|
|||
|
|||
GİRİŞ |
|||
Ekmeğin örtülü de olsa çalınmadığı, özgürlüğün gizlice de olsa alınmadığı BARIŞ DÜNYASI ülküsüyle.. Müşterek aklın ve ortak vicdanın ürünü
olan Gelişen bilgi toplumuna açık ve gelenekleşen
hukuk devletine yönelik bir ULUSA; adanmış bir yazıdır.. Küresel uygarlığın hedefi olan evrensel iktisad ve adalet
ilkelerine; yapılan bir çağrıdır.. Bu yazı, eski dinlerin ruhunu yeni dinlerin cesedinde yaşatarak, özdeşliğin tözündeki TEK DİNİ ve özgürlüğün sözündeki SAYISIZ İDEOLOJİYİ öngören bir ufuktur.. Bu çağrı, yinelenene bağlı ve yeniliğe açık, mutlu ve kutlu insanların inşaa edecekleri YENİ BİR DÜNYAYA bir umuttur.. Bu umut ve ufuk, fen ve dinin işbirliğiyle koşullu yaratılışı araştırmak, sanat ve hikmetin işbölümüyle kurallı buyuruluşu açmak için, gönüllerimizde perdeli, usumuzda örtülüdür. Alış-kan-lık ve alış-kın-larımızın perde’sini
kaldıracak Osmanziya / Ankara
Metriks (MATRIX) filmi, sibernetik yaşamın giderek yaygınlaştığı günümüzde simyacı romanı gibi tutulan bir kurgu-bilim filmi. Filmde; inanç, güven, kader(yazgı), idrak(anlık), irade (istenç), sevgi (hiss) ve sezgi (hads) gibi “evrensel kodlar” başarıyla işlenmiş. Yine filmde yansatılan dünyanın geleceği, insanın kurtarılması, iyilerin zaferi, azmin başarısı gibi “müşterek mesajlar” var. Bunlar vesilesiyle bir iletişim kapısı açarak bilgi ve görüşlerimi paylaşmak istedim. Ekteki (s=metriksA, B, C) şemalara da bakarsanız anlatamım daha yararlı olabilir. Filimde dikkat çeken dört beş önemli nokta var; sıralarsam, Neo’nun insanın “pil” işlevine dönüştürüldüğü öğrendiğinde kusması; ikincisi Ajan Smit’in Molfis’i sorgularken, insan türünün yer yüzünden imhasında gerekçe olarak beşeriyeti bir memeliden çok bir tür “virüs”e benzediğini söylemesi; üçüncüsü Neo’nun özgürlüğü kazandıktan sonra “kurşun”lardan kaçabilecek hızı kazanması ve nihayet Triniti’nin Neo’nun içerdeki cesedine “öpücüğü” kondurmasıyla sevginin mucizevi gücüyle dışarıdaki bedeninin canlanması yani ölümün öldürülmesi ve özgürlüğün dirilmesi .. Diğerleri.. İnsan ferdinin zamanı (eceli) gelince hayattan “tüydüğü” gibi.. maddi yada manevi bir kıyamet kopmasıyla er yada geç dünyanın yıkılacağı, eskiyeceği ve insan türü tarafından terk edileceği, İnsanların tarlalarda yada fabrikalarda imal edilmesi.. aynı tezgahta önder Neo’nun cesedinin yeniden inşa edilmesi.. Bu ve benzeri olaylarla örülü senaryoyu.. fen ile dinin sarmaş dolaş olduğu , sanat ile hikmetin içiçe geçtiği film, insanlığın ortak arayışını ve müşterek özlemini dile getirmekle, küresel uygarlığın, evrensel etkinliğe atılan ilk adımlarından birisi olarak görebiliriz. Biliyorum ki aktarabildiğim anlatabildiğimdir. Ama anlatmada yeterli olamadığım da bir gerçektir. Bilgiyi paylaşmak sorumluluğu uğruna, dinleyen söyleyenden daha iyi anlar gerçeğine sığınarak yazılan bu ileti, ilk okumada size biraz ağır gelebililirse de metin ve şemaların yardımıyla , yöntembilimi tanıtmada başarılı olursa maksad hasıl olmuştur Şimdi bu dört maddi obje yada olay; besin (pil), eş (öpücük), düşman (kurşun) ve ortam (virüs) olmak üzere, Uexkül’ün çevre kuramında her bir canlının etrafını kuşatan fonksiyon çemberlerini akla getiriyor. Bu temel doğal koşullar aynı zamanda yazgının da ana hatları: insanın rızkının, ecelinin, amelinin ve akibetinin takdir edilmesini de hatırlatıyor. Anlatılanların hepsinin üzerinde durulamasa da bir kısmı üzerinde konuşmasının dahi, bireysel, toplumsal, ulusal ve küresel bazı konulara ışık tutulabileceğini umuyorum. (*1*) |
|||
İÇİNDEKİLER |
|||
|
|||