| İKNA 
 
 Başkalarını ikna etmek kolaydır da kendini ikna etmek yani kanaat sahibi olmak zordur. İkna etmek bir kanaat sahibi olmaktır. Peki kanaat nedir ? Açıp sözlüklere  bakabilirsiniz:
 
 (Türk Dil Kurumu sözlüğü; 1.Elindekinden hoşnut olma durum, kanıklık, yeter bulma, yetinme, fazlasını istememe, doyum. 2.Kanma, inanma 3.Kanış, kanı, inanç, düşünce) olarak üç anlamda tanımlıyor. Başka bir sözlüğe bakalım
 (Abdullah YEĞİN'in YENİ LUGAT: Aç gözlü olmayıp hırs göstermemek. Kısmetinden fazlasına göz dikmemek. Helal ile yetinik haramı istememek. Az şeyi de olsa kısmetine razı olmak.)
 
 Sanırım kaanat sahibi olmak ile ile başkasını ikna etmek arasında fark var bir de ikna sözcüğüne bakalım
 
 (Yeni Lugat: İkna' ve razı etmek. Râzı edilmek. İnandırmak. İnandırılmak. Ayakta iki tarafa bakmadan durmak)
 (Türk Dil Kurumu: Bir konuda birinin inanmasını sağlama, inandırma, kandırma)
 
 Sözlüklerin tanımlarından anlaşılacağa üzere ikna etmek iman etmeklele nerede ise özdeş tutuluyor. Oysa tabloları incelediğinizde göreceksiniz ki ikna etmek.. icad etmek.. ısbat etmek ve iman etmekten ayrı bir kategoridir.
 
 Malum gündem DEPREM.. bu yazıda depreme bir başka açıdan bakılmıştır.. Ölenlere rahmet.. hastalalara şifa.. ve daha birçok dertleri olanlara deva diliyorum. Ancak ölenlerin şehid ve giden malların sadaka olduğunu düşündükçe.. imanın ne kadar kıymetli bir hazine olduunu anlıyorum. Rabbimiz şehid olanların sevenlerini sabrı cemil ve hastalara şifa versin. Amin. Herkes elinden ne geliyorsa onu yapsın.. bizzat yardımdan gaiben duaya kadar.
 
 
 
 
 
 
 
 00
 
 Bu gün 2000 den beri nette tanıştığım Değerli Arkadaşım   ile vatsapta ilk defa ilmi bir sohbette  tablo kullanarak anlatım yaptım.
 
 
 
   
 01
 
 Bu sohbet esnasında değerli bir bilgiyi kendisinden edindim.  Zatı âlileri.. felsefi ve edebi İKNA ile bilimsel İSPATLARI birbirinden ayırıyordu.. bende şuur altı olarak biliyordum ancak bu günkü çalışma ile şuur üstüne çıkardım ve bu çalışmayı yaptım.
 
 Sanırım yapılan sohbeti okuyunca siz de anlayacaksınız.  Tabloları inceleyince biraz daha açıklık kazanacak.  Dikkat ederseniz çoğu kimse gibi Turan Bey’den günlük dilin düz yazısıyla yaptığım  anlatımımın anlaşılır olmamasından  yakınıyor.  Onlar büyük bir olasılıkla haklı olabilirler ancak  değil düz yazılarımın  tablolarımın da  açık ve seçik olduğunu söyleyen arkadaşlarımda bulunuyor. Bununla beraber  benim amacım “hazır” açık ve seçik “sehil” yani ANLAŞILIR bir yazı ile bir bilgi ya da değer içeriği paylaşmak değil. Çünkü bu tür  anlaşılır yazılar HAZIR olduğundan  insanlara düşünme zahmeti vermiyor ve SEHİL ve kolay olduğundan onlara  anlama meşakkati  tanımıyor.
 
 
   
 
 02
 
 Bu anlaşılır yazılar yüzünden  ekseriyetle  fikir ve  düşünme çabası  olmadığından ve anlamayı gerektiren mukayese ve muhakeme  uğraşısı  bulunmadığından artık  tercüme ve tevilin gerektirdiği  tasvirle yorum ihzar etme ve  irca ile açıklama hazırlama işlerine girişmiyorlar. Bu yüzdende entelektüel düzeyleri taakkul seviyesine çıkmışlar. Sağlıklı bir toplumda olması  gereken yüzde yirmi ehli tahkik yüzde seksen mukallid oranı bulunmuyor.  Bunun vehametini  birbirlerine düşman.. dillerine düşman.. dinlerine düşman.. kelimelerine düşman  hazıra alışmış üretici olmayan tüketici bir okur kitlesi oluşuyor.  Yazarlar ve hocalar da bunları doyurmak için, karşılığında ne alıyorlarsa, için çalışıyorlar. Bunun sonucu da hak ve hakikati tekellerinde tutan  yazarlara ve hayrın ve hüsnün kapısı hocalara bağımlı ve icabında onları kutsayan topluluklar ortaya çıkıyor. Bu müellifler ve muhteremler de insanlara ve tabiki cahillere  bir şeyler öğrettiklerini ve iyi bir şey yaptıklarını düşünüyorlar. Kim bilir belki onlar haklıdır.. ben yanlış yapıyorum. Kimse yüzde yüz haklı olduğuna kendini ikna edemez. Başkalarına bilimsel ve hukuksal konuları  isbat edebilir ancak yaptığı bu talim metodu konusunda  kendini kandıramaz. Örneğin kendim bu güne kadar YBA davamdı bir kişi bir çömez ve tâlib ve muavin ve öğrenici olamadı. Tâlib değince bunu sözlüğü bakıp öğrenmek.. muavin deyince bunu lügata bakıp çözmek.. yoluna gitmedi.. diri öğrenme ve canlı düşünme konusunda çağrılarım yanıtsız kaldı.. ve adımda böyle YAKINICI’ya ve ACINDIRICIYA çıktı.
 
