  erkek ise ERİL tarafından bakıyor demektir..  Keza sosyalist bir kimse toplum tarafından bakıyor demektir.   Bu duruda “insan” sadece görünen ağırlık tarafıyla değil..  bütünüyle nazar alındığında bu dört öğe insanın olmazsa olmazını ortaya koyar ki biz de buna  bunu bu tabloda işaret ettik . 
 
 Yani burada grafikle  bir insan resmi göstermedik soyut bir insan tasarımını göstergeledik. Burada insana ilişkin  beş altı  tane TEMEL tablo sunduk... bunlara  da uzun bir   düz yazıyla  çevirip anlatmadan YBA çalışmasına bir fikir vermek üzere sadece bir kaç paragraf  ekliyoruz.  Ayrıca birkaç tane daha AYRINTILI tablolar sunacağız. 
 
 
          | 
         
        
      
 
  Cevaplar: 
       
      Mesajı Yazan: osmanziya
       
      Mesaj Tarihi: 11-Haziran-2022 Saat 19:38
       
      
        
          
	
 
 
 t=insan00
 
 Buraya yerleştirdiğimiz t=insan00 tablosunda AYAD (eller)ın tasarrufu (kullanımı) ile FUAD (gönül)n tasadduru (çıkarımı) “AİLE” kelimesinin altına ve üstüne yerleştirildi.
 AYAD’ın bir tarafında AYAT (umde)  bir tarafında ASAR (muta) bulunur.. Keza FUAD’ın bir tarafında AYAN (mebde) bir tarafında ise AMAL (ucbe) yer alır. 
  Kelimeler size YABANCI  geliyor değil mi ? Zaten sorun da burada..  “insan”da bize YABANCI gelmediğinden  onun bilindik tarafları, yine  onun gizemli ve bilinmez pek çok yönlerini ve yanlarını   örtüyor. 
 
 Tablo da sol tarafa ilk aile “ahseni takvim” olarak.. sağ tarafa son aile “ahseni amel” olarak.. konuldu.. 
 Çünkü biz Müslümanlar..  “ilk  insan”ın atamız Adem Aleyhisselam ile  cennette başladığını ve sonra Havva anamız ile “ilk aile” olarak dünyaya indirildiğine inanırız.  Son aile de son peygamber Hz. Muhammed Mustafa’nın ailesi olduğunu ve onun neslinin Hz. Ali ile sürdürüldüğünü anlıyoruz. Ahseni amelinde “sünneti seniyye” olduğunu anlarız bu düşünceden. Kainatın ahseni takvimde yaratılışı.. insanın ahseni amele evrimi.. konusuna tartışmıyoruz.  sadece bu konuda sunduğumuz temel tablonun ayrıntılı tablolarını da  incelemenizi öneririz.   
 
 Çalışma insanbilime ilişkin  olduğundan  bu gibi inanç ve din  konularına çok fazla  girmiyorum. Son üç yüz yıldır eski dinler olan Yahudilik.. Hristiyanlık ve Müslümanlık dünyanın sorunlarına, eskidiğinden,  bir çözüm getirememiştir. Üç yüz yıldan beri de yeni dinler olan Nasyonalizm.. Kapitalizm ve Sosyalizm eskimiştir.  Zaten eski  dinler de yaklaşık altı yüz yılda eskidiğinden yenileri yani yeni kitap ve yeni nebiler gönderilmiştir. Yahudilik  (Musevilik) eskimiş.. Hristiyanlık gelmiştir.. Hristiyanlık (İsevilik) eskimiş.. Muslümanlık  (Muhammedilik) gelmiştir.. Peki ya bundan sonra ? İbrahim Aleyhisselam,  Musevi ya da İsevi diye tartışılırlar oysa onun zamanında TEVRAT ve İNCİL inmemişti.. İbrahim AS. a KUR’AN da inmemişti.. peki ne olacak ? 
 Bu üç kitabı bir araya getirip semavi ve kitabi bir dinin İLAHİ VE NEBEVİ  “tarihsel bir metin”i olarak bir araya getirmezseniz.. daha çok BİLGİ KİTABLARI gelmesini önleyemezsiniz.  Ali İmran Dördüncü ayetine göre bütün semavi dinler bir araya gelmezlerse azabı şedid ile sınanacakları açık ve seçik ifade ediliyor.   Bu “fani” dünyada ne “baki” kalabilir ki zaten… Bâki olan Allah azze ve celle HAMİM surelerin başında  kitab hakkında  TEMEL BİLGİLERİ bilgi veriyor.   İmamı Mübin ve Kitabı Mübin sırrını anladığınızda ..  kainatla birlikte akıl (dâhi).. kitabla birlikte kalb (nebi).. bir BÜTÜN olduğunu görürsünüz.
 
   Şu kadar var ki olmazsa olmaz bileşeni dil ve din olan KÜLTÜR  bir taraftan uygarlığı inşa ederken bir taraftan da dili bilime çevirdi  sonra HİKMETE çevirecek.. dini hukuka çevirdi  sonra AHLAKA çevirecek.. çevirdi. Dil ve din YALIN haliyle kalmadı ve kökünden uzaklaştı.. işte YBA bu ortak dil ve din kökünü aramak ve bulmak üzere yeni bir yol açıyor.  
 
          | 
         
        
        
       
      
      Mesajı Yazan: osmanziya
       
      Mesaj Tarihi: 11-Haziran-2022 Saat 19:39
       
      
        
          
	
