usul esasa mukaddemdir
Nereden Yazdırıldığı: YöntemBilim Forumu
Kategori: Yöntem Bilim
Forum Adı: Yöntembilim
Forum Tanımlaması: Yöntembilim Üzerine Paylaşımlarınız
URL: http://www.yontembilim.com/forum/forum_posts.asp?TID=2915
Tarih: 24-Kasım-2025 Saat 00:04 Program Versiyonu: Web Wiz Forums 8.03 - http://www.webwizforums.com
Konu: usul esasa mukaddemdir
Mesajı Yazan: osmanziya
Konu: usul esasa mukaddemdir
Mesaj Tarihi: 15-Kasım-2025 Saat 02:23
USÜL esasa mukaddemdir.
IMAN amelden önce gelir.
IMAM cemiyete sebeb olur.
Ne demek istiyorum..
önce usulun esastan nasil önce geldigini anlateyım.
Bizim bir teorik ve nazari bilgiler ve duşunceler ve inançlar bulunur.. bir de pratik ve ameli ve uygulamalı işler olur.
iste bu teori ve pratik gok ile yer olsalar bunlarin arasindaki koca boşlugu PRAGMATIK bulunacaktır
pratik AMELI
PRSAGMATIK tatbiki
teorik NAZARI
Keza
Bizim dışa dönuk hassasiyetimiz ile bir BASARIMIZ bulunur.. bir de bu bunun gördüğü " nesnel" MANZARA olur.
Bizim içe dönuk hissiyatımiz ile bir NAZARIMIZ bulunur.. bir de onun ördugü "kimsel" MUBSIRA olur
Basarin yaninda SEM' işitme..nazarin yaninda NIYET dahi söz konusu.. lâkin kafa kariştirmasin diye bunlar söz konusu etmedim.
Işte bu basar ve nazar ile elde ettiğimiz görülü manzara ile örulu mubsiralara BIRINCIL BILGILER (primer, asli) adini veriyorum.
Iste bu birincil bilgilerle elde eldilen tercume edilmesi lazimgelen işaretler ile tevil edilmesi icab eden delaletler söz konusu oluyor ki ben bunlara da IKINCIL BILGILER (sekonder, tali) adini veriyorum.
Işte bizler bu USULE ilişkin birincil ve ikincil BİÇIMSEL ve YONTEMSEL bilgilerin ne oldugunu bilmeden ve nasil olustugunu anlamadan ve bunlarin nasil kullanildigini ögrenmeden falan ya da filanin sözlerinin İÇERIKLERI uzerine tartişmaya girişiyoruz bunuların büyük bir çoğunluğu GÜNLÜK DİLİN DÜZ YAZISININ kötü ve kötüye kullanılmasından dolayı bunlarda pek olumlu sonuçlar çıkaramıyoruz.
Oysa YBA (YÖNTEM BİLİMSEL ANALİZ) bize sozlerin taşidigi bilgilerin SALAH ve sağlam bulunmasina .. degerlerin sağlikli ve SAHIH olmasina duyarlik göstermemizi önceler.
Bu konuda dun yaptigim yolculukta taniştigimiz Degerli Kardeşim.. çağı aşmak için o çaği bilmek gerektigi söyledi.. bende standart olmadan patentlerin oluşmayacagini ve gelenek bilinmeden yenilik yapilamayacagini belirttim.. nitekim babanizin babasi olmadan siz olabilir misiniz ?
İşte bu mukaddem ve sabik dedigimiz öncelikli ve öndelikli önemli vakıa.. bir yontem olgusudur ki bunu nazara almayan konular ve sunularin aldaniş ve kandirişlara yol açmasi güçlü bir olasiliktir.
Lakin çoğumuz bunu ihmal ediyoruz.
