| 
 KAVAL
 
 KAVAL  dizini içindeki dosyalar
 
 
 uploads/20180813_173853_KAVAL.rar - 20180813_173853_KAVAL.rar
 
 
 
 
 Görsel ve işitsel duyulabilir duyanın kapısı olan DUYARLIĞIMIZ (hassasiyetimiz) beş deliklidir.
 Deri.. ağız.. burun.. kulak ve göz. Hepsini derinin (epiderm) in özelleşmiş bir şeklidir. Cild dediğimiz derimiz bedenimizin kabuğudur, kışrıdır, shell’idir.  Bunun içinde hayal (ruh, gost) var. Beden ile ruh arasında da BEYİN..
 
 Duyarlığımızın başlangıcı olan deri “sıcak ve soğuk ile sert ve yumuşak” dört UYARAN alır.. eskilerin anasırı erba dedikleri “hava ve su ile toprak ve ateş” dört unsur, DERİ(cild) dediğimiz LAMİSE  kapısı da dahil olmak üzere  bu, zaika, şamia, basıra ve samia’ya  beş kapıya açıktır.
 
 Cild (deri, epiderm) kuru, nemli, soğuk ve sıcak, dedikleri “tabiat”ı alır. Tüm uzviyeti su boğar, toprak ezer ve ateş yakar.. hava ise hortum ile onu savurur. Yani insan bunlara besin ve barınak olarak bağımlı olduğu ve onlardan yararlanarak ayakta kaldığı kadar onun afetlerinin etkisindedir. Bu belaların  başında ATEŞ gelir. Fakat o bunlardan çoğu zaman nisyan halinde olup farkında değildir.
 
 ISI.. çok soğuk ve çok sıcak olmayan ILIK ortam ile yaşayabilmemizin biricik koşuludur. IŞIN’de da mavi berisi ve kızıl ötesi arasında IŞIK ile bizim gözümüzün duyum eşiğinin aralığında bize aydınlık verir. UYARAN’lar bize YAKAZA (uyanık, uygulama) halinde iken  hassasiyetimize ve duyarlığımıza UYARI verirken hangi DUYURU’yu  yaparlar ? NEZİR !
 
 Nedir Nezir ? Nez’ gibi bir beladır. Bu zel, bu ze den aşağı kalmaz.
 
 Derinin okuması ona dokunulması ile olur..
 Hazır hassasiyetin hazı cilde TEMAS edilmesi ile gerçekleşir.
 Okumak şekillerinden birisi de  dokumaktır.. dokunmaktır.
 Dokularımıza dokunmaktır.
 Mensucat ve dokunulmuşların en canlısı ve dirisi  DERİ’dir.
 Bu o kadar çok tatlıdır ki burnumuzu karıştırmadan  duramayız, eğer kaşınırsa.
 En temel refleks budur. Okşamak ve temas ve masaj yapmaktır..
 Bunlar temas, mübaşeret ile  DOKUNMAKTIR.
 Ateş deriye dokunursa YAKAR.. yakılan deri ACIR.. acıyan deri AZAB aracı olur.
 
 Bir arkadaşım demişti.. en tatlı iş; et yemek bir de eti ete değdirmektir.
 Bu öyle pis bir lezzettir ki sokulabilecek tüm et (cild) deliklere et (cild) tıkar.
 Çağımız buna gidiyor.. çoğalma yasasını delerek ateşe delik açıyor.
 Bu bir delilik.. fakat LBGT sekeri ve mekerinin şekeri
 ateşin ve gayyın ağzını sonuna kadar açıyor.
 Bu çok kötü bir şekilde ateşe tekerlenmek ve yuvarlanmaktır.
 Allah korusun.
 
 Bedenimizin dokuz deliğine dokuz  ateş şişi.. sokulsa şiş kebabı oluruz.
 Isı.. işi.. ışı.. isi..  sis.. süs.. ses.. sus.. ben havaya SIS diyorum.
 Havanın oksijeni ile suyun hidrojeni bir araya gelse ATEŞ olur.
 Yer yüzü POTANSİYEL ateştir..
 Yerin merkezi zaten MAĞMA denilen ateş.
 Uzay zaten -270 derecelik soğuk ortam.
 Güneşin dış yüzeyi 5 bin içerisi 5 milyon derecelik ateş.
 Öyle ki testislerdeki spermleri 37 derecelik ateş yaktığı için, 36 derece yani bir derecelik fark için dışarıda duruyorlar. En çok temas etmeye hazırlanmış yeri 1 derecelik ısı işlevsiz bırakabiliyor.
 Sperm ovaryuma temas etmek için programlanmış.
 Bu üreme hücreleri diğer hücreler gibi aslında E-ner-Ji (ateş) paketleri.
 Ancak biz bunların zevkiyle ateşin  KEVN’in “nezir” inden ve  uyarısından
 Ateş (enerji) paketleri olan  ve sahiplendiğimiz  zerrelerden ve hücrelerden  haberdar görünmüyoruz.
 