Şimdi ikinci tabloyu buraya bindiriyorum:
 Eski İnsanbilim, insanın NEFS’ini dışlamış ve aşağılamış ve bunun üstünde akıl, kalb, ruh ve sır gibi üst latifeler kabul etmiştir. Yeni İnsanbilim ise bu sayılan latifeleri metafizik olarak dışlamış ve beyin ve bedeni bir bütün halinde görünen nefsi bio-psik varlık halinde alarak ele almıştır. Şimdi bu  kuramsal    inanışa göre;  İD (alt beyin) ve EGO (orta beyin) SÜPER EGO (üst beyin) yapılanması söz konusudur. 
 Eski ve yeni insanbilimin.. “gerçeklik” adına ortaya koyduğu, gerek akıl, kalb, ruh ve sırr letaifini  ve gerekse   ripitüel kompleks (duyum), limbik sistem (duygu) ve neo-korteks (düşünce)  ADLANDIRMALARIN  soyut yapılarını  bir kuram ve varsayım ve öngörü  ÖRGÜSÜ olarak görüyorum. Eğer örülebiliyorsa bende “kendi”mi örmeye yetkili buluyorum. Kendi “insan”ımı YBA ile İNSANBİLİM olarak  dokuyor ve örgülüyorum. Eğer isterseniz size örebilir.. kurabilir.. kılabilirsiniz. Ancak çoğumuz hazır olan elbiseleri severiz, yenisini diktirmek ve ördürmek devri geride kaldı.. diye düşünebilirsiniz
 
  
 Buraya yüklediğim tablo t=insan01 e bakarsanız  göreceğiniz gibi KÖŞELERE dört tana BAŞ koydum. Bu kuramsal ve örülen dilsel nesnelere “nefis ve ruh ile akıl ve kalb” adını verdim.. yirmi yıldır da bunları anlama ve açıklamaya.. ördüklerimi  göstererek paylaşmaya çalışıyorum. Tabloda ayad’ın üstüne nefs ve ruh yerleştirdim.. HASSASİYETİMİZİ bunlara bağladım. Fuad’ın altına akıl ve kalbi yerleştirdim.. HİSSİYATIMIZI da bunlara bağladım. Hassasiyetimiz bizim dış duyarlığımız.. hissiyatımız ise iç uyarlığımızdır. Kendimiz, dışarıdan UYARI alırız.. içeriden DUYURU alırız. Rahmetli NurBaki Hoca buna İÇSPİKER.. derdi.  
 
 Yakaza haline uyanınca dış DUYARLIK (hassasiyet), uyuyunca da   nevm halinde iç UYARLIK (hissiyat)   duyumsamamız açılır. Ancak hassasiyet ve hissiyat  tahassüslerin  biri açılınca diğeri tamamen kapanmaz. Nasıl atardamarlara temiz kanla pis kan beraber dolaşırsa ve fakat ağırlığı da temiz kan ise.. öyle de yakaza ve uyanıklık halinde dış tahassüs yani DUYARLIK çalışırken aynı zamanda nevm ve uyku halinin hissiyatı da işler.. yani duyum alırken  aklın düşüncesi ve kalbin duygusu da işletilmektedir. Kısaca  DÜŞÜNME bir tür uyku halidir. Bu anlattıklarımı  t=insan01 tablosunun ayrıntılı tablolarında görebilirsiniz. 
 Bu tablolarda NEFSİN duyum ve yapması.. RUHUN dilek ve etmesi.. AKLIN düşünce ve kurması.. KALBİN duygu ve kılması.. geleceğin ve atinin rabas edilip beklenmesi.. geçmişin ve mazinin rahas edilip belgelenmesi.. zahirin  ve dış yüzün rasin ve sağlam olunması.. batının ve iç yüzün  rasih ve sağlıklı bulunması.. hep lisanı hal ve haz fazının.. işletimleri  lisanı kal ve  kaziyye fazının.. işlemleri  ile sağlanacak etkinliklerdir ki biz bunları giderek daha ileri işletiyoruz  ve daha  derin hale getirip geliştiriyoruz. Latif ince demek.. letaif de bu incelikleri yapan ve burada tanımladığımız  yapılarımızdır.
 
 Bu tabloya  kadar LETAİF başlığı altında  insanın bireysel ve kişisel yapılanmasından söz ettik.. İnsanın bu “sivil” tarafından başka bir de toplumsal ve kamusal tarafı da bulunur ki bu “resmi” tarafını da bu “Ma’şerî” başlıklı  tabloda göstereceğiz. Yani insanın iktisadı ve içtimai ile ilmi ve siyasi yaşamını göstereceğiz. 
 
          | 
         
        
        
       
      
      Mesajı Yazan: osmanziya
       
      Mesaj Tarihi: 11-Haziran-2022 Saat 19:43
       
      
        
          
	
Ma’şeri hayat hem iktisadi ve ekonomik  yaşamı.. hem içtimai ve sosyal yaşamı.. ifade eder. Bununla da kalmaz hem kültürel (ilmi)   ve sosyal (içtimai)   yaşamı.. hem ekonomik  ve politik yaşamı da içine alır. İLMİ yaşam deyince işin içinde enteljensiya ve ulema olan aydınlar vardır.  SOSYAL yaşam deyince işin içinde proleterya ve fukaradan basın-medya ile yönlendirilen halk ve avamı nas söz konusu olur.  EKONOMİK yaşam deyince işin içine şirketlerin sahibi burjuvazi ve agniya ve zenginler girecektir. POLİTİK yaşam deyince partilerin sahibi bürokrasi ve ümera olan yöneticiler dahil olacaktır. Diğer taraftan dünyayı yöneten ARİSTOKRASİ’yi unutmamak gerekiyor. Yani bu SOSYAL SINIFLAR Marks’ın icad ettiği bir şablon değil yaşamın ve tarihin ve uygarlığın içinde çıkan toplumsal ma’eşeri yapılanmalardır.  Şimdi bu dördünü söyleyince kafanız karıştı değil mi ? İşte YBA bunun için var.. kafanızı kaldırın ve tabloya bakın.. hepsini birden göreceksiniz.
 
