Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat

ezoterika

Nereden Yazdırıldığı: YöntemBilim Forumu
Kategori: Diğer
Forum Adı: Din
Forum Tanımlaması: Diğer Paylaşımlarınız
URL: http://www.yontembilim.com/forum/forum_posts.asp?TID=2387
Tarih: 05-Kasım-2024 Saat 03:11
Program Versiyonu: Web Wiz Forums 8.03 - http://www.webwizforums.com


Konu: ezoterika
Mesajı Yazan: osmanziya
Konu: ezoterika
Mesaj Tarihi: 13-Temmuz-2024 Saat 06:37


Kitab 2006 tarihli.. ancak okunması bu güne kadar olan olaylara da ışık tutuyor.. bundan sonrada olacaklara.. İNSANLAR körü körüne inandıkça onları boşu boşuna savaştıracaklar gibi görünüyor.

Osmanziya 13.07.2024 07:13



Aklin egzoter saltanati..
Kalbin ezoter hakimiyeti..

Aydogan VATANDAŞ 2006 baskıli ' Gizli Cemiyetler alt başlikli EZOTERIKA adĺi yapitini bir daha.. aklin açık Okul ve seçik ekol olan KULLİ bilgileriyle oluşturulan DIŞ uygarlıgimiz ile kalbin gizli SIRR ve gizemli OKÜLT olan CAMİ degerleriyle işlevlendirilen simetrik bir IÇ uygarligimiz daha bulunuyor. Imami Nursî bunu TELVIHAT-I TISA risalesiyle daha anlaşılır yaziyor.

Bu batini ezoterik ve gizli okült bilgilerin medresesi ve mektebi olmaz. DIŞSAL bilgilerin bile okul ya da akım denilen ISIMLERI bir gelenegi ve yeniligi oluyorsa bu IÇSEL ve ezoterik degerlerinde isimleri ve KADİM gelenegi bulunur.

Zaman zaman bu kadim ve hermenuetik bilgiler denilen INSAN degerler ve DİN emirlerı dıs uygarlik tarafindan baski altina alinmaya ve hatta yok sayilmaya çalişilsada bu EZOTERİKA kitabinda izah edildigi gibi GIZLI CEMIYETLER ve BATINI ÖRGUTLER.. Rahmani ya da şeytani olarak var oluşlarini yüz yıllardır, bin yıllardır surdururler.

Biz bunlarin farkinda olmayiz.. var olmadiklarindan degil.. devil olduklarindan

Saygilarimla

Osmanziya





DIŞ dünyanın bilgi doldurulması İÇ dünyanın değer ile içeriklendirilmesi ile ortaya konulan biçim.. insanın İNANÇ yapısını bize verecektir.

İnanç üçgenin parçası olduğu dairenin MERKEZİNDE yer alan bir yetkidir.. hiçleme ve hepleme yetkisi..

Dairenin çember ÇİZGİSİNDME bizim çok (büyük) ve orta (denk) ve az (küçük) ile betimlenen BELİRLİ bilgilerimiz bulunur. 19.yüzyılda Bu bu sayıl ve sözel bilgilerimizi MATEMATİKSEL olarak ifade ve ibare ve iade etmeyi öğrendikten sonra onları aid olduğu yerlere koymaya başlayarak DÜNYALAR inşa etmeyi öğrendik.. fizikten psike.. biodan lojiike.. kesin ve belirli dekart hendesesi ve newton matematiği kullandık.. ancak geçen 20. yüzyılan başından itibaren zaman ve mekan kavramlarımızı.. kütle ve enerji terimlerimizi değiştiren makro determine izafiyet ile mikro istatistik kuantum arasında sıkışıp kaldık.. kesinlikten ve belirlilikten vazgeçmeden tam bir birliğe ulaşmak içinde SİCİM kuramınıa yapıştık ve evrimin nihai sonucuna ulaşmak istiyoruz.

Bu görünen dünyanın yani dairenin görünmezinde yani merkezinde ise ise bizim hiçleme ve hepleme yetkimizi bulunuyor.

Dairenin merkezi ve çemberi arasında ne var dersiniz ?

