insaniyet biteli 400 gun olmus..
Nereden Yazdırıldığı: YöntemBilim Forumu
Kategori: Genel
Forum Adı: Dünya
Forum Tanımlaması: Genel Paylaşımlarınız
URL: http://www.yontembilim.com/forum/forum_posts.asp?TID=2541
Tarih: 23-Aralık-2024 Saat 01:04 Program Versiyonu: Web Wiz Forums 8.03 - http://www.webwizforums.com
Konu: insaniyet biteli 400 gun olmus..
Mesajı Yazan: osmanziya
Konu: insaniyet biteli 400 gun olmus..
Mesaj Tarihi: 13-Kasım-2024 Saat 07:20
Israil katliami 400 gunu bulmuş..
Islamiyet biteli 300 yıl olmuş..
Insaniyet biteli de 400 gun olmuş...
Islamiyeti geri dönulebilinir mi ?
Insaniyete geri dönulebilinirse..
elbette dönülebilir.
Çünkü
İnsan olmazsa islam olmaz.
İslam bulunmazsa insan kurtulmaz.
Dunyayi 200 ulusal devlet ile 200 uluslar arasi şirket idare ediyor
Bu gune kadar bilgi toplumu ve hukuk devleti ULKULERINDEN bahsettik...
Bilgi KURESI ve hukuk DUNYASI ulkulerinden bahsetmedik..
peki neden soz ettik ?
Kuresel efendilerden..
Buyuk Osmanlidan..
Buyuk Yunanistantan
Buyuk israilden
Buyuk Rusyadan
Büyük Yunanistandan
Buyuk Almanyadan
Buyuk Fransadan
Başka Bir Büyükten..
BBB
Neden ?
Bizden başka buyuk yok ki!
Devleti ebed muddet olan bu kutsal ulkuleri gercekleştirmek için elimizde muslumanlik ya da hristiyanlik ya da Yahudilik gibi dinler bulunuyorken ve Tanri bizimle iken neden bu ideallerimizi gerçeklestirmiyelim ki ?
Dunyanin 500 milyon oldugu 1860 Vastfelya anlaşmasiyla butun din ve mezhebleri biraktigimiz halde halki PARTI ETRAFINDA toplamak için yine dinleri ve mezhebleri PARA-TONER ve PARA-VANA etmeyi birakamadik. Her şeyi birakiriz PARAYI birakamayiz zira.
Şimdi 16 kat buyuk 8 milyarlik dunyaya artik ekonomiye yuk ve politikaya ağir geliyor. Öyle ise bize düşen bu nufusu salgınlar ve savaşlarla azaltmak.. bu arada da para kazanmak.. diyor KÜRESEL EFENDİLER ve bunların BÜYÜKLÜK yemiyle kullandıkları balıkları ve alıkları.. onlar böyle diyor, peki sen, ben, biz tek tek ne diyoruz ?
İşte önemli olan bizim kendimizin demesi ve değerli olan da sözümüzün taşıdığı bilgi ve değerin sağlam ve sağlıklı olmasına duyarlılık göstermektir.
Osmanziya yontembilim.com
13.11.2024 Niğde 07:19
|
Cevaplar:
Mesajı Yazan: osmanziya
Mesaj Tarihi: 13-Kasım-2024 Saat 08:07
KEŞKELERDEN KAÇINMANIN SIRRI: EŞ, İŞ, ARKADAŞ VE KOMŞU SEÇİMİ
Hayatta “keşke” dememek için dört temel seçime dikkat etmek gerekiyor: eş, iş, arkadaş ve komşu. Bu seçimler hayatımızın temel taşlarını oluşturuyor ve mutluluğumuzda doğrudan etkili oluyor. Doğru bir eş seçimi, aynı hayalleri paylaşabileceğiniz bir yoldaş bulmak demek. İşinizi sevdiğinizde, işe gitmek bir külfet değil, bir tutku haline gelir. Yanınızda güvenilir dostlar varsa, en zor anlarda bile güç bulursunuz. İyi bir komşu ise sadece kapı komşuluğu değil, bir yaşam desteğidir.
Bu dört seçimi doğru yapmak, “keşke”leri azaltıp “iyi ki”leri artırmanın anahtarıdır. Keşkesiz bir hayat, doğru seçimlerle inşa edilir.
Hayat, doğru seçtiklerin kadar huzur verir; keşkelerden kaçınmak için, kalbine ve aklına danışarak seç.