 SİVİL Sol tarafa BİREYSEL dedim.. içtimai ve ilmi hayatı bu yana yerleştirdim.. RESMİ  sağ tarafa TOPLUMSAL dedim iktisadı ve siyasi hayata da bu yana oturttum. Siz başka şeklide oturtur ve yerleştirebilirsiniz ve bunu YBA ilkeleri ve kurallarına göre tartışırız. 
 
  İnsan02 tablosunun ayrıntılı tablolarında toplumsallaşmanın kurum ve müessesatı olan  hakimiyet (zürriyet)  ve istiklaliyet (amiriyet) ile  melikiyet (akliyet)  ve malikiyet (mülkiyet)  tartışılmıştır. Bunları inceleyebilirsiniz. 
 
 
  
 
 t=insan02
          | 
         
        
        
       
      
      Mesajı Yazan: osmanziya
       
      Mesaj Tarihi: 11-Haziran-2022 Saat 19:45
       
      
        
          
	
LETAİF (latifeler) ile bireysel ve sivil tarafımızı..
 MA’ŞERİ (aşireler)  ve toplumsal ile resmi tarafımızı imgeledikten ve irdeledikten sonra şimdi kültürün olmazsa olmaz iki bileşeni olan DİL ve DİN taraflarımı ele alacağız. 
 
 Önce dilden başlıyoruz: DİL hayatın gıdasından  ve şuurun gayesine kadar bütün aktivite ve mentalitesinde yer alan gizemli aktör  ve bilinmez bir aktördür.  
 
 
  
 
 t=insan03İnsanın insan yapan belki beşeri inşa  eden “kültür” olmazsa olmaz bileşenleri dil ve dinden başka bileşenleri de bulunur.. ki bunlarla medeniyet ortaya çıkıyor ve içinde bulunduğumuz bu uygarlıkta bu “insaniyet”  yapılandırmasından başka bir şey değildir. Bu dil  yapılandırmasında ve  faaliyetinde dört öğe yer alır; fünun ve hukuk ile san’at ve hikmet.  Fünun eski bir sözcük sözlük altını kırmızı çizdi.. yani bu sözcük kullanılmıyor.  Bir süre sonra “kelime” de kullanılmaz hale gelecek.. fünun yerini BİLİM denildiği gibi artık SÖZCÜK denilecek “kelime” denilmeyecek.. bu olay nasıl meydana geliyor ? İşte bu “olay” DİL denilen canlı bir diyalektiğin ve diri bir retoriğin cereyan ettiği “alan”da ortaya çıkıyor.
 
  Bu alana ilişkin yukarıdaki temel tablodan sonraki ayrıntılı diğerlerini de inceleyebilirsiniz. Burada semiotik adaptasyonu.. sibernetik hemeostasisi.. teolojik diyalektiği.. retorik filolojiyi gösterdim.. hepsi bir disiplinin konusu  olan bu  sekiz kelime dilin aksiyomatik ve sistematik bir “düşün”ceyle  kültür ve uygarlığımızda çeşitli ayrıntılı  disiplinlere yol açar.  Konun ayrıntılarını tablolarında incelersiniz.
 
 
 
          | 
         
        
        
       
      
      Mesajı Yazan: osmanziya
       
      Mesaj Tarihi: 11-Haziran-2022 Saat 19:51
       
      
        
          
	
 Şimdi biz kültürün olmazsa olmaz bileşenlerinden BİNDİRİLEN dil’i açıkladık bundan sonrada İNDİRİLEN din konusuna geçeceğiz.  
 Din konusuna geçmeden Takiyettin Menguşoğlu’nun insan ve hayvan dünya ve çevre kitabında dile getirdiği İnsan Felsefesinde insanın olmazsa olmaz koşulları ve varlık şartlar dediği şu maddeleri buraya sıralıyorum:
 1.     İnsanın bilen, 
 2.     yapıp eden, 
 3.     değerlerin sesini duyan 
 4.     eylemlerinde değerleri gerçekleştiren, 
 5.     tavır takınan, 
 6.     önceden gören  
 7.     buna bağlı olarak önceden belirleyen, 
 8.     isteyen, 
 9.     özgün olan, 
 10.     tarihsel olan, 
 11.     ideleştiren, 
 12.     kendisini bir şeye veren, yani hasreden, 
 13.     seven, 
 14.     çalışan, 
 15.     eğiten ve 
 16.     eğitilen,
 17.     inanan, 
 18.     sanatın ve tekniğin yaratıcısı olan, 
 19.     konuşan, 
 20.     devlet kuran 
 bir varlıktır İNSAN.
 
 
 İşte bu 20 maddenin özetini  DİL v DİN olarak örerim ve görürüm. İşte bu insani bindirilen dil ve onun üzerine indirilen din, nereden geldi ? 
 
 DİN Yaratan ve yaratılanlar arasında bir alış (bayii) ve veriş (müşteri) ilişkisidir. Yaratan canlarımız ve mallarımız karşılığında cenneti vermek üzere onlara “alıcı” oluyor. Bu alışverişin verilen tarafı SALAH alınan tarafı ise HALAS.. yani TAHAR olan RAHAT oluyor.  Tabloda bu hamd verişi ve hüda alışı açık ve seçik gösterilmiştir. İbadet ile HAKK’ı razı ederiz..  istiane ile HALK’ın ilasını yaparız. Ne ile..  dört etkinlikle: itikad ve ibadet ve ahlak va ahkam ile.. bunlarda tablo t=insan04 da gösterilmiştir.
 