Var sayma ve yok sanma YETENEĞİMİZ..
Farzı vucud ve zannı adem..

Acaba bizim farz ve zann hakkında yeteri kadar bilgimiz bulunuyor mu ? Eğer bize dönük ve kendimize ilişkin sanı ve sayı hakkında yeteri kadar bilgi, düşünce ve görüşümüz bulunmuyorsa vucud ve adem konusunda veya varlık ve yokluk hakkında konuşmamız ne kadar yakışık alır ?


Bu da bizi bilgilerimizin evrimi hakkındaki düşüncemize ve değerlerimizin değişmezliğine dair anlayışımıza   inançlarımız kesinliğine dair kuşkumuza götürür.

O zaman

çok var ya da az yok..
yok sanma ya da var sayma..
Hiç yok ya da hep var..

Haklarında ve hakikatlarında ve hikmetlerinde

aramalarımız.. bulmalarımız.. olmalarımız hakkında KONUŞMAK ve bundan önce de DÜŞÜNMEK yerine ezbarlerimizi başkalarını ezberletmek için körü körüne düşünüp boşu boşuna savaşmak niçin ?

diye soruyorum!

osmanziya 13.07.2024

       

Var oluş ister kabul etsinler ister kabul etmesinler çok katmanlı ve çeşitli tabakalı ve türlü kategorilidir.. çokluk homojen değil heterojendir.. ancak biz bunları çeşitli BİRLİKLER içinde toplayabilir. Bu VAR OLUŞ çokluk ve çeşitlilikleri KESRET adı verilen bir müteaddid ve muhtelif unsurlardan tekevvün edilmiştir. Biz buna çoğalma yasası adını veriyoruz.. konuya girmeden hemen belirtmeliyim.. kesretin karşıtı sanıldığı gibi VAHDET değildir.. kesretin muhalifi KILLET yani azlıktır. Çokluk ve azlık dört NİCEL kavramda ve SAYISAL adda toplanır: Birlik ve çokluk ile çiftlik ve teklik. Bunlardan çiftlik çokluğun birimi birlik ve teklik yani vahidiyet ve ehadiyet.. yani vahdet ve vahdaniyet dini bir terimdir. YARATAN nicel ve nitel ve sayısal ve sözel ÖZELLİKLERİ olan bizim gibi.. kainat gibi.. insan gibi.. bir VAR OLUŞ ya da YOK oluş değildir. MUTLAK varlık ve SALT vucud.. bizim dilimizle.. terimimizle.. kavramımızla KONUŞMUŞTUR.. ve demiştir ki kitabın muhkem temel ve anasından kalanı müteşabihdir.. Yani herkesin kafasına göre düşeneceği ve asla birbirine tamamiyle ve kemaliyle benzemeyeceği ANLATIMLARI olacaktır. Bunları bahane ederek birbirizi tefrik etmeyin. Hatta bunların esasını RABBİNİZ ve ilimde rüsuh peyda edenler, derinleşenler bilir.. hatta bu müteşabihi örerken de dikkatli olun kalbiniz kayıverir.. dalalete düşürsiniz dikkatli olunuz.. diye uyarmıştır. Bu rayb ve zayb ile ayb ve layb konuları uzun bir bahistir atlıyorum.. asıl konu olan TABAKALANMA konusuna giriyorum.. cemadat ve hayat ve şuur ve iman gibi VUCUD tabakalarına mümasil olan bilginin de dört katmanından çoğu yerde çoğu zaman kaydettim. özellikle ayrıntılı olarak anlattım. Lakin MERAK olduğu için MERAM öksüz kaldı.. onun IŞK'ını çekecek bizim gibi gariblerden de fazla kalmadı.. düşünmeye cür'et edip konuşmaya cesaret edemeyen bir toplulukta ne teknoloji ne de ideoloji gelişir.. gelişmiş daha doğrusu GENİŞLEMİŞ olanları da insanı doğaya yabancılaştırır ve birbirinden uzaklaştırır.. biz de GELİŞTİRME işine girişenleri aramaktayız. Şimdi günlük bilgi ve dil.. bilimsel bilgi ve dil.. felsefi bilgi ve dil.. dini bilgi ve dil.. bu dört katmanın burada RESMİNİ çizdik.. ilk bakışta anlamanız ve eleştirmeniz kolay olmayabilir.. lakin burada anladığımız mini minnacık bir nükte bile.. biz düşündürmeye ve konuşturmaya başlatabilir.. yeter ki bu işe girişin.. girişmeye başlamaktan "önce" ne var bilmiyorum.. ancak "önem" ererek yaptığımız işe "DEĞER" verdiğimizde sihirli bir tesir.. bizi kendine ESİR edebilir.. lakin siz kendinizi TESLİM etmekte zorlanıyorsunuz. 14.07.2024




