inanilmaz cesitlilik
Nereden Yazdırıldığı: YöntemBilim Forumu
Kategori: İnsan Bilim
Forum Adı: İnsan Bilim
Forum Tanımlaması: İnsan Bilim Üzerine Paylaşımlarınız
URL: http://www.yontembilim.com/forum/forum_posts.asp?TID=2517
Tarih: 14-Kasım-2024 Saat 20:18 Program Versiyonu: Web Wiz Forums 8.03 - http://www.webwizforums.com
Konu: inanilmaz cesitlilik
Mesajı Yazan: osmanziya
Konu: inanilmaz cesitlilik
Mesaj Tarihi: 16-Ekim-2024 Saat 14:54
Yer yüzünde 4.800 memeli türünün de içinde bulunduğu 20.000 hayvan türü olmasına rağmen 1.000.000 tür böcek (insekta) türü bulunuyormuş... bu kadar çok çeşitlilik ve türlülük nasıl ortaya çıkmış...
İki sene önce Alicim harıç çoçuklarım, çocukları ve eşleriyle birlikte İzmir'e misafir geldiklerinde kendilerine birer hediye kitap vermiştim.. Damadıma verdiğim Jared DIAMOND'un ünlü Tüfek, mikrop Çelik kitabına bende var deyince okumak üzere onu kendime aldım.. ona kendime okumak üzere aldığım Tanrı'nın Tarihi kitabının yazarı Karen ARMSTRONG'un Hz. Muhammed kitabını vermiştim.
Şimdi elimde 330 sayfalık kitabın266 sayfasına geldiğim Ernst MAYR'ın Evrim Nedir ? kitabının arka kapağında Jared DIAMOND diyor ki "Evrim nedir ? NASIL gerçekleşir ve NEDEN yer yüzündeki yaşamın inanılmaz çeşitliliğine en mantıklı açıklamayı getirir ?" diyor.
Tümcedeki nasıl ve neden sözcüklerine vurgu yapmak üzere sen BÜYÜK HARFLERLE yazdım. Çünkü:
Çeşitlilik sadece canlılar arasında değil varlık katmanları ya da tabakatı vucud dediğimiz cemad ve hayat ve şuur ve iman arasında da söz konusu.. özellikle İMAN çeşitliliği o kadar fazla kı acaba bir sayısı yapılmışmıdır ? Kabaca belirtirsem 3000 senelik yahudilikte 400.. 2000 senelik hristiyanlıkta 200.. 1500 senelik islamlıkta ise 100 tane çeşitlilik yani MEZHEB (sırat, yol, izm) söz konusu Budizm ve Hinduizmin sayısız mezheblerinini de 500 e indirirsek.. toplam 1200 inanç çeşidi ortaya çıkar.. elbette bunlara bir taksim (taksonometri) yapılarak türler âlemlere dönüştürülebilir. Fakat burada önemli olan varlık katmanları bulunan:
Cemad
Hayat
Şuur
İman
arasında akıl-dışı DOLDURULMAZ ya da akıl-üstü KAPATILAMAZ boşlukların bulunduğudur.. Nikolai HARTMAN ve Max SHELER gibi filozofların Aristo'ya katılan bu görüşleri aynı zamanda DİN'in de görüşleri olduğu var sayılmıştır.
İşte BİLİM'in babası FELSEFE buna karşı çıkarak bu boşlukları doldurarak yani imanı şuura.. şuuru hayata.. hayatı cemada indirgeyerek bir bütün olarak ortada bir MADDE'nin bulunduğunu iddia ederek başlamıştır.
Bu işe önce HAYAT türlere arasındaki tabakaları ve katmanları yani yaşam çeşitliliklerine bir bütünlük getirmek üzere işe başlamıştır ki biz bu projeye bu gün EVRİM adını veriyoruz.
Peki evrim nedir ? Bu konuda ünlü Darwin, Diomand ve Mayr'ın tanımlarını kabul etmek zorunda mıyız ?
Öteden beri evrimle birlikte devrimin bulunduğunu.. yaratılışla birlikte buyruluşunda olduğunu.. deneyimle birlikte dayatımında bulunduğunu.. dürülüşle birlikte dirilişin de olduğunu savunmama ve bunun kanıtlarını sunmama rağmen anlatımın bir yansıma bulmamış.. eleştiri olmamış ve soruyla karşılaşmamıştır. 16.10.2024 Ankara 13:53
osmanziya yontembilim.com
|
Cevaplar:
Mesajı Yazan: osmanziya
Mesaj Tarihi: 16-Ekim-2024 Saat 15:28
Göstergelerin (işaretlerin) çevirilmesi ve görgüngüleri (delaletlerin) evrilmesi (tevili) olayından başka bir de EVRİM olgusu bulunuyor.
