Bedbinlik ile nikbinlik derlerdi eskiler.“Bin” farsça’ da bakış demektir. “Bed” kötü,  “nik” ise iyi demektir.  Türkçede kötümserlik ve iyimserlik diye karşıladığımız bu BEKLENTİ türleri insan iyi ve kötü olmasından ayrı bir var oluş. Hatta iyi niyetli oluştan ve kötü niyetle oluştan da ayrı bir oluş.Dinimizde bu var oluş beyn-el-havf ve-er-reca olarak tanımlanmış ve iyimser ve kötümser olmaktan ziyade iyimser (reca ve umut)  ile kötümser ( korku ve havf)  arası bir durumda bulunmak öğütlenmiştir. Ancak kişi hangisine ağırlık veriyorsa o yönde bir eğilim çizer. Ben genelde iyimserim. Bu yaratılışım ve fakat dinin buyruğu bu değildir. Fakat elimde değil kötümser olmak. Poliyannacı olacak kadar İYİMSER  değilim ama geleceğime ve genele iyi yönde bakarım. 
 
 Genelde de  çoğu kimse hep iyimserliği öğütler.Hem filimlerin ve öykülerin de iki ana teması yokmu:  iyimser bakmak ve iyilerin eninde sonunda kazanması. Şu da var ki  doğru olanı iyimser ve kötümserlik arasında ORTA bir yol  çizmek gerekir ki işte bu  dinin İSTİKAMET olarak adlandırdığı bir hadd-ı vasat çizgisidir.  Geçen yıllarda Noam Chomsky Türkiye'ye geldiğinde, yanlış hatırlamıyorsam,  Çetin ALTAN’la birlikte İYİ YÖNDE bir gelecek deklare ettiler. Gelecek gibi geçmiş açısından da Kitabımız yer yüzüne SALİH KULLARIN varis kılındığını söylüyor. Bu demektir de geçmişte de hep iyiler kazanmıştı Nedense geçmiş hep savaşlarla hatırlatılıyor, nasıl televizyonlarda  hep tahribat ve yıkılışa ilişkin haberler veriliyorsa. Geçmiş geçmiştir amma her harplerle geçmemiştir, uzun yıllar süren barış ve paylaşma olmuş.  Öyle olmasaydı uygarlıkta görünmeye ve gelişmeye fırsat bulamazdı.  
 
 Hem gün,  günlük ve güneşlik ise sorun olmaz ve fakat fırtına ve yağmur olunca hava fena diye haber  denilir. Mevsim normali haberlerden ziyade mevsim dışına çıkan gidişin haber olması insanları önlemleri alması amacıyla insanları  uyarmak içindir. 
 
 Bertrand Russel diyor ki tavuk her gün kendisine yem veren sahibinin yarında yem vereceğini düşünür ve yem yemeye alışır ve fakat bir gün sahib elinde bıçakla çıkar gelir.  Şimdi bu genel yasayı ömrümüze uygulayalım. Güneş tanesi doğum günümüzden itibaren her günde bize veriliyor ve fakat bir gün ölüm günümüz olduğunda ertesi gün bize güneş doğmayacak. Doğum günü ya da ölüm günü sadece birer günden toplam iki gündür. Fakat her bir günümüze gölgesi düşer. Çünkü her gün yaşayabiliriz de ölebiliriz de...   Önce başlat sonra bitir yasasının geçerli olduğu bu dünyada en akıllı ve ahlaklı hareket başlayan doğumun manasını ve bitiren ölümün gayesini anlamak ve en azından anlamaya çalışmaktır.  
 
 Batını dünyada ve iç alemde..  her birinde “R” içeren iki tane  N ve S var.. NUR’un  anlamını bilmedikten ve SEYR’in amacını tanımadıktan sonra e-NAR-ji paketler olan zerrelerin ve hücrelerin perdesinden ve penceresinden tabiatın tarihini seyretmek ve bu tarihten de bir gelecek çıkarmak,  ne kadar reel ve rasyonel olursan olsun, kişi bu  işin “SIRR”ına eremez. Öyle ise bize anlamın ve anlatımın kapısın açan isim ve harfin fatihlerini yani UYGUN ad-aç’ı aralamalı  ve buna UYUMLU ar-aç’ı aramalıyız.
 
 AĞ’ın AÇ’ılmasından ibaret bu şecere-i kevn’in anahtarı semere-i ins’in elindedir. ahsen-i takvim olan kainatın hayzı insanın niyazı ile Ahsen-i ameli meyve verirken  ya da insanın atf-ı esması  ile evrenin zarf-ı hüsnasını yaparken  Ahmet Hamdi TANPINAR’ın HUZUR’unda ne aradığın bilmiyorsan AŞK’ı İranlıların yaptığı  YUSUF filminin dizisinden öğren. HUZUR’da güzel TÜRKÇE’mle tanı dilinle seviş. Ya da  YUSUF’daki YÜCE dinimi  tanı var oluşu daha iyi anlarsın. Kimbilir belki de  iyimser ve kötümser arası orta yolu çizen YUSUF’un, HUZUR’lu hayatı bulabilirsin. 
 
 Hasılı bizim üç günümüz var: Başı  DOĞUM Gün’ü bulunan ve sonu  DÜĞÜM Gün’ü olan ve bu  iki gün belli-belirsiz. Ancak  ün’lülerin bile belirleyemediği olum günü ile ölüm günü arasındaki bütün bir ömrünü belirlemek senin deneyiminde. Buyruluş ve yaratılış arasındaki dayatım’ın sırrını anlayıncaya kadar deneyimin anlatımını yapmaya çalıştığında alıştığın alışı bırakarak verişe geçeceksin. 
 
 Unutma! Değişim gerçekleştiremediğinde kendini geliştiremezsin ve  kendini geliştiremiyorsan başkasını  eleştirmen ne işe yarar ki...
 
 İşte sağlıklı eleştirmenin belirtisi olan kendini  DEĞİŞTİRMEYİ gerçekleştirebilirsen  bu bilgi ve marifet ile doğan muhabbetin gölgesinde esenlik ve güvenlik hali hazır olacak ve huzur duyacaksın. Buna zaman ve namaz gel gitleriyle yenilen ölçü OLGU’sunun uykulaması ve tazelenen düzen BULGU’sunun uygulaması eşlik edecektir. Böyle ilkelerin ülkülerinle barışacak,  daha güzel bir rüyaya dönüşecek geleceğin ve dahi iyi bir gelecek hülyası kuracaksın
 
 Böyle ise şunu unutmayalım: Her gün, bu gündür:İster dünkü  doğum günü olsun ister yarın ki düğüm günü. ister oluş olsun ister ölüş bulunsun var oluşun yok ölüşünde... İstemez misin ? 
 
 Şöyle ise önce başlatığını sonra bitireceğinle buluştur ve bilgini sevgin ile kavuştur ki hoş görü iklimi her mevsimin güneşi olsun.
 
 Şöyle ya da böyle öyle bir yaşamın olacak ki ye'men ve ey'lemen,  öylemen ve oy'laman,  uy-kulama ve uy-gulama modunda hep "Y" çizgisi resmedecek. Yedi kere 7'in 8 incisi seni bekliyor.
 
 Kalın sağlıcakla...     
          |