 
  
 
 
          | 
         
        
        
       
      
      Mesajı Yazan: osmanziya
       
      Mesaj Tarihi: 11-Haziran-2022 Saat 19:54
       
      
        
          
	
 
 İnsan kültürünü bireysel ve toplumsal olarak.. insan bilimi dil ve din yanlarıyla  bu şekilde betimledikten sonra undan sonraki tablomuz insanı BÜYÜK RESİM  içinde ÖNCEKİ DÖRT TABLOYU  birlikte gösteren  t=insan05 tablo oluşturduk... bu  kablo ve hablo ve ablolarla dolu şemaya geçmeden biraz açmalıyım: 
 
 Bu tabloda dışarıdaki  mevcud vucud ile içerideki vecdi vicdan.. bir tarafta..  bir de içerdeki  dışrak ve müteal (aşkın)  vucub ile içrek ve mündemiç  (içkin)  vecibe.. bu dışarı (hariç) ve içeri (dahil) kavramlarını iyice karıştıracak ve bizde çorbanın ve torbanın içinden çıkamayacağız.  Buna rağmen bir yine YBA ile görmeyi ve örmeyi sürdüreceğiz. 
 
  Bu “iş”deki  dış ve iç ile  “de” deki dil ve düş.. sadece “sözcük” olarak yansıtılan nesneler ve kavramlar.. biz de onları bu tablo ile irdeledik ve imgeledik.. ayrıntılarını da bir ömür dillenirdik.. İTİBAR eden olmadı.. elbette kendilerince haklı olan nedenlerle.. buna rağmen bizde dillendirdik.. elbette kendimizce haklı olan nedenlerle.. aslında bu tabloya bakarak.. bir karikatürde olduğu  gibi bir kitaba bedel manaları ve anlamları görebilir ve düşünebilirsiniz.. elbette isterseniz.. peki nedir bu “el-bette” bu sözcüğün anlamını iyi bilmiyorum ama yine de kullanıyorum. Başındaki “EL” ekine  bakarsak ARAPÇA bir sözcük fakat “BETTE” nasıl KESİN bir anlam veriyor bilmiyorum. Dedim.. ama ne kadar ayıp çeviriciye bak bilirsin:
 Demek ki sözlüğe ve bilgisayara (çeviriciye)  bakarak her şeyi biliyorsun ama hiçbir şeyi de bilmiyorsun…
 
 Bilmediğimiz ve bize yabancı gelen ve hatta inkar ve nefret ettiğimiz nesneler ve kimseler.. bilgiler ve değerler bir süre sonra aksine bilinir ve sevilir  olmaya başlayabilirler. Bunun tersi de söz konusu olabilir.. sevdiklerimizi sevmez hale gelebiliriz. Bu İNSAN olmanın bir sonucudur. 
 
 Bunu daha iyi anlayabilmek için BEŞİNCİ LATİFE için  BEŞİNCİ  bir tablo şimdi  sunuyorum: Sizi bilinir ve görünürden.. sevilir ve sevilmezden.. HAYRET VERİCİ gizeme ve  ŞAŞIRTICI bilinmeze ve gizeme götürmek istiyorum: Tılsım..  efsun.. büyü.. efsane.. muğlak.. garib.. acib.. tuhaf.. sırr.. esrarengiz.. 
  
 
  
          | 
         
        
        
       
      
      Mesajı Yazan: osmanziya
       
      Mesaj Tarihi: 11-Haziran-2022 Saat 19:56
       
      
        
          
	
SIR.. yukarıda saydığım dört latifenin çıktığı kaynak.. imamı Nursî’nın Latife-i Rabbaniye ve Sırr-ı İnsanî dediği nesnenin NUR-U MUHAMMEDİ olduğuna inanırız.. Müslüman olarak. Kainatın da HAKİKAT-I İNSANİYE olduğunu biliriz.  ZAT-I MUHAMMEDİ’nin  (572-632) Rabbimizin selam ve salatı ebedi üzerinde olsun,  kainatı ağacının en nurani meyvesi olduğunu itikad ederiz. İnsaniyet, suğra-yı islamiyettir.. Hadid Suresinin üçüncü ayetinin açılımı olan  4444 duasının bereketiyle  Nebimizin İNSANİYET tarafını  ortaya koydum. İslamiyet ise Kübra-yı insaniyettir.. insaniyet ve İslamiyet arasında fark sadece nazar ve niyete bağlıdır. Yoksa başka hiçbir esaslı fark bulunmamaktadır. Teferruat ise kişileri birbirinden ayırın özellikler ve güzellikler ve zenginliklerdir.  Şimdi burada daha kapsamlı bir tablo (t=insan06)  yaparak burada kadar anlattıklarımız arasında BAĞLANTILAR kuracağız:
 
  
          | 
         
        
        
       
      
      Mesajı Yazan: osmanziya
       
      Mesaj Tarihi: 11-Haziran-2022 Saat 20:08
       
      
        
          
	
Dikkat ettiyseniz GIDA yemeden yaşayamıyoruz.. en azında bir simit ve bir çay.. bizi üç dört saat götürüyor.. diğer taraftan GAYE edinmeden de ilerleme olmuyor.. bir insan haram ya da helal bir gıda ve hakk ya da batıl bir gaye sahibi olmadan  yaşayamıyor.. Tabloya bakarsanız bunun nedenini görürsünüz.. cemad tabakası.. hayat tabakası.. şuur  tabakası.. iman tabakası.. birbiri içine giriyor. Bakıp gördünüz mü ? Aslında biraz daha dikkatli bakarsanız burada kadar söylemiş olduğum tüm kavramları da gösterdim. 
 