Bu resmi dikkat çekmek ve boşluğu doldurumak üzere koydum.. esas konuya geçersem: Bilgi bilen ve bilinen ilişkisinden ortaya çıkan bir NESNE'dir. Ayrı bir varlığı yoktur.. ancak insanlar bu var oluşu var kabul ederek çeşitli kuramlar ortaya koymuşlardır. Örneğin çağımızda DİJİTALİZM denen olay bilgi hesaplanabilir bir nesne haline getirerek onun kimse ve özne ile bağını keserek başlarına bela bir GÜÇ çıkarmışlar. Bilen ve bilinen ilişkisinin en BİLİNEN şekli DİL'dir.. dil ile ortaya çıkan DİN'dir. Bunlar ise bir ANA-KARA içinde bulunan yapılardır. Bu yapılan içinde ilk ortaya çıkan GÜNLÜK dil ve "BİLGİ"dir. Bilgi nasıl kurulur; bilenene ilişikin VERİ ve bilene ilişkin İLKE ile.. veri gözlem ilke yorum halinde bir araya gelerek bir araya geliyor yani GERÇEK ile DOĞRU bir evlilik yaparak BİLGİ denilen bir çocuğu doğruyor. Burada ne yaptık bir "benzetme".. tamlama ve benzetme dilin YALIN yapılardır.. bunlar tanım ve önerme haline kompleksleşerek DİL oluşuyor.. günlük dil.. ve dilin birimi TÜMCE halinde ortaya çıkıyor. Bir zaman iki kelimeyi bir araya getirip KELAM kurmaktan aciz insandım.. iki İSMİ bir araya getirerek CÜMLE kurmak.. KOLAY bir iş değildir..   bu şu demektir tümce ve söz.. sözcükler ve adlar ile ortaya çıkıyor. Günlük bilin tek bir ölçütü var.. bilinenlerden bilinmeyenlere giderken.. benzetmeye ileri götürerek karşılaştırma yapmak.. bu büyük ya da çok.. bu küçük ya da az.. bu orta ya da ara.. der. Ne sayı saymayı bilir ne de mantıksal sıralamayı.. HOTONTO'ların sayısı.. bir ve iki ve üç ve SONSUZ. Yani dörtlü bir MATEMATİKLER bulunuyor. Bunlarla BİLİM yapılmaz. Bilimsel dil, sesli dil altı bin yıl önce YAZILI dile dönüştükten sonra ortaya çıkma şansı oldu. Kurama göre yetmiş bin yıl önce BİLİŞİM devrimi yani konuşma ve düşünme ortaya çıktıktan sonra yani SESLİ dil ve din birlikteliği olan KÜLTÜR var olduktan sonra YAZILI dile geçme şansı başladı ve bu da verili bilgilerimize göre altı bin yıl önce olmuş ki bu yazının bulunduğu zamanla TARİHİ devirleri başlatırız.. bilimsel dili İSLAMIN ALTIN ÇAĞINDA müslümanlar başlattı sonra batılılara geçti.. onlarda son üç yüz yıl içinde kuram ve kuramlarıyla bilimsel dili kemale eriştirdiler. Günlük dilin düz yazısıyla ve MANTIĞI ile BİLİM yapılmaz.. ancak MATEMATİK dediğimiz bilim dili oluştuktan sonra bilim başladı.. ancak matematik ile genişlettiğimiz TEKNİĞİN kontrolünü yitirdik.. diğer zayıf yanınız.. çok yönlü konulara ve alanlara sahip felsefe ve din alanında ORTAK bir dili henüz oluşturamadık.. çünkü birbirimizin inancına ve ilmine ve kimliğine ve kişiliğine ve bireyselliğine SAYGIMIZ bulunmuyor. ÇÜNKÜ ideoloji haline getirdiğimiz DİNLER buna engel oluyor. Daha açık ve seçik söylersem.. dil BİLİM (fünün) haline geldi.. din HUKUK (fıkıh) haline geldi.. dil ve din.. fehm ve fıkh.. fünun ve fıkıh.. bilim ve hukuk.. bunların hepsi İLİM yani BİLGİ.. ancak bizim bu konuda köklü ve sağlam bir temelimiz olmadığından kuramlara göre verilen anlamlarda kurumlaşıp donduğundan.. KORKAK ezberciler çoğaldığından.. ÇEKİNGEN taklidcçiler arttığından ilim de bilim ve filim adamlarının keşfine ve keyfine kaldığından HALK öğrenmeye zimin ağrısını uğradığından bu kafa karışıklığı ve zihin bulanıklığı sürüyor. Açık söylüyorum.. ya arkadaş sen bir şeyler söylüyorsun.. rast gele konuşmuyorsun.. kitap gibi konuşuyorsun bana şu konuştuğunun aslını ve faslını bir söylermisin diye MERAK edip işin içine girmiyor.. profesörsen gel bana cehaletimi göster.. cahilsen bana yanlışmı söyle senin bilgisizliğini gidereyim.. hem herkes birbirinin cahilidir.. benim iyi bildiğimi sen bilmezsin.. senin iyi bildiğini ben bilmem.. bilgiler konuşarak ve düşünerek ve eleştirerek ve tartışılarak değişitirilir ve düzeltilir.. genişletilir ve geliştirilir.. ancak bizim BİLGİ'ye saygımız yok.. bilim adamını ve bilge kişiye şu olmaz olası saygımız çok.. yani malı ve güzelliği olan nasıl sevgili oluyorsa.. bilgisi çok olanda öyle SEVGİLİ oluyor.. belki bu doğal ve normal.. ancak bu BİLGİNİN yolunu kapattığından faydadan çok zarar veriyor. Sonuçta birinci katman günlük dil.. ikinci katman bilimsel dil.. üçüncü katman ise FELSEFİ dil.. işte bu dili FELSEFECİLERİN elinden aldığımızda sıra dördüncü katman dini dili de hahamların.. papazların ve hocaların TEKELİNDEN kurtaracağız. lakin buna cesaret eden benim gibi cahilllerin artması lazım ki ardından alimleri çıksın. Saygılarımla. Osmanziya 14.07.2024




