| Aldım sozu elime vurdum sözün beline...Burada yanlış olan sözcüğü düzeltin dersem sanırım çoğumuz "soz"u "söz" olarak  ve "söz" de "SAZ" olarak değiştirecektir.  Saz ve söz den başka bir KOZ'umuz var.  Son günler Kozlu maden ocağındaki göçük nedeniyle acı bir üzüntüyle geçiyor.    http://www.zaman.com.tr/gundem/madencilerin-yakinlarindan-alinan-ornekler-dna-testi-icin-ankaraya-gonderildi/2040870.html - http://www.zaman.com.tr/gundem/madencilerin-yakinlarindan-alinan-ornekler-dna-testi-icin-ankaraya-gonderildi/2040870.html    Bu gün de zamanda bir haber vardı..  yeraltında madende olarak çalışan adamları düşük sigorta ödemek için yer üstünde ofis boy olarak göstermişler.   işte "koz" insanın gözünü böyle örter. Yalan insanı bir süre kandırır. İnsan "ben" kurdunu "can"  kozası içinde örüyor. Ölünce de "kendi"nın yalanı ortaya çıkıyor. Koz bazen görsel ve işitsel sarhoşluk ve sekerdir. Koz bazen düşünsel ve kavramsal tuzak ve mekerdir. Dünyamızı bunlarla öreriz.   Dilimizdeki unutma ve yanılmalarımız, ciddiyetsizlikten doğan sıkıntılardan Dinimizdeki üzüntü ve kızgınlıklarımız, reddiyetsizlikten doğan keşkelerden kara bir dünyayı başımıza dolarız. Kuşku ve korku karanlığını da eklersek Kozanın nasıl bir razı olacağımız roz'a dönüşmediğini anlarız. Bir gül goncası yerine luga nühası üretiriz.  Sonra bunu logaritmalarla süsleriz. "la yesmeune fiha lagven ve kizzaba" Ve böyle bir "bahar" havasını bekleriz.     SoZ'a gelince.. hiç duyulmamış bir ses.. sözcük haline gelmemiş HAM ve boş bir ses.. Şimdi  bu "soz" teriminin içine "kalem" kavramını dolduruyorum.   Koz sezini çoğu zaman duyuraız. Şimdi bu sesi  bilinen manalarından daha genel bir anlamda kullanacağım.  Bilinen anlamları; koza.. kozalak.. ipek kozası ve çam kozalağı..  Dokunan örgü ve örten perde.. Başımıza geçirilen dil çorabı ve üstüne konulan dil sepeti.. Allah'ın verdiği beden makinası, beyt binası, arz mülkü, kainat ülkesi.. Hepsi bir tür koza bir tür kozalak.. Benzetmenin gücü. Bağlamın dokusu. Kalem'e SOZ diyorum.. Kelam SÖZ'ü ile kalem SOZ'u arasında KOZ ver.   Uydur uydur ebegümeci mi diyorsunuz ?   Kalem mızrabını elime aldığımdan beri  dil sazından çıkan sözleri dokurken gönül telinden doğan çıkan sesleri  kayda alıyorum sadece..  uyarsa.. tutarsa..  böylece bir anlamı, bir sese bağlamış,  bir manayı bir sadaya rabt etmiş ve böyle  bir ar (harfe)  da ad (isim) vermiş oluruz. Açıyorum, kapıyorum ben bu işi hep yapıyorum. Ar.te.ma.. Bu benim artım ve san'atım.   Beni dinleyenler daha doğrusu dinlemeye çalışanlar.. var. Beni anlamayanlar daha doğrusu anlamaya çalışanlar.. var var oğlu var.. başındaki "v" sesini kaldır geriye AR kalır. "lar" ekinde de öyle "l" sesini kaldır geriye Ar kalır. Dir ve değil-dir bağlaçlarındaki "d" sesini kaldır geriye Ir kalır.   Ir ve Ar.. bu sesler yöntembilimsel analizdeki dörtlü kozanın SAĞ ÜST köşesinden duran sesleri.. Yani iki dörtlü takımdan iki tanesi.. dördü bir koza, dördü bir koza teşkil eder.  Acaba bunlar nedir merak eden var mı ?   Her ne ise, işte bu KOZ'un "K" si, "Ir"; "Z" si, "ar" Türkçede "r" sesi çok kullanılır. Bu "k" ve "z" sesleri kaldırınca geriye Geriye "O" sessizi  kalır. İşte bu "koz" Evet sözel "O" karakteri ile sayısal "0" (sıfır) karakteri  bir tür koza ve kozalaktır. İçindme canlı ve tohum barındırır. Tüm canlı sözler ve diri sayılar onun içindedir. Koza örgüsü delince ve kozalak rafından dökülünce bu tohumların doğumu ile fışkırır ve yayılırlar.   Yöntembilimi SoZ (kalem)  olarak kullanıp insanbilim SöZ'ünü  kurunca ortaya çıkacak KOZ'a bizim ve sizin gerçeğiniz olacak.   Bu gerçeği görünce kozamızı delip kelebek olarak özgür olacağız. Rahmetli Ord. Prof. Hilmi Ziya ÜLKENE bu var oluş kozana (genel) İLİM olarak tutunduğumuzu söylemişti.   Hayat ve şuur arasında, halk ve emir ortasında, suret ve şekil mabeynindeki  misl-i mülk, mecazî mülkiyet, ve vehmî rububiyet KOZ'umuzdur. Paylaşalım.     Sağlıcakla kalın.   Osmanziya |