Mehmet BAŞ paylaşımı
Tahinli Kokan Ramazanlar, Çarli ve Niğdespor
Niğde’ye Ramazan ayı geldiğinde, sokakların havası değişirdi. Sıralı Cami’nin minaresinden yankılanan ezan sesiyle iftar vakti yaklaştıkça, Çarli Usta’nın fırını önünde kuyruklar uzardı. Fırının kapısından yayılan sıcak tahin kokusu, aç insanların sabrını zorlar, çocukları heyecanlandırırdı. Eski Niğde’nin en ünlü tahinli ustası olan Çarli, sadece hamur işinde değil, aynı zamanda Niğdespor tribünlerinde de ün yapmış bir adamdı. Onun amigoluğunu yaptığı maçlar, şehirde unutulmaz günler yaşatırdı.
Çarli, sabahın erken saatlerinde fırının taş tezgâhında hamuru yoğurur, kolunun üzerinde incecik açar, üzerine tahini bolca sürerdi. Yaptığı tahinliler sadece bir fırın ürünü değildi; her birine Niğde’nin ruhunu katardı. Esnafın, mahallelinin ve özellikle çocukların sevgisini kazanmıştı. Onun tahinlileri, Ramazan sofralarının baş tacıydı.
Ama Ramazan dışında da Çarli boş durmazdı. Niğdespor’un maç günlerinde fırının kepenklerini erkenden indirir, boynuna Niğdespor atkısını takar ve tribünlerde yerini alırdı. Coşkulu sesiyle tezahüratlar yapar, takımı ateşlerdi. Tribünde "Amigo Çarli" olarak anılırdı ve onun liderliğinde, Niğdespor’un taraftar grubu adeta bir orkestra gibi senkronize olurdu. Fırındaki mahareti, tribünlerdeki enerjisiyle birleşince, Çarli şehrin kahramanıydı.
O gün Ramazan ayının tam ortasıydı. Sıralı Camiye doğru giden sokaktaki fırının önünde, kuyruk her zamankinden daha kalabalıktı. Çocuklar ceplerindeki bozuk paraları sıkı sıkı tutuyor, yetişkinler ise sabırsızlıkla sıralarını bekliyordu. Çarli Usta, fırının içindeki yoğunluğa rağmen herkesle şakalaşıyor, hiçbir müşteriyi boş çevirmiyordu.
Hüseyin, Emine ve Hasan, ellerinde tuttukları küçük bir bozuk para kesesiyle sıranın en arkasında duruyordu. Hüseyin’in yüzü biraz asıktı. “Bu kadar kuyrukta sıra bize gelene kadar tahinli kalmazsa ne yaparız?” diye mırıldandı.
Hasan gülümsedi. “Çarli Usta bize illa bir şey ayırır. Onun kalbi geniş!”
Emine, çocuklara gözlerini devirdi. “Ama ya kalmazsa? O zaman iftarda ne yeriz?
Nihayet sıra onlara geldiğinde, Çarli Usta tezgâhtan yeni çıkan tahinlilerden birini büyük bir ustalıkla kâğıda sardı ve çocuklara doğru eğildi. “Haydi bakalım, bunlar sizindir,” dedi.
Hüseyin utangaç bir şekilde parayı uzatmaya çalıştı. “Ama bu yetmez...”
Çarli Usta elini salladı. “Para mara istemem. Siz, bu tahinliyi eve götürün, annenizle sıcak sıcak paylaşın. Ama bir şartla: Yarın Niğdespor’un maçına geliyorsunuz. Tribünde sizin gibi coşkulu çocuklara ihtiyacım var!”
Çocuklar, ellerindeki tahinliyi sımsıkı tutarak fırından çıktılar. Hüseyin gülerek, “Amigo Çarli’nin borcunu tribünde ödeyeceğiz,” dedi.
Eski Niğde'den Ne Kaldı
O yıllar, Niğde’nin en sade ama en güzel günleriydi. Kığılı Cami’nin çevresindeki taş evler, dükkanlar eski ama sağlamdı. Pazara çıkan şalvarlı kadınlar, dar sokaklardan geçerken alışveriş torbalarını taşır, sohbet ederdi. Çarli Usta’nın tahinlisi, iftar sofralarına konulacak en değerli parçalardan biriydi. Ama o tahinlinin tadı, sadece malzemesinden değil, içine katılan eski zamanların ruhundan geliyordu.
Yıllar sonra Niğde’nin sokaklarına dönen eski bir yüksekokul öğrencisi, bu manzarayı hayalinde canlandırdı. Şehir büyümüş, modernleşmişti. Sırali Cami hâlâ yerindeydi ama fırının yerinde yeller esiyordu. “Çarli Usta burada olsaydı...” diye düşündü. O günlerdeki gibi tahinlinin kokusunu almak istedi. Ama o koku sadece hatıralarında yaşıyordu.
Niğdespor’un tribünleri artık daha sessizdi. Çünkü Amigo Çarli’nin sesi kadar samimi bir coşku, ne tribünlerde ne de sokaklarda duyuluyordu. Ama eski şehrin insanları, eski mahalleliler, eski çocuklar her Ramazan, onun tahinlisini ve tribünlerdeki şarkılarını hatıralarında yaşatmaya devam ediyorlardı.
Mehmet Baş
|