 Dış beş kapı olan lamise, şamia, zaika, samia ve basıra ile.. bu birbiri içinde beş alıcımızla mübaşeret ve TEMAS ile mücaveret TEMAŞA.. bunlar narın SEYR’inden ibarettir.
 
 Biz çevremizdeki aş, eş, ev.. ısı.. ışık..  gibi bağımlı olduğumuz nesnelerin  bedenimize temas ettikleri nokta sadece beş dış duyu değilmiş.. Ahmet Maranki’nın SHIATSU  denilen noktalarla Mucizevi Tedaviler kitabının arka kapağında bedenin cildinin altında  365 yaşam noktası bulunduğu söyleniyor.
 
 Yani bu temas noktaları SİNİR noktaları demektir.. sinir ağları cildimizi beyin aracılığı ile dışarısı ile TEMAS ve TEMAŞA seyri ile iletişime ve etkileşime açık hale getirmektedir.
 
 
 TEMAS; mübaşeret ile deri, ağız ve burun ile üç YAKIN iletişim ve etkileşim kapılarıdır.
 TEMAŞA; mücaveret ile  göz ve kulak ile iki UZAK iletişim ve etkileşim kapılarıdır.
 
 SEYR, temas ve temaşa ile yakın çevremizle irtibat kurmaktır.
 
 NEZİR, bunların olumsuz etkileşimidir.
 Bu HOR bir istimal ve  kullanımdır.
 Bu kevnin işareti ve ihbarıdır.
 
 BEŞİR, bunlarla olumlu iletişim yapılmasıdır.
 Bu HOŞ bir tasarruf ve kullanımdır.
 Bu insin delaleti ve ihtarıdır.
 
 Hoş ve hor durumlar.. insanın koştuğu cennet  ve kaçtığı cehennemdir.
 Fakat bu yerler unutulmak ve göz ardı edilmek istenilmektedir.
 
 Şimdi bu Shell ve kabuk.. ve biz bunun olumlu alışverişine öylesine bağımlıyız ki acısıyla ve tatlısıyla bu kışr ve kabuk  olmadan yaşayamayız..  fakat  bundan  gaflet ve nisyan halinde ya da ülfet ve ünsiyet durumunda  hiç korkmuyoruz.. çünkü insan vücudu kadr edemez.. ancak o vücudun  ademinde , yoksunluğunda ve yoksunluğunda o nesnenin ve işin kıymetini ve değerini bilir.
 
 İşte  bu kabuk içerideki hayalin bundan habersiz görünmesi.. korkmaması.. CEHENNEM UYARISI’nın etki etmemesi.. sanki beyinin acıyı hissetmemesine çok benziyor. Acıları alan beyin kendi acısından haberdar olmaması gibi korkuları alan ruhunda kendi korkusundan haberdar olmaması ortaya çıkıyor.
 
 Acı içinde olan kendini hep acı içinde kalacak sanır.
 Tat içinde bulunan kendini hep tat içinde kalacak sanır.
 Yok Sanılar ve Var Sayılar kabuğun tattığı  değil hayalin tuttuğudur.
 
 
 Kabuk tadılan acıyı çeker, hayal tutulan korku çeker.
 Bunlar  beden ve  beyin kabuğu.. ben ve ruh hayali.. ancak bir araçtır.
 
 Bu acı ve korku  koşullarının ve kurallarının birlikteliğinin kararlarını ve seçimlerini belirleyen dil oyununu , din oyunu  ve dünya öyküsünü.. yasaları ve yasakları..  bu ödül ve odun  programı  ve mükafat ve mücazat protokolü kendi tenimizi  ve  tinimizin benini bir “yer”e yönlendirmektedir.
 
 
 Bu YER nedir ?
 
 Buna varlık ve yokluk gerilimi de diyebilirsiniz.
 Buna cennet ve cehennem akımı da diyebilirsiniz.
 Buna geçmiş ve gelecek çizgisi de diyebilirsiniz.
 Buna sıcak ve soğuk dolaşımı da diyebilirsiniz.
 Peki bu seyr ü sülukunun  ve seyahat ve seferlerinin
 tevellisi ve trafiği  nasıl olacak ?
 