osmanziya
yontembilim.com
15.11.2025 03:04 üçyol izmirizmir

------------- usul esasa mukaddemdir
|
Cevaplar:
Mesajı Yazan: osmanziya
Mesaj Tarihi: 15-Kasım-2025 Saat 16:49
MEVLUT uyanık Hocam paylaştı
Muhsin Yazıcıoğlu’nun 10 Kasım 2006 tarihinde yayınladığı ezber bozan Atatürk mesajı:
BİZ ÜLKÜCÜLERİN DOĞAL MİLLİ LİDERİ ATATÜRK'TÜR
“Atatürk’ü ölüm yıl dönümünde rahmet ve minnetle anarken, kendimizle bir muhasebe yapmamız gerektiğine inanıyorum. Çünkü ülkemizde uluslar arası camiada bu müstesna devlet adamının yeterince incelenip, anlaşılmadığı, bu yüzden de hakkında yalan-yanlış yargılara varıldığı kanaatindeyim. Oysa Atatürk’ün hayatı, kişiliği ve görüşleri, başta ülkemiz olmak üzere diğer devlet adamlarına ışık tutacak, yol gösterecek muhteşem bir hazinedir. O’nu yanlış anlamak veya görüşlerini saptırmak, tüm insanlık için, özellikle de bizim için büyük bir hatadır.
Geriye dönüp baktığımda, Atatürk üzerinden siyaset yapan kişi ve grupların, bir iki slogan peşine takılıp, olayları nasıl saptırdıklarını görüyorum. Bir yanda, netleşmemiş “irtica” kavramının peşine takılarak, dinle ilgili her söylem ve davranışa itiraz eden güya “Atatürkçü” bir yaklaşım, diğer yanda Batı değerlerine kul-köle olurcasına saptırılan güya “Atatürkçü” bir hedef; aslında Atatürk’e yapılan en büyük ihanet bu tür saptırmalarda aranmalıdır. Çünkü, Atatürk, TBMM’nin gizli tutanaklarında da gördüğümüz gibi, “Bugün büyük çoğunluğu emperyalist ülkelerin boyunduruğu altında olan İslam dünyasının bir gün uyanarak, istiklallerine kavuşacaklarını ümit etmekle” bahtiyar olduğunu açıkça beyan edecek kadar İslam dünyasına duyarlı, Kuran’ın herkes tarafından kolayca anlaşılması için büyük bir çaba gösterecek kadar samimi bir Müslüman’dır.
Atatürk’ün Batıcılığı da saptırılmıştır. O, muasır medeniyet seviyesinin üstüne çıkmayı hedefleyen, yani Batı’nın vardığı noktayı aşan bir medeniyeti hedef göstermişti. Doğrusu da buydu. Oysa içeride bir kısım insanlar, O’nu Batı hayranı olarak tanıtarak halkından soğutma gayreti içindeyken, kendi içimizden bir kesim de, Atatürk’ü hiç okumadan, bu propagandaların etkisi altına girmiş ve Atatürk’ü kendi değerlerimize yabancılaşmakla suçlamıştı. Bunda, Cumhuriyet yönetimini içene sindiremeyen, aşırı tutucu Müslüman-Arap dünyasının ülkemizdeki propagandalarının da etkisi olduğu açıktır.
Biz ülkücülerin de, doğal milli liderimiz olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk hakkında olumsuz propagandalara ve gelişmelere seyirci kalmakla hata yaptığımızı itiraf etmek isterim. Gençlerimizi önce komünizm ve kapitalizm tehlikesi hakkında eğitirken, milliyetçi saydığımız yazar ve mütefekkirlerin görüşlerine sarılıp, Atatürk’ü sağlıklı olarak öğretip, inceletmediğimiz kanaatindeyim.
Bugün İslam dünyasının içerisinde bulunduğu acıklı durum, Yüce Atatürk’ün ne kadar uzak görüşlü olduğunu, bugünleri o zamandan görebildiğini göstermektedir. Devletin temellerini Cumhuriyet üzerine inşa etmesi laik ve üniter devlet yapısını yerleştirmesi sayesinde ülkemiz, tüm zorluklar ve yanlış yönetimlere rağmen, her türlü tehlikeye karşı göğüs gerebilen bir dünya devleti halinde varlığını devam ettirebilmektedir.
Toplum önderleri olarak bizler, kolaycı ve saptırılmış slogan Atatürkçülüğü yerine, O’nun çocukluk ve gençlik yıllarından itibaren yeşermeye başlayan sağlam ve milli karakterini, devlet adamlığını ve ülkülerin dayandığı milli temelleri inceleyip, gençlerimize doğru olarak aktarmak zorundayız.
Atatürk’ü doğru anlayarak yetişen gençlerimizin dünyadaki her türlü yarışta, onurla mücadele edip, başarılı olacağına inanıyoruz. Atatürk’ü doğru anlayan devlet adamı ve siyasetçilerin ülkemizi emperyalist ülkelerin pençesine terk etmeyeceğini, dış mihraklarla içli dışlı olmayacağını da vurgulamak isterim.