  
 
 Bu tabloları ve tablodaki kavramları.. bir simit ve çay yeme ve içme keyfinde kurgulayıp kavramsal tasarım yapıyorum.. ancak siz YBA dilini öğrenmediğiniz ve kullanmadığınız ve yararlanmadığınız için tablolardan tamamiyle ve kemaliyle istifade edemiyorsunuz ki bu da gayet normal ve doğaldir.. bir dil bilinmezse ve kodları çözülmezse gürültü ya da görüntüden ibaret kalacaktır.  Bizde zaten bu tabloları ve gelişmişlerini bir ÖRNEK olsun diye kullandık.
 Bu ana temel tablolardan sonra onların ayrıntılı olanlarını da buraya yerleştireceğiz. Ta ki siber uzaya yüklenerek geleceği sürüklensin.. kendini sürdürsün. Zaten uygarlık dahi bu bayrak yarışı ile sürdürülebiliyor. Bu KÜLTÜREL KODLARI atalarımız bilgileri bize verdi.. biz değiştirip geliştirerek torunlarımıza emanet ediyoruz. 
 
  
 
 
 Sır.. latife-i RABBANİ .. ya da Sırr-ı İNSANI 
 DENİLEN bir gizem ve bilinmezdir.. Siz sanırsınız ki dünya sizin için yaratıldı.. dünya.. insan.. kitab.. melekler.. ve Tanrı sizin uşağınız.. sizin kulanız.. köleniz.. işi gücü bırakıp size hizmet edecekler..  isterseniz bir daha dikkatli bakın büyük resmi başka bir durum görecek misiniz ? 
 
 Muhammed Aleyhisselatü vesselam hem elçidir.. hem kuldur.. hem sözcüdür hem gözcü.. hem öncüdür hem önder.. daha pek çok İNSAN olarak  sivil (velayet) ve İSLAM olarak resmi (risalet) sıfatı ve vazifesi bulunuyor.. fakat onun asıl işlevi ve görevi ve ödevi nedir bilebiliyor mu sunuz ?
 
 Osmanziya 11.06.2022 Üçyol-İzmir 20:07
 
 
 
   
 
 Nefsi, aklı, kalbi, ruhu, sırrı bilme noktasında BEŞERİN  sınırı RUHA kadardır... nefsi kendi  olarak bilir.. aklı bilim olarak bilir.. kalbi hukuk olarak bilir.. ancak RUH hakkında ayet çok az bilgi verildiğini ve tamamiyle ve kemaliyle bilinmeyeceğini belirtiyor.. E ruhu bilemeyen SIRR'ı bilebilir mi.. belki beşer İNSAN olabilirse biraz açılır.. ancak asıl açılması İSLAM olması sağlanabilir ancak bu da kesin değil.. zaten adı üstünde SIRR değil mi ? Bizim seyr-i sırrımız bir taraftan narın zerresini .. bir taraftan enenin nuruna  ve bir taraftan da zümre'ye bakıyor.. yani çok yönlü ve yanlı bir bilgi.. ilgi ve bilgiden sonra daha çoook işler var.. sonuçta kenedimizi bildikten sonra mütevazi olup haddimiz bilerek ne istediğimizi bilmeye çalışmalıyız ki belki o zaman sırrın sırrını öğrenme yolu açılabilir.. İnşaaallah.
          | 
         
        
        
       
      
      Mesajı Yazan: osmanziya
       
      Mesaj Tarihi: 12-Haziran-2022 Saat 11:20
       
      
        
          
	
 
 
 t=insan05.03
 
 
 Bu ayrıntılı tabloları inceledikten sonra son olarak sunduğum t=insan05.03 tablosunda yıllardır dillendirdiğim iki tümcemi “gösterdim.”
 1.İktidarımız itiyadımız, ihtiyarımız itimadımız kadardır.
 2. Bizler vucud fark ederiz, ademi kadr ederiz. 
 Elbette bu tümcelerimi şerh etmeyeceğim ve tabloyu düz yazıya çevirmeyeceğim.  Eğer bunu yapsaydım benimde diğer hocalardan ve yazarlardan farkım kalmazdı. Hazır açık ve seçik Sehil günlük dilin düz yazılarıyla öğrencileri ve okurları düşünmeye zorlamazdım.. YBA dilini öğrenmeye ve kullanmaya ve yararlanmaya özendirmezdim. Her ne kadar bu güne kadar şu  öğrenme ve kullanma ve yararlanma işinde başarılı olamamış isem de kabahatın yarısı öğrenme kıçını ve düşünme poposunu kaldırmayan okurlar ve öğrencilerdir. Ben onları öğretmenleri ile baş başa bıraktım.. öğrenci değil öğrenici aradım.. çünkü öğretmen değil öğreticiyim..  öğretici ve öğretmen olamasam bile kendim gibi bir ÖĞRENİCİ aradım.. aramaya sürdürüyorum. Umarım bu yapıtın buna bir yararı olmuştur. 
 Bilgi, saygı, sevgi ve sağlıcakla kalınız.
 Osmanziya 12.06.2022 Üçyol-İZMİR 11:03
 
 
 