En dıştaki AÇIK SARI tabaka günlük dil.. onun altındaki KOYU SARI tabaka ise bilimsel dil.. onun altındaki KIRMIZI tabaka felsefi dil.. onun altındaki SİYAH tabaka ise dini dil..



Cevaplar:
Mesajı Yazan: osmanziya
Mesaj Tarihi: 13-Temmuz-2024 Saat 06:49
İnanç mı daha değerli yoksa kuşku mu ?
Bilimde kuşku.. dinde inanç.. derim ben.
Eğer bilimde inanç dinde de kuşku esas olsa idi ortada ne BİLGİ kalırdı ne de İNANÇ..

Bu şuna benziyor.. geçmiş belirlilik yani KADER gelecekte belirsizlik yani yani İRADE esastır.. eğer tersi olsaydı hayat çöker giderdi...

bilgi
değer
inanç
BEN
kuşku
belirlilik
belirsizlik

Bunlar bizim işimize yarıyor mu ? Yarıyor.
Gereksinimimizi gideriyor mu ? Gideriyor.
Öyle ise bunların KESİNLİĞİNİ neden arıyoruz ?
ESENLİĞİMİZ için olabilir mi ?

Peki SEN kendini tanıyor musun ?
Benim hakkımda TANIKLIK yapabilir misin ?