Atatürk çizgisinden sapan yöneticilerin, bugün ülkemizi tehlikeli maceralara ittiğini, ülkemizin çıkarlarını kendi çıkarları uğruna heba ettiklerini de üzülerek görmekteyiz. Bu türden siyasilerle yaptığımız mücadelemizin temel fikri dayanağı, elbette Atatürk’ün manda ve himaye kabul etmeyen tam bağımsızlık kavramında saklıdır.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ölümünün 68. yıl dönümünde rahmet ve minnetle anarken, bir kere daha ifade etmek istiyorum ki; iktidarda bulunanlar gaflet, dalalet ve hatta ihanet içinde bulunsalar dahi millet olarak, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ülkesiyle ve milletiyle bütünlüğünü korumak, milletimizin şerefini müdafaa etmek ve Türk milletinin her türlü emperyalizme karşı direncini sağlamak ve milletçe onurlu bir şekilde devletiyle birlikte ebed müddet yaşamasını temin etmek bizim görevimiz olacaktır.
2006 MUHSİN YAZICIOĞLU https://yenidenergenekon.com/451-muhsin-yazicioglunun-10.../
dedim ki:
eşekkür ederim.. dünyayı idare eden bir GDD Gizli Dünya Devleti bulunduğunun komplo olmadığını iki yıldır süre giden FİLİSTİN katliamı gösteriyor. Aslında görünün varlıklardır.. olaylar değil. Doğa (Tabiat) hemen görünür lakin döneyi (tarihi) görebilmeniz için onun içinde biraz BULUNMANIZ gerekir. Yani mekan içinde cerayan eden hadisatı olayları YAŞAMANIZ icab eder. Bununla beraber yaşanan olayların ARKPLANINI anlamak için biraz da bilgilenmeniz lazımdır. Buradaki konu yapılan ESKİ paylaşımlar ile yapılan YENİ paylaşım arasındaki ilişkiyi çözebilmek için dini ve ideolojik yaklaşımlardan sıyrılabilmek lazım gelir ki bunu sağlamak çoğumuz için olası değil. Gizli Dünya Devleti bir kitab bulunuyor.. bunu sanırım 2008 de almışım.. o zaman GDD nin bir KOMPLO olduğunu sanıyordum. Nitekim kitabın başında HAK-BATIL diye bir DİN propagandası da bulunuyordu. Dindarlar dine karşı bir sistem göstererek kendilerine taraftan oluşturuyorlar diye düşünmüştüm. Fakat Filistin olayları nedeniyle son yıllarda bir daha okuduğum o çevirmenin başına yerleştirdiğ HAK-BATIL maskesinin ardında asıl çevri çalışmanın bana.. yıllar önce okuduğum yine bu konuda ünlü ENTRİKA ÇEMBERİ adıyla İLLUMANATİ'yi suçlayan bir kitap deği ve . ancak sadece illümunatiden değil ondan önce Tapınak Şovalyeleri ve Masonlar ile beraber Masonlardan sonraki son iki üç yüz önce Fransa ve Amerika ve İsrail ve Türkiye olmak üzere dört devlete vucud veren bir KÜRESEL EFENDİLER adını verdiğim bir YAPI'yı gösterdiğini anladım. İşte bu benim sınırlı siyasal ve tarihsel bilgilerimle kurduğum bir hikayedir. Her öykü gibi bu da begelere dayanmayan kurgudur. Bununla beraber yahudilerin müslümanları katlettiği de bir KURGUDUR.. gerçek GDD insan nufusun azaltmak için uyguladı bir taktiktir. Belki de çok daha önce nüfusu hristiyanlar ve müslümanlar gibi olmasın gereken iki milyar yahudinin iki yüz milyona indirilmesine sağlayan başka bir kurgu daha bulunabilir. Şimdi iki milyar müslüman ortadan kalktığında kalan iki milyar hristiyan da başka bir şekilde kaldırılarak sekiz milyarlık dünya nüfüsunun 500 milyonu indirilmesi.. gittikçe akıllanan makinaları ve robotları düşünürsek onlarca gayet makul görünebilir.. her ne kadar bize acımasız görünsede. Belki de bu daha büyük bir projenin yani biolojik insanlarla elektronik makinelerin birleştirilerek yeni bir TÜR ortaya çıkarma çalışması olabilir. Nitekim biz elektronik saat ile elektronik hesap