EN SON TABLOLAR:
uploads/20210414_070942_12_NİSAN.rar - 20210414_070942_12_NİSAN.rar
Bundan yirmi sene önceye dayanan çalışmamda daha önceden teemmül değil EMEL edindiğim dört hedef vardı:
BİRİNCİSİ Hizbi Mahsus.. Yani Kur'andan ezberim olan sure ve ayetlerden kendimi özel bir HİZİB yani "Hizbimahsus" oluşturmak ve ezberlemek.
İKİNCİSİ "Hülasatülhasıla" 1990 dan o güne kadar yaptığım tablolardan özet olarak 100 tanesini toplamak
ÜÇÜNCÜSÜ YBA (Yöntem Bilimsel Analiz) KURAMSAL olarak ortaya çıkarmak.. bunu geçen sene eylül 2021 de yapılan Bandırma Üniversitesinin II Filoloji Kongresinde sunduk.
DÖRDÜNCÜSÜ Biçimsel olan Yöntembilimi kullanarak insan ve insan konusunda içerikli bilgilerimi yani İNSANBİLİM'imi ve İSLAMBİLİM'imi oluşturmak.
Bu ikinci olan "Hülasatülhasıla" hasılalarımın ve ürünlerimin hülasası ve özeti olan bir çalışma ortaya koyamadım.. lakin gördüğüm ki oluşturduğun en son tablolar bu amacı yerine getiriyorlar. Örneğin bu paylaşımda ortaya koyduğum tablolar böyledir. Zaten on senedir ürettiğim ve türettiğim tüm tabloları bu web siteme ve face de ki sayfalarımı geleceğe emanet edilmek üzere siber uzaya yüklüyorum
HAZIRCILIK’dan kurtulmanın iki koşulu bulunuyor: Sorun çözen bir fikir ve yol ortaya koymanın birinci şartı metni manadan tefrik edebilmek ve sözde sözcüklerin dizimini anlamın bilinmesinden ayırmaktır. Ancak bu düzeye gelmekte kolay olmuyor. Beyanı (sentaksı) maandan (semantikten) ayrı olduğunu KURAMSAL olarak bilmenin bu işe fazla bir yararı yoktur. Konuşmayla düşünmenin dansını kendi bilim ve edebiyatında duyumsayabilmek.. ayırt edebilmek.. değerlendirebilmek.. ve böylece kültüründeki dil’e ve din’e vakıf olabilmek lazımdır.
İkinci koşul ise iki kelimeyi bir araya getirip konuşma ve düşünme becerisini özgün ve özgü ve özel konuma getirebilmektir.. yoksa başkalarının söylediği HAZIR açık ve seçik ANLAŞILIR cümleleri bilmenin yani EZBERLEMENİN kısa vadede bir faydası olsa da uzan vadede fazla yararı olmuyor. Bu ikinci koşul, birinci koşulun sağlanmasından sonra ortaya çıkan keşif ve ihtira ruhu, icad ve telif sırrıdır. Genellikle yazarlar ve öğretmenlerin anlaşılır tümcelerine ALIŞAN okurlar ve öğrenciler kendilerinin düşünmeleri ve konuşmaları konusunda fazla hevesli ve istekli olmuyorlar. Zamanla hazır ve anlaşılırlara ALIŞARAK açık ve seçikliği aramadan sağlam ve sağlıklı bilgilere karşı olan duyarlıklarını yitiriyorlar. Dili kötü ve kötüye kullanmaya başlıyorlar. “Dil”in kali ve hali bu durum karşısında onları onlardan daha kötü ve kötüye kullanıyor. Dilin dünyayı belirleme ve dini tanımlama işlevi ve görevi gereği gibi yerine getirilemiyor. Bu derinliğin farkında olamamak da onların yüzeysel kolaycı çözümlere ve çıkarcı çareleri yönelmesine neden oluyor.