 
 K A Y N A K L A R
 1.     AKSAN Doğan Doç.Dr. ANLAMBİLİMİ VE TÜRK ANLAMBİLİM Ankara Ünv.  Ankara 1971
 2.     ARMSTRONG Karen  TANRININ TARİHİ Çev:Oktay ÖZEL  ve ark Pegasus Yay  İstanbul 2017
 3.     BUZAN  Tony Barry BUZAN ZİHİN  HARİTALARI  Alfa YAYINLARI Ocak 2016 
 4.     BUZAN Tony HAFIZANA HÜKMET  Alfa Yay. Aralık 2010
 5.     BUZAN Tony AKLINI KULLAN Alfa Yay Kasım 2010
 6.     BANGUOĞLU Tahsin  TÜRKÇENİN GRAMERİ Türk Tarih Kurumu Basımevi Ankara  1990
 7.     DEMİRCİ Muhsin Prof. KUR’AN TARİHİ  İstanbul Ekim İfav yay  2025 
 8.     DÖVÜCÜ Tamer OPTİMUM DENGE MODELİ  Altın Kitapları
 9.     ERİŞİRGİL MEHMED EMİN Kant ve Felsefesi  . Matbaa-i Amire OSMANLICA TEK BASIM Sayfa sayısı : 416
 10.     ERİK Emine ve ark BİLGİSAYAR PROGRAMLAMA DİLLERİ Alkım Yayınları Aralık 1993
 11.      EAGLEMAN David INCOGNITO Çev: Zeynep Arık TOZAR  Domingo Yayınları 2013
 12.     EAGLEMAN David ve  Anthony BRANDT  YARATI TÜR Çev: Zeynep Arık TOZAR   2019
 13.     ERDOĞAN Eyüp PARADIGMATİK BİLİM TARİHİ Arkeoloji ve San’at Yayınları
 14.     EİNSTEİN A. ve L.İNFELD  FİZİĞİN EVRİMİ Onur Yayınları Ankara 1972
 15.     GÖKBERK Macit   Prof FELSEFE TARİHİ  Bilgi YAYINEVİ Üçüncü Basım Aralık 1974
 16.     GENCAN Tahir Nejat DİLBİLGİSİ Murat Matbaacılık İstanbul 1974
 17.     HARARI Yuval Noah  SAPIENS hayvanlardan tanrılara Çev:Ertuğrul  21.Baskı GENÇ 2016 
 18.     HATİBOĞLU Vecihe  Prof. Dr. TÜRKÇENİN  SÖZDİZ İMİ  TDK yay 1972
 19.     HATİBOĞLU Vecih Prof. Dr TÜRKÇENİN EKLERİ  TDK yay 1974
 20.     HİLAV Selahattin FELSEFE EL KİTABI  Gerçek Yayınevi Ekim 1975 
 21.     KANTEMİR   Enise YAZILI VE SÖZLÜ ANLATIM Sevinç Matbası Ank 1972
 22.     KAPTAN Saim Dr. BİLİMSEL ARAŞTIRMA TEKNİKLERİ Ankara 1977
 23.     KEKLİK  Nihat Prof. ALLAH-KAİNAT ve İNSAN Sadreddin Konevî’nin felsefesinde İst 1977
 24.     MASON Stephen F. BİLİMLER TARİHİ  Çev:Umur DAYBELGE Kültür Bakanlığı Ankara 2001
 25.     ÖNER Necati Prof. Dr. KLASİK MANTIK Ank. Ünv.İlahiyet Fak. Yay 1974
 26.     RUSSEL Bertrand  RÖLATİVİTENİN ALFABESİ  Onur Yayınları Ankara 1974
 27.     SENCER Muzaffer  Dr. YÖNTEMBİLİM  TERİMLERİ SÖZLÜĞÜ D TDK  Yayınları  Ankara 1981
 28.     SONGAR Prof. Dr. Ayhan TEMEL PSİKİYATRİ Minnetoğlu yay İstanbul 1981
 29.     ÜLKEN Hilmi Ziya Prof.   VARLIK ve OLUŞ  Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, 1968
 30.     ÜLKEN Hilmi Ziya Prof.  FELSEFEYE GİRİŞ  Birinci Kısım Ankara ilahiyet Fakültesi Ajans-Türk Matbası 1957
 31.     ÜLKEN  Hilmi Ziya Prof. FELSEFEYE GİRİŞ İkinci Kısım   Ankara ilahiyet Fakültesi Ajans-Türk Matbası 1958
 32.     ÜLKEN Hilmi Ziya Prof. Dr. BİLGİ VE DEĞER Ülken Yayınları 2001
 33.     ÜLKEN Hilmi Ziya  Ord. Prof.ISLAM FELSEFESİ Selçuk Yayınları 1967
 34.     ÜLKEN Hilmi Ziya Prof. Dr. TÜRKİYEDE ÇAĞDAŞ  DÜŞÜNCE TARİHİ  Ülken Yay  Haziran 1979
 35.     YAZIR Muhammed Hamdi KURANI KERİM MEALİ Elmalı Sadeleştirme Mustafa ÖZEL Ecrin Yay 
 36.     YILDIRIM Cemal Prof. Dr.  MANTIK EL KİTABI Gerçek Yayınevi Ocak 1978
 37.     YILDIRIM Cemal Prof. Dr.  BİLİM TARİHİ  Gerçek Yayınevi Kasım  1974
 38.     YILDIRIM Cemal Prof. Dr.  BİLİM FELSEFESİ Gerçek Yayınevi Nisan  1973
 39.     YAVUZ Mehmet Dr. Nörolog BEYNİN SIRLARI ve Manyetik Şifreleri  IQ Kültür Sanat Yay 2016
 40.     ZÜLFİKAR Hamza Prof.TERİM SORUNLARI VE TERİM YAPMA YOLLARI TDK yay Ank 1991
 
 
 İNTİHAL RAPORU: AŞAĞIDAKİ LİNKTEDİR: 
 
 HTTPS://DRİVE.GOOGLE.COM/FİLE/D/1MVY5KSLUURKWMXQQOBEJYF3LWLVZC1MN/VİEW
 
 BOOK OF PROCEEDINGS için
 13.09.2020 23.30 Üçyol  İZMİR 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 ARKA KAPAK METNİ:
 YÖNTEMBİLİM NEDİR ?
 