makinesini birleştirerek BİLGİSAYAR yaptır.. bilgisayarla VERİ'leri birleştirerek YAPAY ZEKA yaptık.. şimdi yapay zekanın çalıştırdığı kuuantum bilgisayarla insan biolojisini birleştirerek karşımıza DECCALİ çıkartacağız. Şimdi ortada DECCAL tehlikesi bulunuyorken bizim Rahmetli YAZICIOĞLU kemalist mi değil mi diye tartışmada yapmayı fazla anlamlı bulmuyorum.. tehlike olan şeriatçılar ya masonlar ya da marksistler değil bizzat insanın kendisi.. insan kendisinin insan olmaktan çıkartılmasına nasıl razi olabiliyor.. bu gibi konuları söz konusu ettiğimde sesime ses olan ses bulamazsam da yine SESLENİYORUM.. çıkmıyor buna uzülüyorum fakat bir taraftan de seviniyorum bir gün ses'im "sys" insanlığın başına büyük bir bela olacak.. bu da benim amacım değil.. çünkü her insan kendi sys'ini.. âlemini bir ruh ve hür rab olarak kurmak sorumluluğunda ve sorunlulğunda.. saygılarımla osmanziya yontembilim.com
------------- usul esasa mukaddemdir
|
Mesajı Yazan: osmanziya
Mesaj Tarihi: 23-Kasım-2025 Saat 21:20
USUL ESASA MUKADDEMDİR
İman amelden önce gelir.
USUL ESASTAN ÖNCE GELİR
Biçim içerekten öncedir
YÖNTEM ARAŞTIRMADAN ÖNCE GELMELİDİR
mahiyet muhtevadan öncedir
Gibi pek çok cümle kurulabilir.. ancak yine de konuya açığa kavuşturmak kolay değildir.. yukarıdaki tümceler SOYUT anlatımlardır. Halk mücerret kavramları anlamaz ve soyut kelimeleri sevmez.. bunun için onların anlayabileceği somut örneklere başvurulur.
Örneğin hukukta ceza hukuku ve medeni hukuku bulunur.. ancak bu hukuklara ilişkin kanunlarla bu işlere ilişkin konular çözülmez ve sorunlar çözülmez bunun için okullarda Hukuk Fakültelerinde Ceza Hukuki ile birlikte Hukuk MUHAKEMELERİ Kanunu.. keza Medeni Kanun ile birlikte Ceza MUHAKEMELERİ Kanunu da okutulur. Yani Yargıcın ceza ya da hukuk yargılamaları yaparken hangi kurallara uyacağı da öğretilir.
Konuyu açıklayabilmek için İslam tarihinde önemli bir konuyu anlatayım. İnsanlar ilkel dönemlerinde geçimlerini toplayıcılık ve avcılık ile sağlıyorlarmış. Tarihlerin anlattığını göre on bin yıl önce tarım devrimi yapılmış.. çiftçilik ve hayvancılık başlamış ve böylece kentler oluşmuş. Bunun ardından kalabalıklaşma artmış bunun ardından devrimi ve teşkilatlanma olunca devletler ortaya çıkmış ve tarımın yanında savaşlarla insanlar ganimet ve köle gücü edinmişler.. bu arada beşeriyetin yapısında bulunan dil ve din ile oluşturdukları kültürle milletler devletlerden başka medeniyetlerde kurmuşlar. Böyle İsa aleyhisselaman doğumuna kadar bölgemizde bilinen mısır ve yunan ve roma uygarlıkları oluşmuş.. bu tarihlerde Çin ve Hindistan ve İran ile batıda Amerika medeniyetleri kurulmuş. Millattan 600 sene sonra DİN-İ MÜBİN-İ İSLAM dünyaya yayılmaya başlayınca bu medeniyetler karşılaştığında onları kültürlerinde bulunan dil.. din.. bilim.. hukuk.. san’at ve felsefe ve hikmetlerde islam eleğinden geçirerek ilk dört yüz yılında o koşullara göre erişilebilecek kemale ermiş.. bu işlerin başında ta EMEVİLER zamanında Yunan Klasikleri bizzat devlet tarafından TERCÜME ettirilmiş.. İslam dünyasında da din-i Mübin-i islam ile uyuşan ve bağdaşan bilim ve felsefe ve san’at insanları ortaya çıkmış.. Avrupa’ın üstüne bir İSLAM GÜNEŞİ doğmuş.. ta OSMANLILARIN İstanbul'un fethine ve ortaçağın kapatılmasına kadar.. Yine bu arada Osmanlılardan önc eSELÇUKLULAR döneminde ve özellikle felsefenin etkileri Nizamülmülk’ün Üniversitesin dekanı Gazali’in zihnine ulaşmış.