 Açlık nereye yönlendiriyorsa.. tokluk nereye yönlendiriyorsa.. gereksinim nereye yönlendiriyorsa.. arayış nereye yönlendiriyorsa.. ne yere.. ne zamana.. ne nesneye.. ne kimseye gidiyorsak..
 
 Bir KAVAL sesi duyuyoruz.. Fareli köyün kavalcısından haberimiz olmayabilir..
 ancak biz fareler.. kediler ve köpekler dünyasından.. insan dünyasından hiç haberimiz yok.
 
 Üstelik kendimizi insan sayıyoruz.
 
 Bütün bu yürütüşün motoru nezir, ceza, tehdit, tedib, tehzib, havf ve  KORKU’dur.
 
 Bazıları bu korkuyu atmış.. güçlüler ve güçsüzlük dünyasında.. krallar ve köleler dünyasında.. kendi güçlü krallığını elde etmeye çalışıyor.
 
 Bu bir yanılma ve yanılsama  değilse.. bir uyanma ve aydınlanma ise..
 
 İktisad ve Adalet için ne yapmak lazımsa.. onu etmek gerekmektedir.
 
 Bunun için gereken bilgiyle başlayan  sevgi ve saygı ile  hoşgörü ve onur  gibi buyrukları yükselterek
 Daha iyi bir kimlik.. daha güzel bir kişilik, daha gerçekçi bir bireysellik ve daha doğru bir başarıya doğru yürümeliyiz.. bunun başarının sonunda gelen baş-arı.. baş-arılık.. BAŞKANLIK..
 Var saydığın Rabblık.. elde etmeye çalıştğın Meliklik..  yok sandığın Tanrılık..
 Birer sekerden, mekerden, tekerden başka bir nesne değildir.
 Seni ait olduğun yere götürüyor.
 
 Acılar ve tatlar..
 Kinler ve sevgiler..
 Korkular ve esenlikler..
 Yanlışlar ve doğrular..
 Yalanlar ve gerçekler
 İyilik ve güzellikler
 Kötülükler ve çirkinlikler
 Çıkarlar ve yararlar..
 Sevgiler ve saygılar..
 BİRBİRİNİ TANITMAKTAN BAŞKA BİR İŞE YARAMAZ.
 
 Bunlardan birini seçerken
 Savaş ve barış gece ve gündüzü içinde bulunan
 oldukça karmaşık bir yarış ve sınav düzeni içinde kalırsın.
 Taki TANIŞ’ı buluncaya kadar.
 
 Krallık ve kölelik düzeni tanrılık ve kulluk düzeninden ayırt edecek
 geçicilik ve kalıcılıktan, doğallık ve yapaylıktan öte
 başka hiçbir ölçütün ve kriterin yoktur.
 
 Gözünü ve gönlünü  aç..
 Kendinin duyarlığının UYARISINI  ve beninin uyarlığının DUYURUSUNU al..
 ve başkasının tenini ve tinini  tanı..
 Haddini bil..
 Değişimi kavra ve yaşa…
 
 Kavalın tekerinin  sesine kanma..
 Mavalın sekerine kanma tenini  sağlam  kur..
 masalın mekerini unutma tinini  sağlıklı kıl..
 
 Bundan sonra Tanrı Tanırlık’tan Tanrı Tanık’lığa geçebilirsin.
 Benim işim YBA çağrısı  ile tanırlığı aramak ve tanıklığı bulmaktır.
 
 Bilgi ve sevgiyle Sağlıcakla kalın
 
 OSMANZİYA
 
 Sentaks / sözdizimsel / BEYANÎ eksikliklerim VE
 semantik / anlambilimsel / MAANÎ  yetersizliklerim
 için düz yazıdan özür dilerim
 
 .
 
 NOT:
 Evet, aslında benim kullandığım sistemde
 cümleye, kelimeye  hatta harfe de ihtiyaç yok…
 
 http://groups.yahoo.com/group/BAKARA/
 http://groups.yahoo.com/group/oku-ikra/
 http://groups.yahoo.com/group/yontem-bilim/
 http://groups.yahoo.com/group/insanbilim/
 
 www.yontembilim.com
 www.insan-bilim.com
 www.osmanziya.com
 www.mustafabugucam.com.tr
 
 
 
 http://sites.google.com/site/yontembilim/
 http://sites.google.com/site/insanilim
 
 
 
 
   |