Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat

30 AGUSTOS

Nereden Yazdırıldığı: YöntemBilim Forumu
Kategori: İnsan Bilim
Forum Adı: İnsan Bilim
Forum Tanımlaması: İnsan Bilim Üzerine Paylaşımlarınız
URL: http://www.yontembilim.com/forum/forum_posts.asp?TID=2452
Tarih: 14-Kasım-2024 Saat 09:27
Program Versiyonu: Web Wiz Forums 8.03 - http://www.webwizforums.com


Konu: 30 AGUSTOS
Mesajı Yazan: osmanziya
Konu: 30 AGUSTOS
Mesaj Tarihi: 28-Ağustos-2024 Saat 22:35

İnsan olunmadan İSLAM olunmaz
İNSAN islam olmadan kurtulmaz.

Sloganımı değiştirdim:

İnsan aranmadan   İSLAM bulunmaz
İslam bulunmadan İNSAN kurtulmaz.

İster insan ister islam ister başka bir hedef olsun
Her hangi bir nesne aranmadan bulunmaz.. o hedef bulunmadan da mahiyetine sahip olunmaz.
Olmanın zorluğunu da nazara olarak "olma" aşaması ve kavramını tamamen kaldırdım. Çünkü OLMA arama ve bulma gibi objektif ve nesnel ve herkesçe bilinen bir SONUÇ değildir.. diye düşünüyorum.

Bu güne kadar ilk tümcelerime itiraz olunmamış ve bende yukarıdaki söylediğim gibi düşünmemiştim. Çok şükür bu gün düşünerek düzeltmek nasip oldu.

Her ne kadar insan ve islam kavramlarının idealitesine erişmek saptanamaz olsa da onların   realitesi.. bileşenleri.. koşulları.. kuralları üzerine değerlendirme ve tartışmalar yapılabilir ve yapılmalıdır da.

Bunu yaparken şu asla unutulmamalıdır:
KURTULUŞ insanın SALT tarafından gelen ve bir hiçleme ve hepleme yetkisi barındıran bir HÜKÜM.

Hiçleme parapsiği ve hepleme metafiziği deniy ötesi ve akıl berisi bir yargıdır ki buna İMAN adını veririz. Çoğu kimse inancını, düşüncelerle, bilgilerle ve gerçeklerle karıştırır. Eğer bu inanç kutsalsa onu her türlü gerçeğin, bilginin ve düşüncenin üstünde görür. Bu nedenle kendince ve taraftarlarınca tartışma ve eleştiriye açık bir YARGI olarak görülmez. Kendince haklıdır da. Eğer böyle değilse onu niçin ellenilmez ve dokunulamaz saymasın ki…

Bununla beraber başkaları onun inancına saygı göstermek koşuluyla inanç haline getirdiği düşünce ve bilgisini eleştiri konusu yapabilir. Hakaret etmemek ve aşağılamamak şartıyla savının kanıtlarını ortaya koyabilir. İşler böyle yolunda giderse İNANÇLAR da diğer bilgiler, görüşler ve düşünceler gibi daha yüksek ve daha saygıdeğer ve daha kuşkusuz, daha sağlam ve daha güvenilir hale gelirler.

Bu durum kültürler arası iletişimi kolaylaştırır ve daha verimli ve yararlı hale getirir.

Osmanziya 30.08.2024   







Bu gördüğünüz DÜNYA KAFASININ resmidir..




Bazı arkadaşlar; "Neden benim istediğim gibi olmuyor ?"

BAŞLIĞINI OKUMUŞLAR..

yazının hepsini okumuş gibi olmuşlar.. yazının kendisini okumadan sadece başlığı cevaplandırmaya çalışmışlar.


BAŞLIKLAR sadece yazıyı diğerlerinden ayırt etmek için konulmuş isimlerdir.. sadece beğendiğini söyleyen ve başlığımı anlatım sayıp anlam veren YANIT VEREN arkadaşlarımı KINIyorum.


Face bir alışkanlıktır.. insanlar vakit geçirmek için okurlar.. bu normaldir.. başlığa bakar.. resme bakar.. kısa yazıya bakar.. çeker gider.. fakat bazı arkadaşlar var ki onlar böyle değildirler.. bilgilerden yararlanmak ve yararlandırmak için okur yazarlar.. işte kınadığım bu arkadaşlardır.