Amma mübarek bu etki ile ters köşe olmuş ve okulu bırakmış ve inzivaya çekilmiş.. bu batı felsefe ve hikmetine karşı ünlü Tuhafetülfelasise ve Elmunkizudalal eserleriyle Akıl ve Kalb gözüne ayıran ve bilimi ve dini ayrı yerlere oturtan yapıyla vazifesine yapıp kendi tarikat hayatına başlamış.
Nitekim İmamı Gazali'nin bu akıl ve kalb gözü ayırımı PASCAL vasıtasya KANT’a geçmiş o da Teorik akıl ve Pratik Akıl ayırımının resmi hocalığını yapmıştır. Bu ayırım İmamı Nursi’de Mana-yı ismi ve Mana-yı Harfi olarak geçer ve benzeri görev Hindistanda İmamı Rabbani tarafından sağlanmıştır.. yani münevveri islam usul ve esas ayırımını biliyor lakin gereği ve yeteri kadar uygalayamıyor.
Maalesef İmamı Gazali ahiret korkusuyla bu ayırımın üzerinde durmamış dine ve kendine ağırlık vererek dengeyi KALB’ten ya artırmış ve AKIL cühelanın elinde kalmış. Bununla beraber GAZALİ’in etkisi felsefenin bir numaralı dersi olan MANTIK.. lisan ilimleriyle birlikte Dinin ALET ilimleri sırasında en birinci yerine almıştır.
İşte bu Nutku ortaya çıkaran MANTIK var ya.. işte o USUL hazinesini ortaya çıkaran bir SANDIK’tır.. zavallılar bunu utunup Musa nebinin SANDIĞI’nı ararlar. İşte mantıktan çıkan usul ve yöntem ve metod bir BİÇİM.. biz düşünce ve bilgi içeriklerimizi onunla düzgün ve sağlam haline getiririz.
Bu iki örnek bize gösteriyor ki:
İman ve usul SOYUT.. amel ve bilgi SOMUT
Fakat avam-ı nası bunları yine anlamaz ve biz buna bir üçüncü örnek vererek taşı gediğine koyacağız:
Gedik olmadan taş konulabilir mi ?
Gedik usul ve iman ve biçimdir.
Taş esas ve amel ve içeriktir.
Kısaca garın yoksa araban tehlikededir.
Sanırım herkes anladı.. anlamayan bulunuyorsa onlara da anlatanlardan dinlesin. Bizden bu kadar. 23.11.2025 izmir 21:18 tashih 21:57
Saygılarımla
Sağlıcakla kaliniz.
osmanziya yontembilim.com
------------- usul esasa mukaddemdir
|
Mesajı Yazan: osmanziya
Mesaj Tarihi: 23-Kasım-2025 Saat 21:26
Kültürün olmazsa olmaz bileşeni dil ve dindir.. lakin illa şu dil bulunmak ya da bu din olmak zorundadır.. diyemeyiz. Aksi halde ne biz başka dünyaları girebiliriz ne de o dünyalar bize gelebilirler.. diye düşünüyorum. Üstelik günlük dilin düz yazısının.. hangi dilde kullanılırsa kullanılsan insanı kısıtlayan bir bir duvar olarak görüyorum. Çünkü çok yönlü ve yanlı kavramlara bir yönde akıtarak dünyayı o kültürden ve o akımdan ibaret görme ve gösterme hatasına düşülüyor. 3000.. 2000..1500 yüz geçtiği halde ortada tek bir din bulunamamasının ve insanlar sayısınca yol olamamasının sırrı.. aydından halk gibi bir dilin ya da dinin içinden kültüründen evrensel kültüre.. evrensele dile.. evrensel dine geçememesinin nedeni.. sonuçta insanın DİLİ içinde kaybolmasının ve hatta dilin kötü ve kötüye kullanılabilmesine müsait olmasının asıl âmili Günlük Dilin Düz Yazısı'dır. Sonuçta kültür insana beynine vurulan bir prangadır ve bunun demiri de dildir.. diye düşünüyorum. osmanziya
https://www.yontembilim.com/forum/forum_posts.asp?TID=2918
https://www.facebook.com/reel/24821667380833406
Yalnız İsmail Kara hoca gibi yakınmıyorum.. yenisini kuruyorum.. kurulabileceğine de inanıyorum... ikna edemiyorum bu başka bir konu.. bunu yukarıda web sayfamın linkine tıklayarak anlayabilirsiniz.