Buna büyüklerinden ve öncülerinden öğrendikleri savını kanıtlamanın ve tezin desteklemenin ve sonunda haklı ve hakikatlı çıkmanın keyfinden, hak ve hakikatı KENDİLERİNİN arama ve bulma zevkini unutuyorlar. Muhteşem düşünce saraylarında, büyük bir bir alış veriş merkezinde dolaşmaya benzeyen hayreti , onları kendi küçük kulübelerini yapılandırma cesaretini ya da dükkanları oluşturma heyecanını örtüyor. Face on yıldır bu cesareti ve heyecanı ortaya çıkartmaya çalıştım fakat maalesefi heyecanlı ve cesaretli bir muhatab bulamamam yada benim dil ve edebiyat konusunda eksikliğim ve yetersizliğim ya da her ikisi birlikte bu soruna çözüm getirecek YBA in öğrenilmesine, kullanılmasına ve yararlanılmasını dair reklamları ve propagandalarını başarılı kılamadı. Mallarını satmaktan malımın kalitesini tanımaya fırsat bulamayan akıllı bir toptancıya da rastlayamadım. Piyasada bir örneği olmayan özgün tablolarım ve kendimi özgü meraklı ve gizemli yazılarım birikerek yığınlaşmaktan başka bir sonuç doğurmadı.
Bu özgün ve özgün fikir ve san’at eserlerini oluşturmaya içinde bulunduğu kültür dünyası ve içinden çıktıkları eğitim sistemi hazırlamıyor olabilir.. ya da başka bilmediğimiz süreçler de bu sonucu vermiyor olabilir. Bu konuları etraflıca incelemedim ve YBA hazırlamaktan başka bir amaç ve alanla da ilgilenmediğim toplumsal değişim ve gelişim hakkında gereği ve yeteri kadar bir bilgi ve görüş ve düşünce oluşturmamış olabilirim. Ancak örebildiğim kadarıyla BİLİNEN hazır ve anlaşılır BİLGİLERİ ve almaya vermeye alışmış bir ÖĞRETMEN ve ÖĞRENİCİ topluluğu, BİLİNNMEYEN kapalı ve karanlık BİLGİLERİ açmaya veaydınlatmaya hevesli ve heyecanlı ÖĞRETİCİ ve ÖĞRENİCİ azınlığına perde oluyorlar. Ancak klasik standart bir modern patentlere engel olabilirse de eninde sonunda yeni patent eski standartı tahtından edecektir. Buna rağmen bazı ilkeler ve ülküler de her çağda kalıcılığını sürdürecektir. Önemi olan yeni bitkiler ve yetenekler için verimli topraklar ve olanakların ortaya çıkmasıdır. Kim bilir YBA önemi ve değerini arayan ve bulan zamanı ve yeri ve kişileri bulacaktır
Bu yeni bitkiler için verimli toprak arayışının sol ve sağ cenah içinde geçerli olduğunu düşünüyorum.. elbette onlarında yeni ve çözüm getiren öğütleri ve önerileri olacaktır.. ancak sol görü ve sol duyunun zamanla alışılmış ve yaygınlaşmış ve yerleşmiş bir GÖRÜŞ ve DUYUŞ haline gelmesinin etkisi silinmeye başlamasından beri cılkı ve culku çıkmış SAĞCILIK ve SOLCULUK.. başka bir görünümde ve biçimde ortaya çıkmazsa.. bu alışkanlıklarını TANRI tanırlık ya da tanımazlık soru ve sorunlarına taşımazlarsa kaçınılmaz olan GELENEK ve YENİLİK çatışmasını kuşak veya asır farkı çekişmelerinden ayırabilirlerse TOPLUMSAL DEĞİŞİMİ daha sağlam ve sağlıklı hale getirebilirler diye düşünüyorum.
Sözlerdeki iyi ve güzel buyruk.. doğru ve gerçek bilgi.. TARTIŞILMASI işlem ve işletim ile eylem ve etkinliklerdeki çıkar ve yarar ile sevgi ve saygının SAĞLAM ve SAĞLIKLI olmasının ilki iki şaraiti ve şeriatıdır.. fakat koşulcular, kuralcıların yasaklarından.. kuralcılarda koşulcuların yasallarından korkuyorlar. Bu nedenle yukarıda bahsettiğim iki madde sağlanamıyor ve gerçekleşemiyor.. böyle yine dörtlemiş olduk.. sayın Abdullah DÖRTLEMEZ duymasın.. şaka şaka kendisine buradan sevgi ve saygılarım yolluyorum.
