SIFAT NE DIR YA DA KIM DIR ?
SIFAT dizini içindeki dosyalar
uploads/20170416_022423_SIFAT.rar - 20170416_022423_SIFAT.rar
ad.. adıl.. sıfat.. zarf.. edat.. bağlaç.. eylem.. ünlem...
Ben böyle yazdım TDK sözlüğünde ise kelime türleri deyince şunlar yazıyordu;
isim, sıfat, zamir, zarf, edat, bağlaç, ünlem, fiil
isim, dil bilgisi Yapı, kavram, görev bakımından aralarındaki benzerliğe göre ayrılmış bulunan kelime türlerinden her biri, sözcük türü: Türkçede sekiz kelime türü vardır
diyerek..
Demek ki kişisel bilgim resmi bilgiye uyuyor. Sadece ad ve fiil'i türkçeleştirerek ad ve eylem demişim ve zamire de adıl adını vermişim.. aslında "zarf" ve "edat" sözcüklerini de türkçeleştirilmiş halleri vardır.. zarf için "Belirteç" sözcüğünü kullanılır.. "edat" için de bayağı zor olacaktır türkçe karşılık bulmak.. PROPOSİTON'lar en zor pozisyonlardır ;) dilen en zor öğrenilen ek sesleridir.. harfleridir.. ar'lardır.
Şimdi burada benim üzerinde durmak istediğim bir türlü TÜRKÇE karşılık bulamadığım sözcük türü..
Sıfat; özellik ve hususiyet değil.
sıfat; vasıf ve özellik değil.
Özgün ve özgü olan "nesne"lik ve "kimse"likte sıfat olmaz.
Sıfat şu olabilir; bir özellik ve hususiyet benim özelliğim olduğu gibi seninde özelliğin ise.. şansa başk bir başkasının da özelliği ise bu özelliğe bir ad verilir ve bu ad dahi "isim" olmaz.. sıfat olur.
Diyelim.. ben biliyorum.. sen de biliyorsun.. bir üçüncü kişi de biliyorsa.. işte bu "bilmek" sonunda MEK ekinin de işaret edip göstergelediği gibi bir "sıfat"tır. yani ortak bir özelliktir.
Sıfat deyince tekil sıfât deyince çoğul olur.
Bizim de isimlerimiz ve sıfatlarımız vardır.
Yaratan'ın da isimleri ve sıfatları vardır.
DİL'de, isimler malum kabaca özel isimler ve genel isimler olarak ikiye ayrılır.. sıfatlarda niteleme ve belirtme sıfatları diye iki ayrılır..
Peki DİN'de bu iş nasıl oluyor;
AKIL DEFTERİM var.. orada yazmıştım.. şimdi yanımda değil.. oradan bakıp yazamıyorum. Dildesi isimlerden başkadır dindeki isimler. İnsan esmadır, kainat ise hüsna. ESMA-İ HÜSNA'yı tasnif edersek; sıfat-ı rububiye.. (besmelede) sıfat-ı zatiye.. (ihlas süresinde) sıfat-ı hayatıye yada subutiye (ayetelkürside) ve sıfat-ı vucubiye (14 tane ) diye dörde ayırmışlar. (Ayrıca 100 ismi sayan hadis ve 1001 esma sayan Cevşen vardır)
Bizi burada ilgilendiren SIFAT-I HAYATİYE.
Bu sıfatlar SEKİZ tanedir ;
dirilik (hayat) bilmek.. (ilim) görmek.. (basir) işitmek.. (sem’i) dilemek.. (irade) güçlülük (kudret) konuşmak.. (kelam) yaratmak.. (tekvin)
Bunlar biz insanlar için öngörülen sıfatları tanrı has olarak MUTLAK olanları.. bunlar tanrı için mecazen kullanılır.. bizim için hakiki.. tanrı için mecazidir.. yaratın görür lakin bizim gibi görmemiz gibi değil.. bizim gibi biolojik baş gözüyle görmesi düşünülememez. Birde bunun terine bazen tanrı için hakiki bizim için mecazi olan sıfatlarda vardır.. mesela rububiyet asli manada tanrıya ait.. bizim mevhum rububiyetimiz var.mesela malikiyet tanrı için hakikidir.. bizim malikiyetimiz ise mecazidir..
Biz buradan üç sıfatı alıyoruz, ilim, irade ve kudret sıfatlarını ve buna dördüncü olarak beslemedeki rahmet sıfatını da ekliyerek DÖRTLÜ bir takım yapıyoruz.
İlim, irade, kudret ve rahmet.
Geçmişte insanlar nasıl din ve din kuramları yapmışlarsa gelecekte de yapacaklardır.. çünkü evren, insan, dil (bilim) ve din (kitap) hakkında bilgilerimiz ve verilerimiz ve düşüncelerimiz gelişiyor. Bende kendime ve kedime göre bir kuram yaptım.. Bu yazının dizini içinde yöntembilimsel analizle açıklıyorum.. Ancak bu tabloları temamiyle ve kemaliyle anlamanız için YBA öğrenmeniz gerekiyor.
İnsan kendi cüz’i ilim, irade, kudret ve rahmetini bildikten sonra Yaratan ve Tapılan yegane Tanrı olan Allah’ın külli ve mutlak olan isim ve sıfatlarını bilir, tanır, sever ve sayar. Bunun için ta 2500 yıl önce Protogoras insan her şeyin ölçüsüdür, diyerek örnekler.. dinde rabbini bilen kendini bilir.. kendini bilen rabbini bilir diye öğütler.
Bilgi, sevgi ve sağlıcakla kalın.
Osmanziya
|