İNSAN SARAYI
o Bu insan sarayı yapıp bozduğum binlerce binadan birisi ve en sonuncusu değil bittabi.. sözcüklerin tüm harflerini yazmam.. köklerini yazarım.. kök sesler yani adlar anlam verirler.. anlamlıdırlar.. anlamlardır o adın, o sesin, o göstergenin, o simgenin DİLİNİ bilenler için.. burada esim şuurun dördüncü boyut olan zaman boyutu üstüne açılan BEŞİNCİ BOYUT olduğunu söylüyor.. her bir boyut altındaki boyutu içerir.. bu neden şuur geçmiş ve geleceği duyumsar geçmişi fark eder geleceği kadr eder.. yani rasat ettiği ve baktığı mazi ayırt eder ve rabas ettiği ve beklediği atiyi değerlendirir, kadr eder. şimdi buradayı ise itibar eder ihdas eder.. hadise budur.. itibar etmek öne almak,takdim etmektir.. ihdas etmek ise başlatmak (ibtida / start) ve (intiha / stop) bitirmektir. Böylece insanın etrafında ördüğü ve gördüğü genel ve ortak bir dünyayı ortaya çıkarmaya çalışıyoruz ki bunun adına İNSANBİLİM dedim.. bu bir edebiyat değil.. çünkü bir sözcük burada ikinci bir kez kullanılmaz.. bu bir matematik ölçüp biçme dahi değil.. denge ve uyum var ama rakam yok.. hesap yok denklem.. yok.. yani evren bilimi bilim değil.. insanbilim.. ve insan bilimlerine sosyoloji ya da psikoloji kuramlarından birine de yaslanmış değil.. çünkü onlara dayanmış değilim.. kendime dayanmışım ve yöntembilime yaslanmışım.. yazar da değilim.. yani kendimi başkalarına anlatmak zorunda değilim.. kendi özel işlem ve ilişkilerimi söz konusu etmediğimde ortak insanbilim’e ilişkin bir veri paylaşımı yapmış olurum.. yöntembilimsel analizlerle bunu başkalarıyla hızlı bir şekilde paylaşarak tartışabilirim.. ama bu dili konuşan kimseler şimdilik yok.. olsun zamanla olur.. yeter ki biz namazımıza dikkat edelim.. zaman ve namaz döngümüzü iyi yapalım.. zamanla başka alemlerin mizan ve nizamıyla bağlantılar kurabiliriz… ben önce zaman ve namaz döngüsünde bulunan insanlarla diyalog kuracağımı düşünüyorum.. ancak namaz deyince bu işi rekatlerle değil raketlerle de yapanlar.. raket adı altında baldır bacak gösterisi yapanlarında gösterdikleri bir boşalma ve kulluk.. bir idman ve kölelik.. tapınma ve adanma var.. önemli olan alemlerin birbiriyle sağlam ve sağlıklı ilişkiler kurması ve birbirini aydınlatması ve geliştirmesi… Ha insanbilim gibi islambilim de yaparım.. ama önce insanbilim… nitekim tabloda YEŞİL kablolarla islambilim daha yaptım.
İnsan yapısının.. adam sarayının.. human house'unun.. aslında bir "nous" yani NAS olduğunu ve özünün Nâ (BİZ) olduğunu ve bunun en iyi bir şekilde vicdan (UZ) şeklinde ortaya çıktığını biliyoruz... "insan"ın, beşeriyetin bencilliğinden başkasının da kabulüyle biz haline geçtiğinden çıktığını ve uygarlığın da bunun kanıtı olduğunu görüyoruz. Ancak bu iş tamamiyle ve kemaliyle insaniyet-i kübra olan İslamiyet sayesinde daha çabuk daha kolay ve daha yaygın bir şekilde gerçekleşeceğini umuyor ve bekliyoruz.
19.11.2014
------------- usul esasa mukaddemdir
|
|