Selim Ateş 11/11/2024 Didim
dedim
ki:
İş.. eş.. yoldaş.. komşu.. bunlar biraz seçimde fazla bir var oluş olduğunu düşünüyorum.. Değerli Yazerim. Hatta Üekskull Çevre kuramcısı fonksiyon çemberi dediği her canlı için dört beş sabiteden bahseder.. ev (ortam).. eş.. aş.. av (düşman).. olarak sayar. Bizde gıda.. hayat.. şuur.. gaye olarak dörtleriz bu var oluşu.. bu yazgı (kader) konuları yargı (kaza) konuları hale geldiğinde sizin dediğiniz seçimler ortaya çıkar. Bu gün bunları genetik ve çevre denkleminde EVRİM olarak niteliyorlar. Aslında bu var oluş dahi sahib oluş ve aid oluş denkleminde cereyan ediyor. KÖLELERİNE BAĞIMLI Krallık ve KRALINA BAĞLI kölelik düzeninde.. bu işler bilim ve hukukun iktisadı ve adaleti çerçevesinde yapılan bu işleri yani ticaret ve siyaseti iktisad ve adaletle yapmak için iki KURUM ihdas ettik.. ŞİRKET ve PARTİ.. ancak bunların ortaya çıkardığı TEKNOLOJİ insanı giderek doğaya yabancılaştırır hale geldiği gibi İDEOLOJİ ise insanı insandan giderek uzaklaştırıyor. İnsanın çevresi ve toplumuyla bağıntısı ve bağlantısı giderek kopuyor ve insan YALNIZ kalıyor.. diye düşünüyorum. Bu kopuştan kurtulabilmenin yegani çaresi ; cemaatinden.. şirketinde.. partininde.. toplumunda.. ulusunda hasılı zümrelerin zümresi AİLE'yi güçlendirmek. Osmanziya 13.11.2024 Niğde 07:04
|
Mesajı Yazan: osmanziya
Mesaj Tarihi: 13-Kasım-2024 Saat 08:12
Özel sorun ile genel sorun.. bireysel konu ile toplumsal konu.. tikel soru ile tümel soru.. birbirinden faklıdır.. hatta birbirini dışlar.. bu ikisi arasında alanlarda ise insanların mal ve hizmet sunumları.. fazilet ve kemalet serimleri.. sevgi ve saygı ilişkileri.. bulunur. İlgi ve yetenek ve beceri ve başarı konusunda birbirini ne kadar sağlam ve sağlıklı tamamlıyorlarsa bulundukları toplum da o kadar da rahat ve keyifli yaşarlar.. diye düşünüyorum. osmanziya
|
Mesajı Yazan: osmanziya
Mesaj Tarihi: 13-Kasım-2024 Saat 08:41
Mesajı Yazan: osmanziya
Mesaj Tarihi: 14-Kasım-2024 Saat 00:27
GIYBET: Mustafa İslamoğlu'na...
Bir zamanlar Yahudileşme Temayülü, Üç Muhammed, Yürek Devleti, Yürek Fethi, Hayatın Yeniden İnşası İçin, İman Risalesi gibi eserlerini büyük bir iştiyakla okumuş ve ne saklamalı, epey istifade etmiştim. Hatta Yürek Fethi’ndeki bir pasajı ikindi namazından önce okumuş ve onun te’siriyle kıldığım o namazın huşusunu hala içimde taşıyorum. Yine bir zamanlar her sabah kahvaltıda Hilal Tv’deki tefsir sohbetlerini izleyemeyi itiyat haline getirmiştim.
Bir yazarı sevmek okuduğumuz kitaplarının ve dinlediğimiz sohbetlerinin damağımızda bıraktığı tada bağlı olduğundan mezkûr kitaplarınızı zevkle okuduktan ve sohbetlerinizi muhabbetle dinledikten sonra Allah rızası için kalpten sevmiştim sizi. Ve o dönemlerde rikkatli bir hissiyat taşıyan her muhafazakar genç sizi sevmişti zaten. Ali Kırca’nın sunduğu “Siyaset Meydanı” programında yaptığınız konuşmadan dolayı sizi arkadaşlarla ayakta alkışlamış ve bazı arkadaşlar gözyaşlarına hakim olamamıştı. Ama hiçbir sevgi ebedi değildir çünkü sevgiye konu olan kişi o sevgiyi haketmiyordur artık.