ÇEVİRİ
EVİRİ
EVRİM
Çeviriye rahatlıkla TERCÜME deriz.. eviriye de rahatlıkla TEVİL deriz.. fakat EVRİM'e ne diyeceğiz.. Mustafa Everdi sanırım buna en iyi yanıtı verecektir.. büyük bir olasılıkla çocuklarını baş göz edip EVERMİŞTİR.. yani onları eş'lendirmiş ve ev'lendirmiştir. Aslında bunu hepimiz yüzyıllardır, bin yıllardır yapıyoruz.
Doğun günü ile düğüm günü arasında bulunan DÜĞÜN gününde bu çeşitlenerek çoğalmanın temeli atılıyor.
Şimdi bu kadar derine inmeden bir EVRİM olayının kültürel yaşamda bir BENZERİ olan teraküm (birikim) ve telahük (eklenlenme) olaylarına bakalım. Bu iş teksirin ve çoğalmanın yinelenerek (tekrar) çoğalma ve yenilenerek (tecdid) çoğalma yani yaşam 1.0 ve yaşam 2.0 olgusuna BENZİYOR..
Böylece biz ortaya iki tür BENZER'lik çıkardık.. başkaları çıkarmış mı bilmiyorum.. bu yazıda ilk defa ifa ettim.
Ne oldu.. ÇEŞİTLİLİK türlerini karşı biz de BENZERLİK türleri çıkardır.. zaten çeşitliliğin bir EŞİTLİK karşıtı bulunuyor.. bu eşitlik ve benzerlik ORTAKLIK olgusunun karşısında bulunan AYRIKLIK ile öyle bir çok yanlılık gösterir ki bunu GDDY ile analiz etmek imkansız değilse bile zordur..
Şimdi evrime.. NE OLDUĞUNU BİLMEDİĞİMİZ evolotion'un maymunu ile halkın NE OLDUĞUNU GÖRMEDİĞİMİZ âdemini karşı karşıya getirerek insanları bir İNANÇ seçiminde bırakmak.. ne kadar doğru bilmiyorum lakin bu konuda ihsası re'y etmeden bu konunun bir İÇERİK sorunu olduğun kendimin BİÇİM konusuyla ilgilendiğimi belirterek Evrim Kuramının sadece canlılarda YARATILIŞ'ın nasıl olduğunu göstermekle yetindiğini bunu yaparkende tüm YARATILIŞA karşı çıkmak gibi bir YANLIŞ'a düştüğünü belirtmekle yetineceğim.
Osmanziya 16.10.2024 14:25 Ankara
|
Mesajı Yazan: osmanziya
Mesaj Tarihi: 16-Ekim-2024 Saat 15:49
Yaratiliş ve Evrim
Iki buyuk uç..
Tabloda
Yaratiliş buyuruluşla.
gosterildi..
Evrim devrimle
gosterildi..
Deneyim dayatimla
gosterildi..
Diriliş dürülüşle
gösterildi..
Göstermeler öyle çeşitli ki
GÖRÜN.TU
GÖSTER.GE
GÖRÜN.GE (görün.gü olarak yerleşmiştir)
GÖSTER.TÜ
Elbette bunlar zevk olsun.. keyf olsun.. oyun olsun.. öykü olsun diye yazmiyorum.
Bir defa gorme ile örme arasinda fark bulunuyor..
goruNme ile goruLme arasinda da fark oluyor..
gösterme ile gözleme ile gözetme arasinda fark oluyor.
Hatta iki tür GOZLEME bulunur :))
Şimdi bunlari;
birincil bilgiler basarin manzarasi ve nazarin mubsirasi olarak..
Ikincil bilgiler işaretin tercumesi ve delaletin tevili olarak..
Toplarim.. derlerim.. çözumlerim.. degerlendiririm.
Tabiat.. doğa.. evren..
Tarih.. döne.. evrim..
Kainat.. ola.. ADA..
Makina.. makenizma.. mekane.. teknoloji
Ideoloji.. zamane.. zamanizma.. zamina.
Adayı adımlayan ADAM bunun neresinde ?
Insanin kainattaki yeri hep aranmiştir.. peki kainatin insandaki yerini hiç aradiniz mı ?