SÖZ KONUSU YAZI BUDUR:

Neden BENİM istediğim gibi olmuyor.. diyorsunuz ama kendim dahil milyonlarca ve milyarlarca insanların istediği "gibi" olmuyor. çünkü beğendiğim tümce gerekçesini söylüyor: "istediğine değil emek harcadığına sahip olsun." istemek artı emek eşittir elde etmek. istemek + emek = Elde etmek. Bu şöyle de ifade edilebilir: ÖNCE emek SONRA yemek.. ÖNCE düşünmek SONRA karar vermek.

İnsanların çoğu bilgisiz karar veriyor ve emek vermeden yemek yemek istiyor. Sonuçta insanların istediklerinin yerine gelmelerini istiyorlarsa onun için ne "gibi" bir EMEK vermeleri gerektiğini düşünmeleri İSTENİYOR.

İş için gereken araç ve gereç ve planlama ve ekip hazırlamaları lazım. Tek başına sağlayabileceğin işler ve eylemler bulunur.. başkalarıyla beraber gerçekleştirebileceğin etkinlikler ve işletimler olur. Bunları birbirinden ayırmak lazım gelir. Bu demektir ilk önce İSTEDİKLERİMİZE bir çeki düzen vermeliyiz. Neyi istemeliyiz diye ?

Bu önce insanların kendi küçük ve kısa vadeli ereklerini ve hedeflerini elde etmeyi öğrendikten sonra birlikte elde edebilecekleri orta vade ekonomik ve politik hedeflere yönelirler. Örneğin beş ile 10 senelik süre içinde bir şirket ya da parti kurmayı düşünebilir. Hatta okul, iş, eş, ev, emeklilik gibi hedefler bir ömrü doldurur: okul 20 sene.. iş 5 sene.. eş 5 sene.. ev 5 sene.. emeklilik 20 sene.. toplam 65 yıl.. peki ya sonra ? HİÇ.



İşte bu sırasıyla kaynak ve erek haline gelen bu hedef ve ereklerin sonunda bir HİÇ olduğunu gören KİMSE bu gereksinim ve hedef ve ereklerin ötesinde bir ARAYIŞ'a girer ki işte bu noktada insanın kendisine bir AMAÇ edinmesi icab ettiğini anlayacaktır.


Bu amaç çeşitli olabilir; Sağlığını koruyup kaliteli yaşamak olabilir. Kaliteliği sağlığın üstüne konforlu bir yaşam geçirmek olabilir. Kişisel gelişimini sağlamak için bilgilenmek ve eğitim almak olabilir. Sosyal etkinliklerde bulunup başkalarını yararlı işler yapmak yani İYİ bir insan olmak olabilir. Bilim ve san'at alanlarında bir uzmanlık kazanmak olabilir.

Bu uzun vadeli gayelerden başka ultra gayeler de düşünülebilir.. düşünülmelidir. Çünkü insan bu dunyaya sığışmaz. Bu dünyadan sonraki öte dünyada kaliteli ve konforlu yaşamak ibadet etmek olabilir. Ya da kendini tanımak ve bilmek olabilir.. Ya da görünenlerin ardında bulunan gerçeğin ne olduğunu aramak ve bilmek olabilir. Ya da Tanrı'yı aramak ve bulmak ve tanımak olabilir.



Dikkat ederseniz bu amaçlar ve ultra gayeler kısa ve ortalı hedef ve ereklerden başka uzun vadeli davalar ve projelerdir. Bununla beraber bu gereksinim ve ereklerin ötesindeki yüksek arayış ve amaçlara ulaşmak her kişinin değil "er" kişinin nasibidir.

Rabbimiz bizi ve sizi akibeti güzel ve ahireti iyi insanlardan etsin. Amin.

osmanziya


28.08.2024


Bu gördüğünüz insan bedeninin resmidir..










Bu gördüğün insan kafasının içinin resmidir..







Cevaplar:
Mesajı Yazan: osmanziya
Mesaj Tarihi: 28-Ağustos-2024 Saat 23:06
"Her şeyi sahip olurken. Ben kendimi eksikliğimi hissediyorum." diyorsunuz. Her şeye sahib değiliz.. her şeye sahip olduğunu zanneden BEN'dır.. hiç bir şeye sahib olmayan BEN ile her şeye sahip olduğunu sanan KENDİM.. arasındaki çelişkiyi şuur altı duyumsuyor ve kendi eksikliğini hissediyor.. su ve us arasında nasıl karşıtlık varsa uz ve ZU arasındaka bir karşıtlık bulunur. UZ.. uzlaşan vicdan bir ortaklıktır.. oysa ZU her şeye sahib olmak ister.. bize de "su ile us ve uz ile zu" denklemin dengesini kurmak düşer. Dediklerimi anlamaya çalışma.. oku geç.. sonra zamanla anlayabilirsiniz.. Saygılarımla. sağlıcakla kalınız. Osmanziya