Osmanziya 13.07.2024


Mesajı Yazan: osmanziya
Mesaj Tarihi: 13-Temmuz-2024 Saat 06:57
Savaş ve Barış
dünyasında
Sınav ve Yarış
bulunuyor.

Soğuk ve Sıcak dünyasında ILIK
Karanlık ve Aydınlık dünyası IŞIK

Öyle ise
Doğru ve Gerçek arasında..
İyi ve Kötü arasında
ne bulunuyor ?

osmanziya 13.07.2024 üçyol izmir


Mesajı Yazan: osmanziya
Mesaj Tarihi: 13-Temmuz-2024 Saat 12:37

ÖZNE nedir ?

Mevzu mu ?
Mübteda mı ?

Bunu hepimiz biliriz..

fakat

öz ne ?

Öz kim ?

diye sorduğumuzda

Çok az kimse bunu yanıt verecektir ve işin gerçeğini ve doğrusu kendim dahil çok az kimse bilecektir. Biz işin gerçeğini ve doğrusunu bu tablo ile anlamaya çalıştık.



Özne AT.. özkim BELEV..

Ezoterik KİMSE olarak göNül..

Egzoterik NESNE olarak göRül..




Mesajı Yazan: osmanziya
Mesaj Tarihi: 13-Temmuz-2024 Saat 16:45
SEMAVAT

RASAT merkezinden görülen rasat çevresine SEMA denilir.. bunların birbiri içinde olanlarına SEMAVAT adı verilir.




Size kolaylıklar dilerim.. Teşekkür ederim iyiyim.. bana gelince; yirmi yıldır belki daha fazla yaptığım işi yapıyorum; YBA muhatab arıyorum.


Bu gün içinse SEMAVATIMDA maddeyi inorganik (nar-zerre) ve organik (hücre-syr) olarak ayırdım.. mânâyı analog (nur-ene) ve dijital (srr-zümre) olarak bölümledim :) ilkine DONANIM ikincisine YAZILIM diyebilirsiniz.. şimdi AI çıktı HUM [A] N [İ] TE bozuldu..

13.07.2024 16:45

osmanziya




Mesajı Yazan: osmanziya
Mesaj Tarihi: 13-Temmuz-2024 Saat 20:37
Bazılarında Tanrı söz konusu olanca insanı sıfırlama.. bazılarında ise insan söz konusu olunca Tanrı'yı sıfırlama.. eğilimi bulunuyor. İkisini bir arada alana birisi TANRI'ya   şirk diğeri gericilik muamelesi yapıyor. Oysa ayet gökten su indirdim onunla yerden bitkiler çıkardım.. der. Şimdi Allah azze ve celle MÜŞRİK mi oluyor. Peygamberini adını anın yüz salavatı peşinde sıralayıp babanın adı gibi ALLAH deyip geçmenin bir mantığı bulunuyor mu.. Tanrı deyince islamdan çıkmış mumelesi yapıp kıldığı namazda Arapça ve meal bilmediği için zammı surenin kendini hangi bilgiyi vermek istediğini ya da hangi buyruğu yaptırmak istediğinden haberi olmayanın Allah isminin kitabın indiği müşrik toplumda müşriklerce de kullanıldığından da haberi olmuyor. İnsanlar havada giden uçak yapıyor ama o uçaklar KUŞ GİBİ KANAT çırpmıyor.. insanın havadaki aerodinamik yasaları öğrenip ona göre tonlarca yükü.. binlerce deneme ve yanılmalarla yaptığını yani ter akıttığını görmüyor. Bahsettiğiniz BİONİK adı verilen bir ilimdir.. yani kültürün ve insanlığın ve uygarlığın ortaya koyduğunu sıfırlamak ancak müslümanların cehaletini ve kültürünün hangi düzeyde olduğundan bihabersizliği.. cennette dinleriyle kendilerine yer parselleyen yahudilerin.. hristiyanların.. müslümanların.. eğitime ve yönetimi katkısızlığı.. üretime ve tüketimi hazırsızlığı.. dünya da beleşçe yaşamalarını bir ELEŞTİRMEK istedim.. Araf suresinin 32 ve 33 ncü ayetlerini okuyun.. Üstadın bir kısımını vird haline getirdiği getirdiği ısra suresinin 44 ncü ayetini okuyun. Halimen Gafure diyor bitiyor ayet. Kainatın nasıl tesbih ettiğinden haberiniz yok lakin Yaratan yine bağışlıyor yumuşaklıkla diyor ayet.. İnsanlar çalışmışlar İZAFİYET kuramlarını bulmuşlar.. KUANTUM kuramlarını bulmuşlar.. uzaya ve atoma ilişkin bir BİRLİK ve TEKLİK tecellilerini bir araya getirmek için harıl harıl SİCİM kuramıyla çalışıyorlar.. islamların bundan haberleri yok.. sonuçta lafı uzatmayayım. İNSAN olmadan islam olunmaz. İSLAM olmadan da insan kurtulmaz. Yada bilim olmadan din olmaz.. din olmadan da kurtuluş bulunmaz. Sonuçta halife-i arz olan İNSAN iktisad ve adaletle bilim haline gelen DİLİ.. hukuk haline gelen DİNİ.. hikmet ve ahlaka çevirdiğinde.. https://www.yontembilim.com/forum/forum_posts.asp?TID=2387 İNŞALLAH bu karşılıklı anlaşmazlar azalacak. Saygılarımla. osmanziya