Osmanziya 14.04.2021 Üçyol-İZMİR
<span -offset-key="b6v60-0-0"><span -text="true">Bu paylaşımın GDDY ile yazılmış içeriğinin reklamından sadece kendi feryad ve figanını duyurma ile başkalarını suçlama ve karalama bulacaksınız.. zaten bu iki durum başka kimselerin paylaşımlarından da bol miktarda mevcut.. fakat siz bunları bırakıp bu reklam yazısı ile paylaşılmış BUYRUK dizinindeki 15 tablo.. MIDAD dizinindeki 22 tablo.. PANENTEİST diziindeki 16 tablo.. TAASSUB dizinindeki 12 tablo'yu versiyon sırasıyla yalından karmaşığa doğru imgelemeye ve tahayyül etmeye.. irdelemeye ve tevehhüm etmeye bakın.. HAYAL ve VEHM geliştikçe hayat hassasiyetleriniz ve şuur hissiyatlarınızda gelişecek.. sağlam fikir ve zikri bıraktım.. sağlıklı lafz ve manadan geçtim.. hayal çeşmenizin ve hayal pınarınızın kurumasından endişe ediyorum... korkmayın içine girin.. elbette tabloları incelemeye zaman ve izlemeye merakınız bulunuyorsa.. bulunmuyorsa maalesef bunlar çarşıdan alınmıyor. </span></span>
Değerli bir Hocamıza dedim ki bu paylaşımdan sonra :Cehaletimi ve cesaretimi bağışlayın.. cahil cesur olur derler ancak benim ki bu BİLGİSİZLİĞİN korkusuz yiğitliğinden farklı.. aydınlanmanın ayağını yere değdiren Kantı.. orta çağın 2500 yıllık saltanatını yıkan DESCARTESİ ve bunların sonuçlarını az buçuk biliyorum. Söz konusu ettiğiniz bu bu eski TASDİKAT VE TASAVVURAT nazariyesinin.. bu eskide kalmış şeriatın.. bu geçmişten geleceğe intikal edememiş bilimin ve hukukun bu günkü dünyanın ekonomi ve politikasına hiç bir tesiri bulunmuyor.. hakikat hakk.. bilim ve hukuk adına mazinin alışılmış fikirlerini sürdürmeninde dişe dokunur yararı bulunmuyor.. elbette kökümüzdeki dil ve dinden ibaret kültürün ilkeleri ve ülküleri unutmadan her konuyu ve sorunu ve alanı ve katmanı yeniden ele almak gerekiyor.
İmamı Nursi'nin bile o koca ÇAĞDAŞ KELAMI ülkenin bu duruma düşmesine ve Gazali gibi asıl düşüncelerinin perdelenmesine engel olamadı.. daha iyi bir dünya ve ahiret dengesini.. daha güzel bir akıl ve kalb bağdaştırmasını temin edemedi.. felsefeyi anadoluda yeniden yurtlandırmak projesini ne kadar gerçekleştirebildinizi bilmiyorum ama şbu paylaşımda bulunduğum feryadlar yüzünden
http://www.yontembilim.com/forum/forum_posts.asp?TID=1652&PN=1
şecere-i tuba olan tefekkür.. firdevs-i a'la olan tezekkür artık eskisi gibi işlemiyor.. inanın artık her iş, azama beş on kaynaktan yapılan iş kopyalanan ve yapıştıra bağlandı.. ikinci filoloji kongresine sunduğum çalışma.. hazır olmadığından orada kaldı..
işte bu HAZIRCILIK.. hazıra alışkanlık bizi örülecek gerçeklerden görülecek hakikatlara getirdi.. oysa realite ne gerçeklerde ne de hakikatlarda.. isimlerin değişmesiyle ve değiştirilmesiyle realitelerden ideallere yükselinmiyor.. öykülerden gereklere gidilemiyor.. hakikatların imkanından hakkın vucuduna geçilemiyor. Servetimiz ve şöhretimiz bize kendimizi örtüyor.. başkalarını bize perdeliyor.. dost acı söyler derler.. acıtmadan söyleyen dostlarda fazla bulunmuyor.. bulduğunuz yetininiz saygıdeğer hocam. Sağlıcakla kalınız. 14.04.2021 OSMANZİYA
Diyalogu 13 dakikada anlattım:
dny.. dyl.. dny...
N+1 LOGOS
Buradaki tabloları aşağıya yükledim:
uploads/20210414_071112_DIYALOG.rar - 20210414_071112_DIYALOG.rar
|