Mesajı Yazan: osmanziya
Mesaj Tarihi: 29-Ağustos-2024 Saat 00:52

İngiliz Gazeteci, Gandi'ye sormuş.. BATI MEDENİYETİ İÇİN NE DİYORSUNUZ.. o da demiş ki: Olsaydı güzel olurdu! Bu her medeniyet için söylenebilir.. hatta tüm İNSAN UYGARLIĞI içinde denilebilir. Buna karşın Size rahmetli Demirel'in bir sözünü söyleyeyim: "Ülkenin durumu için tek kelime bir şey söylersem "iyidir".. fakat iki kelime ile söylersem "iyi değilidir." Aslında bu çift yaratılan dünyada her şey ve herkes için söylenebilir. Bundan dolayıdır Mahkeme-i Kübra var.. Mizan ve Terazi var.. herkesin iyilikleri (hasenatı) ve kötülükleri (seyyiatı) tartılacak.. iyiliği ağır gelenler İYİ.. kötülüğü ağır gelenler KÖTÜ.. sayılacak.. peki size bir soru; iyilik ile İYİ.. kötülük ile KÖTÜ.. arasında ne fark var ? osmanziya


Mesajı Yazan: osmanziya
Mesaj Tarihi: 29-Ağustos-2024 Saat 01:06




Mesajı Yazan: osmanziya
Mesaj Tarihi: 30-Ağustos-2024 Saat 17:56



Çizeri kim.. resmi görmek Ar.. çizeri görmek Ad.. oluyor.

Aldığım yerde ve resmin üzerinde RESSAM karikatürist'in adı bulunmuyordu.. olayı çirkin kadın akıllı cin ve top ile öyle güzel anlamış ve anlatmış ki.. bir kitabe bedel.. bu san'atı, san'at'ın san'atkarı ve eserini ele aldığımızda olgu tüm çıplaklığı ile ortaya çıkıyor. Ancak OLGU'yu görmekte aciz çok kimse bulunuyor.. kişiyi görüyorlar.. olayı görüyorlar.. lakin kişileri ve olayları birleştiren OLGULARI ve fikirleri göremiyorlar.

Fikre çıkıldığı anda olguların ardındaki isme ve ada ulaşmak yeni bir aşama ve farklı bir yürüyüştür. Fikir Tanrı ve olgu YARATILMA'dır.

Peki buradan.. ahseni takvimden.. esma-i hüsnadan.. ahseni amele yürüyüş nasıl olacaktır.. ve Esma-i Hüsna'dan ism-i A'zama gidiş nasıl olacaktır.

KİŞİ
Mekan ve Zaman
Doğa ve döne
Varlık ve olay
Yapı ve işlev

OLAY
Ortam ve Toplum
Koşullar ve Kurallar
Yasalar ve Yasaklar
Görevler ve Ödevler

OLGU
İnsan ve Kainat
Esma ve Hüsna
Dünya ve Dil
Din ve Din

AD
Kadın ve Erkek
Güzellik ve İyilik
Sevgi ve Saygı
Gerçek ve Doğru

TANRI bunun neresinde ?

30.08.2023 30.08.2027


Mesajı Yazan: osmanziya
Mesaj Tarihi: 30-Ağustos-2024 Saat 17:57


Dil üst yapı olan dünyayı belirler ve alt yapı olan dini tanımlar bir orta kapıdır.. ancak onu din haline getirirseniz hem görüş ve örüşü ile DİL.. hem düşün-me ve düşün-ce DÜŞ.. olur.
Böylece kuşkulu bilgileriniz kesin buyruklarınız (inanç) haline gelir. Bu BİLİMCİLERİ açıklar.. bu tabloda soldan sağa gidişin tersi de DİNCİLERİ açıklar.. size din hakkında öğütler ve nasihatlar yerine bilgiler ve buyruklar veren ve birbiriyle çatışan ve çelişen dinciler.. sonuçta bilgi ve inancı birbirinden ayırt etmek ve böylece tanırlık (şehadet) ve tanıklık (müşahid) elde etmek ilk işimiz olması gerektiğini düşünüyorum.