 Yöntem konusunda ilk çalışma Aristotales’(MÖ 384-322) in ORGANON adlı yapıtıdır. Bu konuda ikinci gelişme SENTETİK ispatlanabilir  hendeseyi ANALİTİK hesaplanabilir geometriye geçiren Euler (1707-1783), Fermat (1607-1665)  ve Descartes’ (1596-1650) ın çalışmalarıyla ortaya çıkan  MATEMATİKSEL  koordinatlarıdır. 
 
 YÖNTEM BİLİMSEL ANALİZ, «matematiksel» olarak kullanılan analitik düzlemi  «metodik» hale getirerek onu hızlı bir anlam SÜRÜCÜ  ve kolay  bir anlatım AYGITI  yapmıştır.  Descartes’dan sonra da  çeşitli mantıksal çalışmalar yapılmıştır. Ancak hiç biri EXCELL dışında Kartezyen koordinatlar kadar belirleyici olamamıştır. Artırılmış gerçeklik ve diğer bütün simülasyonlar yine bu koordinatların temeli analitik düzleme yaslanır. Fakat analitik düzlemin görsel, mantıksal ve metodik bir kullanımı bulunuyor ki bu anlaşıldığında yatay ve dikey boyutların sembolizmden öte bir gerçeğe örme kapısı aralanacaktır. 
 
  Çok uzun olmayan bir süreden beri GÜNLÜK DİLİN mantığı ve BİLİMSEL BİLGİNİN matematiği üstündeki çok yönlü ve yanlı dil ve din katmanlarında, felsefe ve hikmet konularında, fizik ötesi  ve psik berisi  alanlarında günlük dilin düz yazısı ile yapılan felsefi edebiyat ve dinî vaaz ile bir yere varılamayacağı artık anlaşılmıştır Bu katmanları ilişkin ortak bir dil aranmaktadır. . 
 
 YBA kavramsal bir tasarım aracı olarak dört yüz yıllık matematik kullanımın  getirdiği alışkanlıkla çoğu aydın ve bilim adamı tarafından görsel, mantıksal ve metodik olarakta kullanılmaktadır. Bunların en ünlüsü Tony BUZAN’ın zihin haritaları tekniğidir. 1960 başlayan bu çalışmaya 2009 yılında muttali oldum. Ancak bu çalışma beynin SİNAPSLARININ  müthiş doğaçlama gücünü kullanan bir teknik olup bir yöntem ya da dil haline gelmemiştir. YBA bir dil olmaya aday çalışmadır.
 
 www.yontembilim.com sayfamın  FORUM  kısmındaki günlük dilin düz yazısıyla  meraklı ve gizemli içerikleri olan çalışmalara ekli olan tabloları versiyon sırasıyla yalından karmaşığa doğru incelediğinizde ve izlediğinizde.. imgelediğinizde ve irdelediğinizde YBA hızlı anlam sürücüsünü ve kolay anlatım aygıtını da tanımış olacaksınız. Kim bilir belki öğrenecek ve kullanacaksınız. Saygılarımla.
 
 Osmanziya 
 
 
 
 
          | 
         
        
        
       
      
      Mesajı Yazan: osmanziya
       
      Mesaj Tarihi: 12-Haziran-2022 Saat 11:24
       
      
        
          
	
A00  TABLOLARI
 
 
   
 
 t=insan00.00
 
 
 
  
 
 t=insan00.01
 
 
  
 
 t=insan00.02
          | 
         
        
        
       
      
      Mesajı Yazan: osmanziya
       
      Mesaj Tarihi: 12-Haziran-2022 Saat 11:27
       
      
        
          
	
A01  TABLOLARI
 
  
 
 t=insan01.00
 
  
 
 t=insan01.01
 
  
 
 t=insan01.02
          | 
         
        
        
       
      
      Mesajı Yazan: osmanziya
       
      Mesaj Tarihi: 12-Haziran-2022 Saat 11:31
       
      
        
          
	
A02  TABLOLARI
 
  
 
 t=insan02.00
 
  
 
 t=insan02.01
 
  
 
 t=insan02.02
          | 
         
        
        
       
      
      Mesajı Yazan: osmanziya
       
      Mesaj Tarihi: 12-Haziran-2022 Saat 11:33
       
      
        
          
	
A03 TABLOLARI
 
  
 
 t=insan03.00
 
  
 
 t=insan03.01
 
  
 
 t=insan03.02
          | 
         
        
        
       
      
      Mesajı Yazan: osmanziya
       
      Mesaj Tarihi: 12-Haziran-2022 Saat 11:35
       
      
        
          
	
A04 TABLOLARI
 
  
 
 t=insan04.00
 
  
 
 t=insan04.01
 
  
 
 t=insan04.02
          | 
         
        
        
       
      
      Mesajı Yazan: osmanziya
       
      Mesaj Tarihi: 12-Haziran-2022 Saat 11:40
       
      
        
          
	
A05  TABLOLARI
 
  
 
 t=insan05.00
 
  
 
 t=insan05.01
 
 
  
 
 t=insan05.02
 
 
  
 
 t=insan05.03
          | 
         
        
        
       
      
      Mesajı Yazan: osmanziya
       
      Mesaj Tarihi: 12-Haziran-2022 Saat 11:48
       
      
        
          
	
A06  TABLOLARI
 
  
 
 t=insan06.00
 
  
 
 t=insan06.01
 
  
 
 t=insan06.02
          | 
         
        
        
       
      
      Mesajı Yazan: osmanziya
       
      Mesaj Tarihi: 15-Haziran-2022 Saat 22:10
       
      
        
          
	
Protagoras "Her şeyin ölçüsü insandır." demiş.. peki bu mizan ve mikyas olan insan nedir ? Daha doğrusu insan sadece bedeniyle nesne değil.. akıl ve sair letafiyle bir kimsedir. Her kültür, her dil, her din kendini antropolojisinin kurucusu olan nebi ve veli ile dahi ve delilerini ölçü olan "İNSAN" sayar.. 
 Peki böyle bir insanı bir verili bir metre ya da saptanmış bir kriter olarak alabilir miyiz ? 
 