 
   03
 Ancak sonuçta işler deprem olduğu zaman ortaya çıkıyor: Hangi müteahhid malzemeden çalmış.. hangi mühendis yerden çalmış.. hangi mimar malzemeden çalmış ortaya çıkıyor.  Kıyamet olupta mahşere malzeme yığıldığında tabibler kaç ölümün pahasını doktorluğu elde etti.. hakimler kaç hapisin  pahasına yargıçlığı ettiği..  zenginler kaç yoksulun pahasına serveti elde ettiği.. aktörler ve yazarlar ve hocalar  kaç “kötü”nün pahasına şöhreti elde ettiği.. ortaya çıkacaktır. Belki bende ihmal ettiğim başta kendi benimin, yakınlarımın, müşteri ve tedarik çevremin ihmali pahasına işe yaramayan bir YBA ortaya çıkardığımın hesabını vereceğim.
 
 
 
 
   
 04
 Ancak eğer insanlar düşündüklerinde FİKİRLERİN ve MANALARIN sadece kitapların tümcelerinde ve hocaların sözlerinde  değil  fehim ve KAVRAMA’nın tamlama ve tanımlamasında..  fıkıh ve  ANLAMANIN  adlama ve benzetmesinde olduğunu FARK ettiklerinde ANLAM, ANLAMA ve ANLATIM olayının dünyanın en zor işlerinden biri olduğunu görecekler ve gerçekleri buna göre örmeye başlayacaklardır. Kimseyi de niye anlamıyorsunuz diye suçlamayacaklardır. İşte benim suçum budur.  İşte sızlanmayı bırakıp zafere koşma başlamadığımdandır. Ne demiş Haluk TATAR, sızlanmakla zafer kazanılmaz.
 Saygılarımla, sağlıcakla kalınız.
 Osmanziya  08.02.2023 Üçyol-İZMİR
 
 
 
 
   
 
 05
 
 Not: Bu paylaşımın ekinde IKNA ve TEVAFUK dizinindeki dosyaları versiyon sırasıyla izlediğinizde ve incelediğininizde.. ve bu nedenle      yalından ve karmaşığa doğru imgelediğinizde ve irdelediğinizde tahayyül ve tevehhümünüz sizi  tefekküre.. tefehhüme ve tefakkuha götürecektir. Lafz ve manaları tezekkür ve tefekkür ise size beyan ve maanın inceliklerini verecektir.
 
 İşte bu durumda YBA ne kadar hızlı bir anlam sürücü ve ne kadar kolay bir anlatım aygıtı olduğunu anlayacak ve bana hak vereceksiniz.. İnşaallah.
 
 
 
 
 
   
 06
 
 Buraya yapıştırılan tablolar  örnek olarak bindirilmiştir. Asıl şimdi buraya yükleyeceğim İKNA ve TEVAFUK  dizinleri  içindeki dosyalarda tabloları incelediğinizde  iknanın ve tevafukun ne olduğunu anlayacaksınız. Ancak bunu yapmanızı istemem.. çünkü bu tablolar oldukça soyut ve ağırdır. Bu FORUM içinde bundan çok daha kolay ve yalın tablolar onları inceleyiniz. Buradaki tabloları geleceğin insanları için yükledim. Zaten bir ömür geleceğe ulaşmak üzere siber uzaya bu yazıları ve tabloları emanet ediyorum.
 
 
 uploads/20230208_131327_IKNA00.rar - 20230208_131327_IKNA00.rar
 
 
 
 Bu çalışma ile ortaya bir şey daha çıktı..iman olayı sadece Tanrı'ya iman değil başka bir isme.. varlığa.. olaya.. nesneye.. kimseye de söz konu olabilir. Ancak Tanrı'ya İMAN ve İNANMAK söz konusu olduğunda işin inceliğinden dolayı ortaya KÜFÜR ve ŞİRK olayı da ortaya çıkıyor.
 
 Tablo da görüldüğü gibi:
 
 
   
 
 |