Tezat düşünen zekaların kaderi, bu doğru. Ama bunu bir meslek haline getirmek doğru mu? Bir zamanlar merhum Bediüzzaman’ı yere göğe sığdıramayacaksın, sonra ona “müşrik” diyecek kadar ileri gideceksin. Bir zamanlar FETÖ elebaşı için "hepimiz F.G’nin ayakkabısı etmeyiz" diyeceksin, sonra onu yeryüzünün en cani kişisi ilan edeceksin. Bir zamanlar İmam-Hatipler için medhiye dizeceksin, sonra İmam-Hatipler “İşidçi” yetiştiriyor diyeceksin. Bir zamanlar sakal gibi adet olan bir sünnet-i seniyyeyi bile kıymetli göreceksin, sonra misvak, sakal, yetimlik gibi halleri küçümseyecek ve “Hadi babanı öldür yetim kal!” diyeceksin.
Bir zamanlar hadis külliyatlarımız için övgüler dizip kitaplarını onlarla süsleyeceksin, sonra “hadis usulu diye bir şey yoktur, hepsi uydurmadır” diyeceksin. Bir zamanlar Kur'an’daki mucizeler için “Allah koyduğu yasanın mahkumu değil, hakimidir” diyerek onları inkar eden modernistlere karşı çıkacaksın, sonra Hz. İsa’nın beşikte konuşma mucizesi için “beşikte konuşma düşünülümez, çünkü bu Allah’ın yasasına aykırıdır” diyeceksin.
Bir zamanlar "Hz. Adem’in yaratılışını merak edenler, Hz. İsa’nın babasız dünyaya gelişine baksın" diyeceksin, sonra Hz. Adem’in de bir babası vardır diyeceksin. Ve bütün bu tezatları kavl-i leyyin ile zât-ı âlilerinize ihtar eden müslüman kardeşlerini “uydurulmuş dinin maymunlaşmış mensupları” olarak tesmiye edeceksin…
Günlerdir Hz. Hatice validemiz hakkında sarfettiğiniz nahoş bir tabirden dolayı ortalık Mustafa Öztürk’ün tabiriyle 'çıfıt çarşısı’na dönmüş bir vaziyette. Biliyoruz, konuşmanızın içeriğinde hakaret kastı yoktu ve konuşmanız Hz. Peygamber’e (asm) atılan şehvet iftiralarına bir cevaptan ibaretti. Ama herşeye rağmen Hz. Hatice validemiz için kullandığınız tabir -sebebi ne olursa olsun- hoş değildi. Onun için çıkıp bir cümle ile “Evet merhume validemiz için kullandığım ifade şık değildi, keşke kullanmasaydım!” deseydiniz, büyük bir alicenaplık olur ve bu manasız tartışmalar da biterdi. Bunu yapmak çok mu zordu? Bilemiyoruz ama yapmadınız işte.
Çendan, bugüne kadar yanlışını kabul edip özür dileyen muhafazakar bir kalem erbabı görmedim. Çoğunun görünürde tevazu kanatları yerlerde ama gerçekte takdis makamında kibirden yamaçlarından geçilmiyor. Yanılmayan, yanlış yapmayan, takdis edilmeye layık olan sadece Allah’tır oysa. Bu lanet olası tâlihi kırıp bir ilke imza atabilirsiniz. İnanın, bunu yapmak ciltler dolusu tefsir yazmaktan daha erdemli bir hareket olur.
(Şahin DOĞAN, Ağustos/2019): Meşhur kişilerin gıybeti olmaz.. çünkü herkes gibi onların beşer olarak şaştıkları taraflara herkese ibret olur. Ancak anladım ki inananlar düşünmez.. düşünenlerde inanmaz.. inanan adamı yararı kendinedir.. fakat namuslu yaşayarak toplumda fitne çıkarmaz. Düşünen adamın topluma yararı olur keşif ve icadleriyle lakin ahirette onu cehennemden kurtarmaz. Yani düşüncenin kendine yararı olmaz. Demek ki orta yol hem inanmak hem düşünmekdir. Bu da hiç ölmeyecekmiş gibi dünyaya yarın ölecekmiş gibi ahirete çalışmakla olur. Bu da eşyaya manayı ismiyle ve manayı harfiyle bakabilmekle olasıdır. Bu da kainatın aynanın hüsna nuru ve insanan esma sırrı olduğunu anlamakla olur. Bu narın zerre ve nurun ene olduğunu anlamakla olur. Bu da seyrin ancak ve ancak hücrede olduğunu açıklamakla olur. Sonuç seyrin sırrı bir tecelli zümrenin sırrı bir cilvedir. Sururunuz açık.. keyfiniz seçik.. mevtiniz zevk olsun. Saygılarımla Osmanziya yontembilim.com
|
|