Merak ve meramiýla ıskli insan.. bilgiyle..
Iştah ve istahiyla aşkli insan.. sevgiyle..
Örtuldugunde sevgi ve bilginin kökeni yaratildigi ilgi ve alaka dan uzaklaşabiliyor ve coşku ve tutkulari sararip solabiliyor.
Osmanziya 16.10.2024 ankara 15:48
|
Mesajı Yazan: osmanziya
Mesaj Tarihi: 16-Ekim-2024 Saat 16:00
[02:13, 16.10.2024] Mustafa BUGUCAM: Biz LOGOS yani LAFIZ'ı çalıstirdik.. siz artik bu kelami ne sayarsiniz.. akil mi.. yani RATIO ilim mi.. yani SOPHOS isim mi yani NOMOS bilmem.. ama iyi bildigim bir sey var.. DIL diyalektigi denilen alet deni DUNYAY belirliyor ve deyni DINI tanimliyorsa YBA den sonra din ve dunya icerigi aynisi kalmayacak.. dusunmeyen insanlardan sonra düşunen insanlar gelecek.. oyle kuru kuruya bilimciler.. Tanri tanimazlar.. culku çikmis SAGIR solculara.. boşu bosuna dinciler.. Tanri tanirlar.. cilkı cikmiş KÖR sagcilara.. prim verilmeyecek.. kultur karakteri.. uygarlik kalitesi yukselecek.. İnşaallah.
[11:04, 16.10.2024] Mustafa BUGUCAM: Bununla beraber
kizb.. şirk.. öyle silinmez bir kir ki.. ne fikir ne zikir ona kâr etmez...
küfr.. fücr oyle karanlik bir boya.. ki.. ne öyleme ne oylama ona yâr olmaz...
Bu durumda kafadaki dil sepeti ve baştaki düş çorabinin bir vazifesi oldugu ortaya çıkiyor.. bunun için "ESBAB perdedari desti kudret ola aklin nazarinda" deniliyor ve BAB'ları açan ŞFA.. da bize duayı hüdanın davet ve davayı hamdin devasi oluyor.. İnşaallah.
|
Mesajı Yazan: osmanziya
Mesaj Tarihi: 21-Ekim-2024 Saat 19:55
siyah ve beyaz yazdı
İnsan bilincinin uyanışı, evrenin kendini anlamaya çalışan bir parçası olarak görülebilir. Bu yolculuk, milyonlarca yıllık evrimsel sürecin belki de en büyülleyici hikayesidir. Primatlardan başlayarak modern insana uzanan bu serüvende, bilinç tek bir kıvılcımla değil, sayısız küçük aydınlanma anının birikimi ile ortaya çıktı.
İlk atalarımız ağaçlardan inip dik yürümeye başladığında, ellerimizin serbest kalması yeni bir dönemin kapılarını araladı. Beynimiz büyüdükçe, çevremizi daha farklı algılamaya başladık. Ancak asıl dönüşüm, beynimizdeki nöral ağların karmaşıklaşması ile geldi. Prefrontal korteksin gelişimi, sadece anlık tepkiler veren canlılardan, geleceği düşünebilen, plan yapabilen varlıklara dönüşmemizi sağladı.
Ateşin kontrolü kritik bir dönüm noktasıydı. Artık geceleri daha uzun uyanık kalabiliyor, pişmiş besinlerle daha fazla enerji alabiliyorduk. Bu enerji fazlası, beynimizin daha da gelişmesine olanak sağladı. Sosyal gruplar büyüdü, iletişim karmaşıklaştı. İşte bu noktada, dil devreye girdi. Dil, sadece iletişim kurmamızı sağlamadı, aynı zamanda soyut düşünce için bir platform oluşturdu.
Yaklaşık 100,000 yıl önce, sembolik düşünce ile birlikte büyük sıçrama gerçekleşti. Artık mağara duvarlarına resimler çiziyor, ritüeller gerçekleştiriyor, ölülerimizi gömüyor ve müzik yapıyorduk. Bu, sadece hayatta kalmak için değil, anlam aramak için de çabaladığımızın göstergesiydi. Bilinç, artık kendinin farkında olan bir varlık haline gelmişti...