Mesajı Yazan: osmanziya
Mesaj Tarihi: 14-Temmuz-2024 Saat 02:02


Aynaya baktığınızda gördüğünüz SOMUT yüzünüzün altında bu SOYUT yüzünüz bulunuyor..

Bu yüzü geliştirerek dünyada TESİR yapıyoruz.. sebebler ve neticeler dünyasında kaynaklarımızı hedeflerimize göre yönlendirerek SORUNluluğumuzu GEÇİM ile gideriyor.. SORUMlulğumuzu SEÇİM ile götürüyoruz.. para ve oy ile kurduğumuz bu dünyada.. bir KONUM elde ediyoruz ve bu da bize bize YÜKÜMLÜLÜK ve YETKİ veriyor...

Dünyada ne olmak istiyorsun..
iyi bir baba ve güzel bir ana..
olmak istiyorsan güçlü bir KOCA ve dayanıklı bir KARI olmalısın.. bunu GERÇEKLEŞTİRMEK ise her erkeğe ve kadına nasip olmaz.

Bunları sağladıktan sonra iyi bir patron ya da amir ya da hoca ya da başka bir etkili ve yetkili bir MAKAM kazanmak istiyorsan daha bir fırın ekmek yemelisin.

Sonuçta bu AYNA.. yansıtan bir yüzey ve aksetiren bir şuur haline gelinceye kadar tekamül edecek ve senin bundan haberin bile olmayacaktır..

Şimdi haberin oldu.. bak kendine.. ne diyeceksin.. anlamadığın sözcükler var değil mi ?

Evet.. kullandığın ilaçın PROSPEKTÜS'ünde de anlamadığın sözcükler bulunuyor..

öyle ise kelimeleri öğrenmeden kelam bilinmez.. kelam bilinmeden de dil elde edilmez.. onun için bilim sınavından önce dil sınavı yapıyorlar.

Biz de TÜRKÇE'den başka dili iyi bilmediğimimizden İLİM sahibi olamadık.. her şeye el attık.. hiç bir şey bulmadık.. demeyeceğim.. fakat birazcık bildiğimiz.. arapça.. birazcık bildiğimiz ingilizce.. birazcık bildiğimiz matematik.. yaptığımız HUKUK TAHSİLİNDEN sonra DİL'in içine gömülerek BİLGİ'nin eciğini FİLİZLENDİRDİK ve ciciğine ÇİCEKLENMDİRDİK.. ve böylece üzerinde KIRK YIL durmadan dolayı bağışlanan YBA elde ettik..

Saygılarımla.. sağlıcakla kalınız. osmanziya 14.07.2024 02:14



Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat

Bulletin Board Software by Web Wiz Forums version 8.03 - http://www.webwizforums.com
Copyright ©2001-2006 Web Wiz Guide - http://www.webwizguide.info