Böylece ANLAM düşe götürür.. ek ve kök sesleri yani ar (harf) ve ad (isim)ı fark eder.. şuur ve tanınç sebebi ve sonucu ayırt eder hale gelir. Böylece kök sesleri anlatı dillendirirken ek seslerde ANLATIM ile "anlam"ı dile getirir.. nedensellik açık kanıtı ve kapalı savı ayırt eder, zihin ve idrak metafizik bağlaçları; am-aç ar-aç'ı, ağ-aç'ı ve ad-aç'ı bir birinden tefrik eder.

Bu temel yapılanmayı fark ve kadr etmeden.. tefrik ve takdir etmeden.. ayırt etmeden ve değer vermeden yapılan çözümleme ve değerlendirmeler sağlam bir DİLLENDİRME ve sağlıklı bir DÜŞÜNDÜRME olabilir mi ?

Ne yazık ki bizler düşünmemiz ve konuşmamızda sağlam ve sağlıklı bilgi ve değer taşıyan sözlere duyarlı ve uyarlı olamıyoruz.

YBA ile saptamışız ki sağlam bilgi hem gerçek hem doğru olmalı.. sağlıklı değer hem güzel hem iyi bulunmalı.. Böyle bir arayışa duyarlı ve uyarlı olunduğunda;
gerçek nedir..
doğru nedir..
güzel kimdir..
iyi kimdir..
gibi nesnel ve kimsel soru ve sorunları yanıtlamaya ve çözümlemeye çalışılacaktır..

OSMANZİYA 01.09.2022 Düzeltilmiş

Fikirler ve düşünceler.. entellektüel düzeyi yüksek kişilerin varlıklar ve olaylar.. nesneler ve kimseler üzerine kurdukları.. kurguladıkları ve kuramladıkları tümceler ve sözlerdir.
Bu hadise ve haber.. haber ve tabir.. tabir ve ibare.. ibare ve ifade çizgisinde bir ilerleyiştir.. bizler geçmişe bakar ve rasat eder.. geleceğe bakar ve rabas ederiz.. fikirr ve düşünceler her iki yan içinde yapılabilir, edilebilir. Fikirlerin daha geniş kapsamlı ve güçlü olanlarına da iman ve akide adı verilir.. oturmuş inançlar ise en güçlü ve bağlayıcı olanıdır.. ancak düşünce ve inançlar ne kadar sağlam ve sağlıklıdır.. üstelik her fikir ve inancın tam karşısında düşünce ve imanda bulabilirsiniz.. bu durumda kendimde dahil olmak üzere çoğumuzun yaptığı SEÇTİĞİMİZ bir fikre ve imana itimad ederek onun peşinde gitmektir.
Ancak hürriyet ve muhaberenin.. özgürlük ve iletişimin olduğu bir ortamda düşünce ve inançlarımız başkaları tarafından tartışılmak ve eleştirilmek suretiyle bizim yanlış ve yalan ise inanç ve düşüncelerimizi kontrol etme imkanı sağlar. Bu neden özgür ve rekabetçi ortam bireysel ve toplumsal gelişmenin en iyi koşuludur.
Tek adamlı ve tek tip adamlı toplumlar tarihin bazı dönemlerinde bir tepki dile getirmek üzere oluşan geçici çözümlerdir. Yapacağını yaptıktan sonra tarih sahnesinden çekilir ve yerini özgürlüğün.. hürriyet.. demokrasinin.. meşveretin.. cumhuriyetin ve halk iradesinin değerinin bilindiği ve kıymetinin anlaşıldığı geleceğe bırakır.
İnsanlar yine düşünmeye.. konuşmaya.. tartışmaya.. eleştirmeye.. çekişmeye.. çatışmaya.. dövüşmeye başlarlar ve yine yeni bir tek adam ve tek tip adam dönemi başlar.. bu böyle sürer gider...

