MESAFE
Bilgi, karar, mal üretiminde uzmanlık hepimizin ortak görevi
çocuk yetiştirmekte geri bıraktığından insanlar şöhret, makam ve servet peşinde
koşmakta ve çocuklarımız koşturmaktaki hatamız geleceğimizi karartıyor. Çünkü
insanı doğadan yabancılaştıran TEKNOLOJİNİN ve insanı insandan uzaklaştıran
İDEOLOJİNİN kontrolü elimizde değil. Bu yüzden sınıflar arasında uçurum..
insanın kendisiyle arasındaki mesafe.. artıyor.
ÇALAKALEM
Yazılarım
gibi açık değil.. az önce bir paylaşım yaptım: MESAFE; Bilgi, karar, mal
üretiminde uzmanlık hepimizin ortak görevi çocuk yetiştirmekte geri
bıraktığından insanlar şöhret, makam ve servet peşinde koşmakta ve çocuklarımız
koşturmaktaki hatamız geleceğimizi karartıyor. Çünkü insanı doğadan
yabancılaştıran TEKNOLOJİNİN ve insanı insandan uzaklaştıran İDEOLOJİNİN
kontrolü elimizde değil. Bu yüzden sınıflar arasında uçurum.. insanın
kendisiyle arasındaki mesafe.. artıyor. Sanırım bu biraz daha bariz ve beyyin:
olasılık (istatistik) ve zorunluk (determizm) arasında MESAFE yoktur sonuçta
diyalektik ve konuşma vardır. Enfüs ve afak birbirinde uzaklaştırır gibi
düşünülmüş.. İmamı Nursi bile enfüsün vahdete ve afakın kesrete götürdüğünü
söyleyerek dine ve dindar yaşamaya kuvvet vermiş.. fakat bin yıldır dindar
yaşamak bizi olduğumuz yerde bırakmış ileriye götürmemiş.. namaza enfüse ve
vahdete.. zamanda afaka ve kesrete gitmek ve ard ardalık ile ZAMAN - NAMAZ
yatayında ilerlemek insanı geliştirir, yinelemeleri yeniliyerek ve artanları
arıtarak.. ancak bu arada eş zamanlı MİZAN - NİZAM dikeyini oluşturarak dahil
fetih gibi hariç fethini de gerçekleştirir. Fakat dünya ve ahiret dengesini ve
akıl ve kalb bağdaştırmasını her çağda aynı şekilde kurmak ve özellikle ASRI
SAADET ALTIN ÇAĞINI ütopyalandırmak.. yanlışı bizi harab etti.. bunun elbette
tarihi sebebleri vardır.. ancak bunlar suçlamak için değil ders almak için
bakılmalı.. kaynağınızı okumadım ancak önyargıya bu fikirleri oluşturdum..
kuramsal çalışma ise bizi bir yere götürmez.. dünya ve ahiret dengesini
sağlamak kuramsal bir ifadedir.. ancak bunun somut olarak gerçekleştirilmesi
kolay değildir.. akıl ve kalbi bağdaştırmak gerekir diye konuşmak kolaydır
bağdaştıran çağın aklını ve kalbini sapatmak kolay değildir. Bence müslümanlar
artık kendilerin varsaydırılan müslümanca değil önce insanca düşünmeleri ve
konuşmaları gerekiyor. Çünkü insanlık ile müslümanlık arasında sadece bir
niyet, nazar ve yaklaşım farkı vardır. Bize ezberletilen ya da bizim
ezberlediğimiz fikirlerin başa örülen çorab ya da kafaya geçirilen bir sepet
olduğunu anlamadıkça bilgi içeriklerimiz ve içerikli bilgilerimiz önümüze
engeldir ve perdedir demek kuramsal bir kolaylıktır.. fakat hangi fikirlerini
isabetli olup olmadığını tartışmak zordur. Çünkü önce tartışma adabını bilmeyi
gerektirir. Beni bağışlayın çala kalem yazdım. Sonra bir daha okudum ve
yazınızın kaynağını eriştim: Rahmetli Yılmaz ÖNER'in Necati ÖNER hocayla bir
akrabalığı var mı bilmiyorum.. Felsefe ve matematik uzman bir zat olduğu
anlaşılıyor.. felsefecilerin MATEMATİKÇİ olması hoşuma gitmiyor.. kendimin
MATEMATİK bilmemesi olabilir.. nedeni.. ancak onların bize sundukların
ideolojik ve teknolojik marazı yukarıda açıkladım.. sınırlı sayıda zeki ve
uzman kişileri yetiştirmek.. bir iyilik gibi görünsede.. bunların sonuçlarını
ülkü ve küre olarak toparlayamadık.. giderek kötüye gidiyoruz.. öyle ise
sıradan bir ferdi sağlam ve sağlıklı bilgi ve buyruk taşıyan sözlere DUYARLI
hale getirmekten başka bir çıkış yolu görünmüyor.. hiç bir zaman bilgi
içeriğimin kalitesiyle ilgilenmedim.. söz dizim yanlışlarını bile önemsemedim..
