Esselamü Aleyküm,
 
 
 Dünya serap diyen bir arkadaşıma dedim ki “Zannımca SERAP değil.. PARES ;)  
  insan esma ve kainat hüsna ise.. 
 hüsnasız esma içimize konmuş HARAP.. 
 esmasız hüsna  ise 
 başımıza geçirilmiş ÇORAP ...
 
  Bunu KANT şöyle anlatmış.. 
 görüsüz kavram boş kavramsız görü kördür.. 
 ya da EİNSTEİN deyimiyle 
 ilimsiz din kör.. dinsiz ilim topaldır.. 
 sonuç değişmez; 
 çalıştığın ve ürettiğin ve başardığın 
 kadar varsın.. ve sizler iyi ki varsınız
 
 İki adam sevilmez;
 birisi kendini beğenen..
 diğeri sürekli sızlanan..
 Ben kendimi beğenmem ama kendime güvenirim.
 
 Hani şu özgüven öz güven kendine güvenme  denilen ve ÇEVİRİ de  self-canfidence  self-reliance  karşılanan hissiyat.. bu öz kelimesini kullanmayı sevmem.. sözcük olarak özgürlük gibi.. özdeşlik gibi.. öyle  sözcük yazıldığı için çünkü öyle değer atandığı ve değişken atıldığı.. atılan bu değişken ve değer böylece tutulduğu, yayıldığı ve yerleştiği için HÜRRİYET  (liberty) VE AYNİYET (identity)  sözcükleri yerine bu özgürlük ve özdeşlik sözcüklerini kullanıyorum.  Özgüven de bunlardan biri.
 
 Bu özgüven ve  itimad-ı nefs olayı az çok herkeste var ve fakat bazılarında daha fazla var.. bu da çok bilmekten.. çok parası olmaktan.. çok büyük makamı olmaktan kaynaklanan bir durum.. kuvvetlendikçe adamın şeytaneti ve nemrutluğu artar.. onun için bu adamdan kaçınırlar ve mecbur değillerse bulaşmazlar.. bir de üstelik bu kendine güvenmeyi kendini beğenme olarak değerlendiriyorlarsa sürekli kimse gelmiyor.. kimse bakmıyor.. kimse peşimden adam gelmiyor  diye sızlanmalarımı duyuyorlarsa.. kaçan kaçana olacaktır..
 
  işte bu hakir  onlardan biriyim ki kırk yıldır kimse yanaşmadı.. bakın yine SIZLANDIM.. oysa zafer sızlanmakla kazanılmaz der Haluk TATAR kendine güveneni.. 
 
 Size fazla bir şey anlatmıcam.. sadece şu tablonun gerisindeki 33 tabloyu içeren dosyaları yapıştıracam.. siz bunları versiyon sırasıyla inceler.. izler.. imgeler.. irdelerseniz sadece celer, ler, geler, deler olmakla kalmayacaksanız GERÇEKLERİN derinine gireceksiniz.. girmeyi girirseniz de fakat nasıl çıkarsınız onu bilmem.. o da sizin bileceğiniz iş..
 
 Bilgi, sevgi, saygı ve sağlıcakla kalınız.
 03.04.2020 Üçyol-İZMİR       OSMANZİYA
 
 işte tablo;
 
 
       
 
 
 işte dosyalar;
 
 [URL=uploads/20200403_084639_KACIRILAN_GERCE.rar]20200403_084639_KACIRILAN_GERCE.rar[/URL
 
 Değerli bir arkadaşıma dedim ki:
 
 "hakikatleri yazdın" demişim.. doğrusu "hakikatler yazdım" fakat aslında hiç fark etmez.. sizde yazsanız ben de yazsam.. hep hâki katları yazarız.. ister katı toprak ister sıvı su ister gaz hava olsun.. hepsinin mahiyeti ve muhtevası  bir ve aynı değil mi ? Sadece konuştuğumuz dil perde  ve düşündüğümüz akıl gölge oluyor.
 
 YBA ise perdeyi örerken sağlam ve sağlıklı olmasının koşulları üzerinde duralım diyor.  Örgü.. örtü.. perde.. gölge.. derken bu arada "ışık" ve işaretleri unutuyoruz.. hatta ışığın ortaya çıkardığı delalet ve  "aydınlatma"yı da.. sonuç tüm hakikati hikaye edişimiz bir teşbih ve temsilden öte gitmiyor. 
 
 İşte bu yüzden de mubsıramız  biz doğumun olumundan sonraki ölümün  düğümünde  ortaya çıkacak manzarayı bekliyor.. ancak bu ikisinin arasında bulunan DÜĞÜN bize yaşamı amaç ettiriyor.. ne garip.. baş ve sonda bulunun doğum ve düğüm günü.. Mevlana Hazretlerinin dediği gibi her günkü  DÜĞÜN gününde gizlenmiş.   
 
          |