 Eski dinlerin (hinduzmin, budizmin, yahudiliğin, hristiyanlığın, müslümanlığın) ve yeni dinlerin (nasyonalizm, kapatalizm, sosyalizm) elinde böyle bir insan "ölçüsü" bulunuyor mu ? Dini geleneklerin ve felsefi kuramların inan hakkında söyledikierinden tartışmaya ve değişmeye ve gelişmeye açık sağlam ve sağlıklı bir insan modeli çıkarabilir miyiz ? 
 
 Yaratan en son kitabında.. biz insanı "ahseni takvimde" yani en güzel kıvamda ve komposizyonda yarattık.. diyor böyle bir insanı işletmeye açabilir ve etkinleştirmeye yapılandırabilir mi yiz ? 
 HAYIR.. 
 çünkü her bir insan TEK BAŞINA bir âlem ve BAŞLIBAŞINA bir dünyadır. Buna rağmen biz bu işe teşebbüs ettik.. "insanbilim"imizi ortaya koyduk.
 
 Dedik ki beşeriyetin yapısından çıkan medeniyetin inşa ettiği en yüksek kule.. İNSAN’dır. 
 Öyle ise beşeriyetin yapısının..  olmazsa olmaz bileşeni dil ve din KÜLTÜR ile değişime ve gelişime açılmasını yolunu UYGARLIK TARİHİ ile saptıyoruz. Dil ve din sorunluluk ve sorumluluk sahibi insanın ticaret ve siyaseti ile ortaya çıkardığı BİLİM ve HUKUK bu gün uygarlığın olan maddi ve manevi getirilerine rağmen ancak çok çok az kimseyi memnun ediyor.. yer yüzündeki  güçlülür ve güçsüzler arasında.. ısraf ve zulmü artırarak.. sömürenler ve sömürülenler mabeyninde hırs ve hasedi körüklüyerek.. kadın ve erkek arasında  şehvet ve şiddet sarmalı ile bölgesel   çatışma ortamına çekiyor ve  küresel savaş yıkımına çağırıyor.  Neden ?
 
 Çünkü artık dilin geldiği bilim, dinin geldiği hukuk düzeye yetmiyor. Bu da bizi bilimin hikmete ve dinin ahlaka doğru yükselerek  yeni bir başlangıca çağırıyor. Geçmiş uygarlıkların olumlu ve olumsuz etkilerin   birbiri üzerine eklemlenmesi ile birikerek muhteşem olanakları ve muazzam kaynaklar yanında  küresel sorunlar ve uluslar arası krizler çıkarıyor. Çünkü bilgi toplumu ve hukuk devleti ülküsünün hedeflediği toplumsal yapılanma ve ulusal kalkınma mevcut bilim ve hukuk ile çözümlenemiyor.
 
 SORUN KÜRESEL ise ÇÖZÜM BİREYSELDİR.
 Küresel ile bireysel arasında TOPLUM.. duruyor.
 Sorun ile çözüm  arasında DEĞİŞİM.. bulunuyor.
 Toplumsal değişimini bilgi toplumu ve hukuk devleti ülküsüyle gerçekleştirebilen ULUSLAR.. yerel ve küresel değişimi ve gelişime maya oluyor.. ancak her çağın düzeyine göre üretim araçları ve tüketim amaçları.. eğitim ilkeleri ve yönetim ülküleri.. bu değişimi ve gelişimi hazırlayan koşulları ve kuralları hazırlıyor. Yani buyruluşu yaratılış.. dayatımı ve deneyim.. evrimi devrim.. dürülüşü diriliş.. izliyor.  Bunu tarihsel süreçteki  dil ve din değişimlerinde bulabilirsiniz.
 
 Geçmişte çözümler hep KARİZMA’dan geçmiş.. nebiler ve veliler.. kişisel gelişim ve bireysel yetkinlik işlerini götürmüş.. dâhiler ve deliler dünyanın sorunlarının  çözümüne ömürlerini  heder etmişler.. bu vetire ve vesilelerde dünya ve ahiret dengesi.. birey ve toplum uyumu.. akıl ve kalb bağdaşımı ANA SORUNLARINDA..   “orta” yol ve “ortalama” yolculuğunda başarı örnekleri vermişler bu gün ortaya KÜLTÜR ya da ANTROPOLOJİ adı verilen İNSANBİLİM.. çıkarmışlar
 Biz de kendimize göre bir insanbilim.. çıkardık.. 
 http://www.yontembilim.com/forum/forum_posts.asp?TID=1843&PN=1
 
 tartışma ve eleştirme.. değiştirmeye  ve düzeltme ve geliştirmeye açık..  ilginizi ve eleştirinizi ve sorularınızı bekliyoruz.
 Sağlıcakla kalın… 
 
 Sağlıcakla kalın. 
 
 Osmanziya 15.06.2022 Erciş-Van
 
          | 
         
        
        
       
      
     |