30.08.2027


Mesajı Yazan: osmanziya
Mesaj Tarihi: 30-Ağustos-2024 Saat 18:12


Tek tip insan yetiştirme devri bitti.. çünkü her bir insan tek başına bir tür.. tek başına bir alem.. tek başına bir dünya.. tek başına bir evrendir. Hepimizin sorumlu olduğu ortak bir DİN vardır ahirette sorgulanacak.. ancak dünyada hepimizin yükümlü olduğu ayrı bir YOL vardır.. Bu yol bilim ve hukuku doğuran yoldur. Bu yolla kafamızda iktisat ve vicdanımızdaki adalet ile değişen ve gelişen diri bilimi ve canlı hukuku çizeriz.. bu evren ile dengemizi ve toplum ile uyumumuzu sağlayan araçları laiklik ve demokrasi ile geliştiririz.. teknoloji ve ideoloji ile iyileştiririz.. yeter ki dil.. din.. emek.. hürriyet.. barış gibi ortak insani değerleri partilere ve ideolojilere bayrak ve paratoner yapmayalım. Amerika Birleşik Devletleri olsun da.. Avrupa Birleşik Devletleri olsun da niçin ANADOLU BİRLEŞİK DEVLETLERİ olmasın.. yaşlı olmayan genç insan geriye doğru bakmaz.. ileriye doğru bakar.. Artık Orta Doğu sınırların açılıp türk, kürt, iranlı, arap, israilli..türlük etnik ve etik yapılara mensup insanların ortak ekonomik ve politik çıkarları için bir arada bulunması çok mu zor ? Sanmıyorum... Küresel güçlere karşı ulusal çözümlerle başa çıkamayız. Ancak çoğumuz kafası din haline getirilmiş ideolojiler ya da ideolojileştirilmiş dinle ile kuşatılı.. ve bu kuşatmanın kaldırılması da oldukça zor.. ancak gerçekçi ve akıl bir çözüm içinde.. orta doğunun ABD'si yani Anadolu Birleşik Devletlerinden başka çare görülmüyor.

osmanziyaoğlu 30.08 2015


Siyaset.. idare.. ahlak ve san'at birlikteliğinden oluşan bir etkinliktir. Hukuk ve Demokrasi de iki enstrümanıdır. Hukuk vesilesiyle HAKK ile ilişkini korursun Demokrasi vasıtasıyla HALK ile ilişkini korursun.. Diğer taraftan da TİCARET ile bağlantını koparmazsın.. zaten siyasetin ticaret üstün olan tarafı budur.. çeşitli ekonomik ve politik talepler arasında denge ve uyum sağlamak siyasetin işidir.. Siyasi hedefler ile İDEOLOJİK hedefler bazen örtüşmeyebilir.. siyaset.. dil.. din.. kültür.. zihniyet gibi politika ve ekonominin altındaki katmanlardan doğrudan etkilendiğinde dili.. dini.. emeği.. hürrriyeti.. bu ortak insanı değerler yerine bunların yerel ya da ulusal ya da bölgesel renk ve nüansları nazara alır.
Oysa bütün bu sorunlar sağlam ve sağlıklı bilgi ve buyruklarla.. ya da diri ve canlı bir bilim ve hukukla çözülür.. siyasetin bunlarla uğraşması gerekmez.. ancak partiler yararlı projeler ve verimli ekipler yerine.. oy potansiyeli olan bu gibi ortak değerlerin ayrıştırıcı renklerini kullanıyorlar.
Diğer taraftan orta doğu bölgesinde tarihi ve kültürel fay hatlarının (doğu ve batı) bulunduğunu da nazara almak gerekiyor. Ancak bu kırıklar zamanla azalacak ve gelecekte sorunların çözümünün kolaylaşacağı bir dünya kurulacağına ilişkin umudumuzu KORUMAMIZ gerekmektedir

Dinnur YAŞAR


usta sunumunuzun son cümlesi özürlü. Yakalamışam. Bu eleştiri bana bu sunumu sunmaya hak kazandırır. Genel de haklısınız. Bu kadar olumsuzluğa rağmen yeniden güzelleşmemiz hiç sandığımız kadar zor değil. ..İNAN. ..
9y9 yıl önce
Yanıtla
Osmanziya Osmanziyaoğlu
öyle ise aslında birer koşullanma ve alışma olan öğrenmeleri ele alarak onların iyi veya kötü olanlarını KURMA veya KIRMA yolunda gayert göstermekten önemli ve değerli bir işimiz olmamalı.. tümcesinde bir yanlış göremedim.. değerli kardaşım.. sizin gördüğünüz neresi ?
9y9 yıl önce
Yanıtla
Selahattin Kaya
Usta celallenme ☺Sizin sunumunuza Dinnur Yaşar ustamın yaptığı yorumun son cümlesi dedim ama diyememişim 😀😀😀
9y9 yıl önce
Yanıtla
Osmanziya Osmanziyaoğlu
baltaları karıştırdık.. balataları yaktık 😉 uyarın için teşekkür ederim
9y9 yıl önce
Yanıtla
Düzenlendi
Selahattin Kaya
Olsun buda lezzet bu da tad. Biraz NADAS sonrası İstanbul nafişCANNN ve seloCANNN a teslim. O nlar sizi SİZ e getirirler merak buyurmayın inşaallah. ..☺☺☺
9y9 yıl önce
Yanıtla
Dinnur Yaşar
Selahattin Kaya kardaşım uyarın için teşekkkür ederim.. bu vesileyle yazıyı gözden geçirdim.
9y9 yıl önce
Yanıtla








Mesajı Yazan: osmanziya
Mesaj Tarihi: 30-Ağustos-2024 Saat 19:12
GANDY'ye sormuşlar.. BATI MEDENİYETİ için diyorsunuz ?
O da demiş ki: Olsaydı iyi olurdu.