Siyah ve Beyaz
Evrim ve Yaratılış aslında bir bilim sorunu değil.. Tanrı tanır dinciler ile Tanrı Tanımaz bilimciler arasında bir tartışma konusudur. Şu anda elimde kitabın sonuna doğru geldiğim Ernest Mayr'ın ünlü EVRİM NEDİR kitabı bulunuyor. Buna ilişkin notlarımı şurada paylaşıyorum. https://www.yontembilim.com/forum/forum_posts.asp?TID=2517
Kitab bitince toplu bir değerlendirme yaparım. Ancak her şey BİLİM değil.. bilimden önce günlük dil ve bilgi bulunuyor.. bilimden sonra felsefi ve dini dil.. aslında felsefi kuramlar ve dini inançlar her zaman çatışmıştır.. gelecekte evrim masalı ve yaratılış öyküsü gibi konular tartışılarak ve çatışacaktır. Ancak bu arada kazanan kültür ve uygarlık olacaktır.. diye düşünüyorum.
osmanziya 21.10.2024
|
Mesajı Yazan: osmanziya
Mesaj Tarihi: 21-Ekim-2024 Saat 23:16
siyah beyaz yazdı
İnsan bilincinin uyanışı, evrenin kendini anlamaya çalışan bir parçası olarak görülebilir. Bu yolculuk, milyonlarca yıllık evrimsel sürecin belki de en büyülleyici hikayesidir. Primatlardan başlayarak modern insana uzanan bu serüvende, bilinç tek bir kıvılcımla değil, sayısız küçük aydınlanma anının birikimi ile ortaya çıktı.
İlk atalarımız ağaçlardan inip dik yürümeye başladığında, ellerimizin serbest kalması yeni bir dönemin kapılarını araladı. Beynimiz büyüdükçe, çevremizi daha farklı algılamaya başladık. Ancak asıl dönüşüm, beynimizdeki nöral ağların karmaşıklaşması ile geldi. Prefrontal korteksin gelişimi, sadece anlık tepkiler veren canlılardan, geleceği düşünebilen, plan yapabilen varlıklara dönüşmemizi sağladı.
Ateşin kontrolü kritik bir dönüm noktasıydı. Artık geceleri daha uzun uyanık kalabiliyor, pişmiş besinlerle daha fazla enerji alabiliyorduk. Bu enerji fazlası, beynimizin daha da gelişmesine olanak sağladı. Sosyal gruplar büyüdü, iletişim karmaşıklaştı. İşte bu noktada, dil devreye girdi. Dil, sadece iletişim kurmamızı sağlamadı, aynı zamanda soyut düşünce için bir platform oluşturdu.
Yaklaşık 100,000 yıl önce, sembolik düşünce ile birlikte büyük sıçrama gerçekleşti. Artık mağara duvarlarına resimler çiziyor, ritüeller gerçekleştiriyor, ölülerimizi gömüyor ve müzik yapıyorduk. Bu, sadece hayatta kalmak için değil, anlam aramak için de çabaladığımızın göstergesiydi. Bilinç, artık kendinin farkında olan bir varlık haline gelmişti...
Araştırma: Siyah Beyaz
DEDİM Kİ:
Evrim ve Yaratılış aslında bir bilim sorunu değil.. Tanrı tanır dinciler ile Tanrı Tanımaz bilimciler arasında bir tartışma konusudur. Şu anda elimde kitabın sonuna doğru geldiğim Ernest Mayr'ın ünlü EVRİM NEDİR kitabı bulunuyor. Buna ilişkin notlarımı şurada paylaşıyorum. https://www.yontembilim.com/forum/forum_posts.asp?TID=2517
Kitab bitince toplu bir değerlendirme yaparım. Ancak her şey BİLİM değil.. bilimden önce günlük dil ve bilgi bulunuyor.. bilimden sonra felsefi ve dini dil.. aslında felsefi kuramlar ve dini inançlar her zaman çatışmıştır.. gelecekte evrim masalı ve yaratılış öyküsü gibi konular tartışılarak ve çatışacaktır. Ancak bu arada kazanan kültür ve uygarlık olacaktır.. diye düşünüyorum. osmanziya
Dediklerimi saçma sapan düşünceler demişsiniz fakat apansız açan düşünceler de olasılık dahilindedir.. BENZERLİK konusunda söylediklerim. Buna rağmen siz Yaratıcı değişmez.. yaratılanlarda da değişmez.. evrim değişmedir o halde devrim gerçektir.. Çizgisinde yürümeye devam ediniz. Belki doğruyu bulursunuz ? Amma sanmıyorum.. çünkü doğru başkadır gerçek başkadır.. sağlam bilgi ise hem gerçek hem doğru olmalıdır.
|
|