Doğum olayı dört dörtlük gösterilmiş..teşekkür ederim.
Bu iki anlama gelir.. birincisi maddi ve manevi olarak bütünüyle ve tamamiyle gösterilmiştir.Eski tabirle efradını cami ağyarını mani bir tanım yapılmıştır.
İkinci anlamı "doğum" olayının anlam çerçevesini yöntembilimsel analiz ile kurdum.
Fakat bu çerçeve sizin eleştiri ve benim düzeltimlerinizle geliştirilebilir.
Yöntembilimsen analizleri yaparken ikinci anlamı esas alıyoruz fakat birinci anlama da erişmeye çalışıyoruz.
Bu noktadan çerçeveniz güzel kurulmuş.
Bunu güzel kuruluma bakınca doğum (MEVLİD) olaylı ile şu genel modelim aklıma geldi..
HAYAT
VEFAT ---- MEVT ---- VELİD
ŞUUR
Her doğan vefat eder ve her an vefat etmeğe (mevt) hazırdır.
Mevlid olayında hayat ve şuur beden ve ruh olarak birleşir.
Vefat olayında hayat ve şuur yerlerine yerleşir.
Burada mevlid biolojik bi olay değil ontolojik bir olgu olarak gösterilmiştir.
"El-mevtu Hakkun" kaziyesince ölüm bütün gerçeklerden gerçektir.
Tüm hakikatları toplayan bir haktır. Çünkü yarın için çok çeşitli gelecekleri düşünebilirsiniz hepsi olasıdır ve ölüm olası değil "olacak" yani olması kesin
bir gelecektir. Bu nedenle şimdi burada ölüm-mevt vardır, öncesin fevt eden şuur sonrasında veft eden hayat vardır. Böylece bir imkan, bir fırsat, bir kabiliyet, bir san'at, bir şahsiyet tevellüd eder.
Ancak doğumu ortaya al derseniz şöye düşünebilirim:
HASSASİYAT
UNSA ---- MEVLİD ---- ZEKER
HİSSİYAT
Doğum, erkek ve kadının hassasiyet ve hissiyatını kurulmuş bir tuzaktır.
Neslin devamı için CİNSELLİK güdüsünün ŞEHVET dürtüsünün oynanan bir oyundur.
Zevk-i teksir ve hazz-ı tekessür.. çoğalma türün devamı için bireyler üzerine kurulmuş bir baskıdır.Çocuklar, yarımlığı tamamlayan çokluğun, yardımlaşmayı isteğen bolluğun ve yarin yarımını isteyen bereketin bir simgesidir. Öyle ki ana-babanın şehvetin çocuklara gereken ŞEFKAT çıkar. Şehvet ve şefkat arasında bulunan ZEVK doğum, onun başka bir zevki, başka bir tadı daha vardır. "Külli nefsin zaikatülmevt" Her canlı ölümü tadacaktır. Kadın (unsa) ve erkek (zeker) ilişkileri şehvet hassasiyeti ve şefkat hissiyatı ile örülürken bunun iğnesi "zevk"tir.. Bazan kadına doğum acısı taddırır bazan ölümle evlad acısı tatdırır. Yani yaşam yükünde kadının payı daha çoktur. Onun için şeriat ona erkeklar kadar ağır yük yüklememiş ve hatta erkeğe cihad görevi vererek dengelemiştir. Kadının cihadı evinde ve çocuğuna ve şefkatine karşıdır.
O zaman yukarıda şema şöyle olabilir.
ŞEHVET
UNSA ---- ZEVK ---- ZEKER
Şehvet ve şefkat, ikiside sevgidir amma biri tensel diğeri tinsel.. ve doğumla çıkan yeni bir “baş” eşleri daha sıkı birbirine bağlar. Sonuçta sperm ve ovaryum, zigot ve embriyon çekirdeklerinde gizemler taşıyon gözelerdir ve hücrelerdir.. zerrelerin çok garib bir dansı ve atomların pek acib bir birlikteliğidir.. biz onların bilmeden hırsımız ve hasedimizle birbirimizi yiyoruz.
Eğer hevanın TÜRSELLİK dürtüsü ÇEKMESEYDİ ve hevesin ÇOKLUK güdüsü ÇELMESEYDİ yani bu şevk ve şu sevk olmasaydı popülasyonumuzun geleceği tehlikeye düşerdi. Çocuklar bizi kendilerine çekerler, onları edinmemiz davetiye çıkarırlar için ve bu bizim geleceğmiz içinde lazımdır çünkü yarın biz küçük ve ihtiyar olacağız, onlar büyük ve genç olacaklar. Kadın erkeğe, erkek kadına lazım olduğu gibi evlada ebeveyn, ebeveyne evlada MUHTAÇdır.
O zaman yukarıdaki resim şöyle olur:
BABA
KIZ --- DOĞUM --- OĞLAN
ANA
DOĞUM ile olum başlar.. ölümle DÜĞÜM olur yaşam ve meyvesi olan cenazesini verir
ve ardında bir birikim ve başarı bırakarak, onlar da yeni başarı ve birikimlere gebe olur.
Acaba bizim manevi i yaşamımız kimin başarısına gebe..
Sağlıcakla kalın.
Osmanziya
|