Bu konuşma, insanın bir nesneyi ya da kimseyi.. bir kültürü ya da kavramı.. var sayması ve yok sayması ile ilgili benimseme ve yadsıma yeteneğini gösterir.

Batı kültürü ile Hind kültürü tam karşıtlık teşkil etmez.. Hind ile birlikte doğu çin, türk ve japon kültürü bulunuru.. Batı da ise İngiliz.. İspanya.. Fransa ve Almanya olmak üzere dört beş temelli kültür bulunur.. bu arada orta yerde bulunun Yunan.. Anadolu.. İran ve Arap kültürleri bulunur.

Ancak bunların hepsinin ORTAK olduğu bir İNSANI kültür olamaz mı ?

Genelde ulusal ve yerel olan bu doğal ve normal bağlanmaların karşısında uluslar arası ve küresel yaklaşımlarda yer alır. Özellikle ilimde.. ekonomide.. politikada.. bunların ana akımlarını   Dindarlık.. masonluk ve Marksizm olarak görebiliriz. Fakat bunlarında aslında emek ve sermaye ile iktidar ve muhalefet ilişkilerini ilişkin EKONOMİK ve POLİTİK yaklaşım olmaları özelliklerinden ziyade TOTALİTER bütünlük ve OTORİTER birlikler sunduklarını ve diğer irili ve ufaklı pek çek sorunun yanında insanın ortak değerlerinin ki bunlar beş tanedir..   bu birlik ve bütünlüğün anlaşılmamasından çıktığını düşünebiliriz.

işte bu yazı teleffuz edilemeyen bu soruna işaret ediyor.

Saygılarımla

Osmanziya 30.08.2024 19:11


Mesajı Yazan: osmanziya
Mesaj Tarihi: 02-Eylül-2024 Saat 23:12
Bilimde cüz'i ve sınırlı konularda tez test edilerek ıspatlanır ve kanıtlanır.. ancak bu tez (dava, iddia) Popper göre kesin değildir çürütülebilir. Nitekim yanlış dediklerimizin doğru.. gerçek bildiklerimizin yalan olduğu ortaya çıkıyor. Bir konusu böyle çürütülemiyorsa o bilimsel bir konu değildir dini bir konudur. Evrilen ve gelişen bilgimizin sınırları düşündadır. Dini konu ise külli ve sınırsız ve hatta sonsuz olduğundan onun tezi test edilemez.. doğrulanamaz.. yanlışlanamaz.. çürütülemez ve kanıtlanamaz. Bu yüzden onun KÜLLİ (tümel, genel) daha doğrusu MUTLAK (salt) konusu yani TANRI'nın varlığı, ISBAT değil ikna olunur. Ya da olunmaz. (Adam demiş.. idraki meali bu akla gerekmez.. zira bu terazi o sikleti çekmez.) Elbette bu durum bütün dini konularda değil.. nitekim ahirete ve nebilere ve kitaplara ve meleklere ilişkin konulara gelince, bunlar isbatlanabilir. Nitekim geçmişe seyahat ettiğimiz de nebilerin seslerini ve görüntülerine ulaşabiliriz teknoloji gelişince). Kısa kesersem, günlük bilginin MANTIĞI bu gün nasıl bilimsel bilginin MATEMATİĞİNDEN ayrılabiliyor.. yarın felsefi bilginin "matematik"i de dini bilginin "mantık"ından ayrılacak. Böylece kuşkulu soru soran felsefi bu var sayma ve yok sayma YETİMİZ ile kesin yanıt veren dini hiç yok (hiçleme) ve hep var (hepleme) YETKİMİZ açığa çıkacak. Biz şimdiliki BİLİM becerimiz ile yetinelim. osmanziya



Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat

Bulletin Board Software by Web Wiz Forums version 8.03 - http://www.webwizforums.com
Copyright ©2001-2006 Web Wiz Guide - http://www.webwizguide.info