çünkü bunlar reklam amacıyle idi.. asıl olan YBA ile kimden gelirse gelsin bir
KUL sözünü tartışabilmekti.. BİLİMSEL ince ya da kalın KEŞİFLER yapmak ancak
dünya efendilerinin ya da seçkin kimselerin işine yarıyor.. proletarya ile
entelijensiye arasını açmaktan başka bir işe yaramıyor. Örneğin yukarıda net
olarak yazdım: Bilgi, karar, mal üretiminde uzmanlık hepimizin ortak görevi
çocuk yetiştirmekte geri bıraktığından insanlar şöhret, makam ve servet peşinde
koşmakta ve çocuklarımız koşturmaktaki hatamız geleceğimizi karartıyor. Çünkü
insanı doğadan yabancılaştıran TEKNOLOJİNİN ve insanı insandan uzaklaştıran
İDEOLOJİNİN kontrolü elimizde değil. Bu yüzden sınıflar arasında uçurum..
insanın kendisiyle arasındaki mesafe.. artıyor.
Heisenberg'in talebesi imiş.. belirsizlik ilkesinin ünlü mucidinin
öğrencesi olmak elbette bir ayrıcalık.. MATEMATİK UZMANLIK.. bir çıkış değil
artık.. dedüktif mantığın endüktif bir uygulaması olan matematik bize bir hayır
getirmedi.. atom bombasını başımıza bela edenler ve yapay elementler ortaya
çıkaranlarda bu adamlar.. manacı Berkeleyden maddeci Berkeley labaratuvarına'den mana
ıHeisenberg'den maddeci Heisenberg üniversitesini kadar.. hiç birini OLUMLU
bakmıyorum.
Zaten TEOLOJİ'den çıkan TEOZOFİ sadre şifa olmadığı gibi FİLOLOJİ'den
çıkan FİLOZOFİ akla deva olmadı.. sadece resmi filoloji ve teoloji yanında
sivil teozofi ve filozofiye imkan verilsin.. serbestlik sağlansın.. anca resmi
ve sivil tüm etkinlikler İNSAN'ın denetiminden ve HALK'ın düzeltiminden
çıkartılmasın. Aksi halde bunlar biz bu sefihler gibi mi inanacağız deyip
sefahatin dik alası düşüyorlar. GÜCÜN EMRİNE GİRİYORLAR. Geçmiş dünya ve
düşünce tarihi buna tanıktır.
https://www.turkedebiyatcilar.net/yilmaz-oner-kimdir-hayati-ve-eserleri?fbclid=IwAR2eRXbJ6b5E87v828K_SasZOrcfkzGi6NZQQAbhkgUa3SWRXr4LTOOJSps - https://www.turkedebiyatcilar.net/yilmaz-oner-kimdir-hayati-ve-eserleri?fbclid=IwAR2eRXbJ6b5E87v828K_SasZOrcfkzGi6NZQQAbhkgUa3SWRXr4LTOOJSps
Değişik bir
sitem   
Sırf seni
unutmak için balık olmak isterdim.
Sonra oltana
takılıp çırpınayım.
Pişir ye
beni,
kılçıklarım
batsın boğazına
geber emi
:))
dediler
Sevgi öldurur.. bilgi diriltir...
sonunda herkes ölür. Öldukten sonra dirildigimiz de iyi bir yaşam için sevgiyi
bilginin murakabesine.. kadini erkegin denetimine.. maddeyi mananin kontrolune
vermek lazimdir.
dedim
ALIŞKANLIKLAR
Düşüncelerde
tutarlı bulunuş ve davranışlada ilkeli oluş.. esastır.Ancak pratikte
dediklerini yapmaya ve inancini yaşatmaya gelince ortaya değiştirme ve düzeltme
zorunluluklari ve zorluklari doğar.
Doğru insan
söledikleri yaptiklarinin birbirini tutmamasindan utanç duyar DUYARLILIGI ya da
yurutme ve uygulama unutma ve hatalarini devreden çıkarmakta ortaya çıkan
sorunlarin tümünu tutarsizlikla eleştirme ve ilkesizlikle kınama ile çözmek
olasi degil...
Çünku olasiliklar
özgur.. ozgurluk olanaklı.. olanaklar koşullu.. koşullar yasalı.. yasalar ise
yasaklidir. Yasaklarin programlara bağımlı krallarvve protokollere bağlı
köleler tarafinda yurutulmesinde verilen KARARLAR hep PROBLEMATIK olmuştur. Bu
yuzden " Y " pürüzleri ortaya çıkar
Zira
SORUMLULUK seçimde yaşamin zorluk ve sorunlulugu ile sınanmaktadir.
Bu durumda
ilişkilerde yararlı bir yakalaşımlardan bir tanesi kendi pürüzunu kubbe
başkasinin pürüzünu habbe görmektir.
Böylece hem
kendimizi değiştirebilir hem başkasınin gelişmesine olanak sağlayabiliriz.
OZO
03.06.2021
"Y"
ler;
Yalan
Yanlış
Yarım
Yanlı
Yalın
Yalnız
Yıldız
Yoksul
Yoksun
Yokluk
Gibi türlü
bokluklardir.
HER İNSAN
TEK BAŞINA BİR ÂLEMDİR
Her bir insan tek başına bir âlemdir.. her ne
kadar biolojik olarak birbirinin devamı ve tekrarı gibi görünsede fizik olarak
özgün.. psik olarak özgü.. sosyal olarakta eşsiz bir var oluştur. Amma
devraldığı genetik kodlara ve kültürel faktörlere süreklilik kazandıran bir
AKTÖR olarak zaman tarihteki yerini aldığına, bizim gönüllerimizde bıraktığı
UNUTULMAZ izler kanıttır.
DUYGULAR
Ofke
Keder
Üzuntu
Stres
Korku
Keder üzuntu demektir.. zıtti ise sürur sevinç
olmalı.. o zaman 3 numara doğru bir terim ve gerçek bir anlam koymak lazim..
bence buraya umutsuzluk anlaminda ye's demek lazim.
|